Alper Mestçi'nin merakla beklenen son korku filmi Musallat 2: Lanet bu cuma vizyona girerken yazarımız Murat Tolga Şen, "Drakula İstanbul'da" filminden başlayarak günümüze kadar öne çıkan örnekleriyle "Türk sinemasında korku türünü" mercek altına aldı...
Hepimiz izlemeye bayılırız ama sinemacılarımız hiçbir zaman korku filmi çekmeye hevesli olmadı. Çünkü örneklerin tamamının Anglo Sakson kültürüyle yoğrulduğu hikayeleri bize uydurmanın ve oluşacak gülünç durumları önlemenin zorluğunun yanı sıra, teknik kabiliyetler bakımından da bu tür filmler çekmek için çok yetersiz bir iklim mevcuttu. Yine de bir elin parmaklarıyla sayılabilecek azlıkta denemeler yapılmadı değil. Drakula İstanbul’da 'nın sınırlı önemini saymazsak korku türünde kült olmuş bir filmimiz henüz yok.
Türk Sineması, korku ve fantastik türüne iyi sayılabilecek bir başlangıç yapmış ve Drakula İstanbul’da ile hem teknik, hem de anlatım açısından oldukça yüksek bir çıta tutturmuştur. Aslına bakarsanız, ilk Türk korku filmi Aydın Arakon'un yönettiği, 1949 yılı yapımı "Çığlık" adlı filmdir. Esrarengiz ve boş bir konakta geçen daha çok atmosfere dayanan bir filmdir ve ne yazık ki hiçbir kopyası günümüze kadar ulaşamamıştır.
Drakula İstanbul’da ise etkili hikaye anlatımı yanında bazı ilklere de imza atmıştır. Dünya sinema tarihi açısından bir ilk olan, sivri dişleri gözüken ve insanları boynundan ısırarak kanlarını emen ilk vampir bu filmdedir. Duman yaratmak için tüm set ekibinin hep birlikte sigara içerek üflemesi gibi acıklı ve zahmetli çarelerle yapılan bu film gişede iyi iş yapmasına rağmen gerektirdiği planlama ve teknik yükler sebebiyle, yapımcıların türe ilgi duymasına değil, bu türde eserler vermekten uzak durmasına yol açtı. Yine farklı eleştirmenler tarafından korku türüne ait olarak kabul edilen ilk yapıtlardan biri, 1954 yapımı, yönetmenliğini Orhan Erçin’in yaptığı Ölüm Saati adlı filmdir...
-
Sandalphon