Hesabım
    Narnia Günlükleri: Prens Kaspiyan
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Narnia Günlükleri: Prens Kaspiyan

    Prens Kaspiyan

    Yazar: Ali Ercivan

    İlk Narnia Günlükleri filmi Aslan, Cadı ve Dolap'ın, doğru tasarlanmış ve kendi türünde başarılı bir film olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar yoğun bir şekilde Hıristiyan mitolojisine dayandırılmış olması beni de birçokları kadar rahatsız etmişse de, çocuklara yönelik bir fantastik sinema ürünü olarak başarılı ve birçok açıdan cezbedici bir yapım olduğunu zamanında yazdığım yazıda da belirtmiştim.

    İkinci Narnia filmi Prens Kaspiyan, bu tür serilerin ikinci adımlarında hep olduğu gibi, daha karanlık bir tona sahip. Bunun temel sebebi de aynı aslında: Çocuklar büyüdüler ve artık daha karanlık masallara ilgi duyuyorlar.

    İlk filmdeki olayların ardından, gerçek dünyada sadece bir ama Narnia'da tam 1300 yıl geçmiştir. Pevensie Kardeşler yeniden Narnia'ya çağrılırlar çünkü masal yaratıklarının dünyası tehdit altındadır. Narnia belirgin şekilde bir tür Rönesans geçirmiş ve sanayileşme arifesindeki Telmarin adlı insan uygarlığı, masal dünyasına olan inancını büyük ölçüde yitirmiştir.

    Filmin yorumladığı şekilde bütün çirkinlikleriyle aklın çağı egemen olmaktadır ülkeye ve bir taht kavgası, mitolojinin dünyası olan Narnia'nın gerçekliğiyle yüzleşmek zorunda bırakır insanları. Ama mitolojinin geçerliliği yoktur artık bu dünyada ve acımasız Lord Miraz'ın tek tepkisi, bu masal canlılarını yok etmek olacaktır.

    Telmarin'lerin lider tabakasının İtalyan oyuncular tarafından canlandırılıyor oluşu bile bu yoruma denk düşüyor doğrusu. Sanayileşmeye karşı doğanın ve mitolojinin yanında yer alan film, bu haliyle de Yüzüklerin Efendisi serisinin ikinci filmi olan İki Kule'yi fazlasıyla hatırlatıyor. Bu benzerliği, son kalelerini korumaya çalışan masal yaratıklarıyla insanların görkemli savaşı gibi sekanslar da pekiştiriyor (insanların sofistike silahlarına karşı imdada yetişen dev yürüyen ağaçlara kadar uzanıyor bu benzerlikler). Bütün bu paralellikler belli ki filmden önce kitaptan kaynaklanıyor zaten.

    Prens Kaspiyan, yazık ki ne ilk Narnia Günlükleri filminin ne de İki Kule'nin gücüne sahip değil. Daha önce başka filmlerde gördüğümüz şeyleri, daha hafif bir tonda tekrarlaması ister istemez sinema izleyicisinin gözünde bir dezavantaj. Bunun yanında, Aslan gibi kilit bir karakteri ilk filmdeki kadar etkili biçimde kullanamaması, çocukların ne yazık ki ilk filmdeki sevimliliklerini kaybetmiş olmaları ve Tilda Swinton'ın canlandırdığı Beyaz Cadı kadar karizmatik ve güçlü bir kötü karakterin de yaratılamamış olması sayılabilir filmin zayıflığının diğer gerekçeleri olarak. Hele Prens Kaspiyan rolündeki genç aktör Ben Barnes'ın filmi taşıyacak potansiyeli hiç yok. Harry Gregson-Williams'ın, ilk film için yaptığı müzikleri neredeyse birebir yeniden kullanmaktan öte bir çaba göstermemiş olması da hayal kırıklığı yaratıyor.

    Buna karşılık, dünyanın en yetenekli cücesi Peter Dinklage ile Lord Miraz rolünde yer alan usta İtalyan aktör Sergio Castellitto'nun performansları, bu ruhunu bulamamış filme biraz olsun can katıyorlar. Filmin görsel efektlerinin de ilk filmi aştığını, özellikle finaldeki nehir sahnesinin hayranlık uyandıracak kadar başarılı olduğunu da eklemek gerek. Ancak bütün bunlar, filmin genelinin -özellikle de bir yaz filmi olarak- hiç tatmin edici sayılamayacağı gerçeğini değiştirmiyor.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top