Hesabım
    Karanlığın Gölgesinde
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Karanlığın Gölgesinde

    Karanlığın Gölgesinde

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Bir önceki filmi "Barbarların İstilası" ile En İyi Yabancı Film Oscar'ının sahibi olan Denys Arcand'in yeni çalışması, Kanadalı yönetmenin performansında belirgin bir düşüşe işaret etmekte. "Barbarların İstilası"nda olduğu gibi etkileyici karakter çatışmaları, trajikomik espriler ve politik göndermelerle süslenmesini beklediğimiz Arcand imzalı "Karanlığın Gölgesinde," yüzeysel karakterleri ve dağınık gidişatı ile hayal kırıklığı yaratmakta.

    Devlet memuru Jean-Marc Leblanc'ın monoton hayatına alternatif oluşturacak yepyeni bir başlangıç arayışını konu edinen "Karanlığın Gölgesinde," birçok yönden Jens Lien yönetmenliğindeki Norveç yapımı "Sorun Yaratan Adam"ı hatırlatan bir film. Politik gerilimlerden uzak birer 'insan hakları cenneti' olarak mitleştirilen Norveç ve Kanada gibi Kuzey Ülkeleri'nin bilinmeyen yüzünü gözler önüne sermeyi planlayan her iki filmin de ifade biçimlerini distopik yapımlardan ödünç aldığını söyleyebiliriz.

    Didaktik anonslar, medya araçlarından duyurulan kıyamet senaryoları ve donuk set tasarımlarıyla öne çıkan "Karanlığın Gölgesinde" ve "Sorun Yaratan Adam," Kuzey Ülkeleri'nde monotonluk ve yabancılaşmayla örülen gündelik hayatın korkuyla izlediğimiz distopik filmleri aratmadığını vurgulamak istiyorlar. Diğer yandan Denys Arcand'dan beklenen samimiyeti vermeyen "Karanlığın Gölgesinde"nin benzer amaçlarla yola çıktığı "Sorun Yaratan Adam"ın özgün ve içten anlatımıyla rekabet etmesi pek mümkün değil.

    Arcand'ın filmin başkarakteri Jean-Marc'ın iş yaşamı üzerinden yaptığı politik eleştirilere diyecek sözümüz yok. Jean-Marc ve ofis arkadaşlarının iş yerinde uymaları gereken kurallar, patronlarıyla girdikleri trajikomik diyaloglar ve maruz kaldıkları zorunlu eğitimler yönetmenin Kanada hükümetinin aşırılığa kaçan politik doğrucu tutumunu ve katı bürokrasisini başarıyla hicvetmesine yardımcı olmaktalar. Bahsettiğimiz politik göndermelerin, "Karanlığın Gölgesinde"ye enteresan bir taşlama kimliği kazandırarak hem eğlenceli hem de özgün bir düşünce trafiği yarattıkları da açık.

    Bununla birlikte yönetmenin aynı özgün düşünce trafiğini Jean-Marc'ın özel yaşamını ve iç çatışmalarını gözler önüne sererken koruduğu söylenemez. Başkarakterinin aile yaşamını belli başlı klişelerle donatıp, karikatürleştiren Arcand'ın, karakterlerine yüklediği yaratıcılıktan uzak özellikler filmi yavanlaştırmaktalar. Jean-Marc'ın aile yaşamına hakim olan bu yavanlığın, filmin gidişatını sık sık bölen fantezi sahnelerine de sıçradığını üzülerek belirtmek gerek.

    Jean-Marc'ın monoton hayatını renklendirmek ve bastırılmış cinselliğini dışa vurmak adına kurduğu bu fanteziler, kısa sürede fonksiyonunu yitirip, Diane Kruger ve Emma de Caunes gibi aktrisleri fetişleştirmekten başka işe yaramayan video kliplere dönüşmekteler. Filmin sonlarına doğru izleyiciler için hiçbir anlam ifade etmeyen kopuk görüntü parçalarına dönüşen bu fantezi sahneleri, gidişatın temposunu düşürerek hikayenin sürükleyiciliğine ve devamlılığına da ket vurmaktalar.

    Aslına bakarsanız, "Karanlığın Gölgesinde"de yer alan karakterlerin banallik derecesinde karikatürize edilmiş olmasının manidar bir fonksiyonu da var. Yönetmen Arcand böylelikle, Jean-Marc'ın gündelik yaşamının ve fantezilerinin en az basmakalıp aile üyeleri kadar banal olduğunu vurgulamak istiyor esasında. Gidişatın sık sık ucuz fantezi sahneleriyle parçalanması da başkarakterin gündelik gerçeklikten çok sığ bir hayal aleminde yaşadığının, bu nedenle de gündelik hayatının çoğunlukla yüzeysel fantezilerle bölündüğünün altını çiziyor şüphesiz.

    Ancak anlaşılan o ki Denys Arcand, bu yolla Jean-Marc'ın hayatının tatsızlığını izleyiciye birebir hissettirmek ve paramparça yaşamını daha da canlı kılmak isterken kendi filmini de belirgin bir yavanlığa ve dağınık bir anlatıma mahkum etmiş sanki. "Karanlığın Gölgesinde"yi anlamsal açıdan kendi içinde tutarlı kılan bu tercih, filmin eğlendirme kapasitesi için bir dezavantaja dönüşerek seyredenlerin sinema ritüelini keyifsiz hale getirmiş.

    Anlayacağınız Denys Arcand'ın yeni filmi, son sahnelerinde ortaya çıkan büyüleyici doğa manzaralarının dışında izleyenlere beklenen tadı vermeyen bir çalışma. Yine de "Barbarların İstilası" kadar etkileyici bir filmle karşılaşma beklentisi içine girmeyen ve kimi sahnelerde fazlasıyla eğlenip, kimi sahnelerde sıkılmayı göze alan seyirciler, "Karanlığın Gölgesinde"yi tercih edebilirler. Diğer yandan bu filmdekine benzer bir konuya değinen çok daha yaratıcı bir yapımla buluşmak isteyenlere "Sorun Yaratan Adam"ı seyretmelerini öneririm.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top