Hesabım
    Halloween
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,5
    Kötü
    Halloween

    Zombie’nin Halloween’i

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    İlk olarak belirtmek isterim ki, John Carpenter'ın büyük hayranıyım. Kanımca Carpenter, son 40 yılın en eğlenceli, en doyurucu, en kaliteli korku ve bilim kurgu filmlerine imza atmış, modern Amerikan sinemasının en saygıdeğer isimlerinden birisi.

    Hem korku, hem de bilim kurgu türünün ölümsüz hayranlarından biri olarak, Carpenter'ın filmleri ile büyüdüm. Sonuçta benim için, ve milyonlarca diğer korku hayranları için Şey, gelmiş geçmiş en iyi canavar filmlerinden biri. New York'tan Kaçış, Küçük Çin'de Büyük Bela, They Live, Karanlıklar Prensi ve hayranlarının nefret ettiği, ama benim bayıldığım Los Angeles'tan Kaçış, son 20 yılın en eğlenceli filmleri arasında yerlerini hak ediyorlar.

    Peki ya 78 yılında çektiği orijinal Halloween filmi? Basit olmasına rağmen 30 yıl sonra bile akılda kalan etkileyici müziği, yavaş yavaş seyirciyi sarıp sarmalayan, tüyler ürpertici süspansı ve şok edici finali ile korku tarihinin tartışılmaz başyapıtlarından birine imza attı Carpenter. Hiçbirini o'nun yönetmediği, her bölümü bir öncekinden daha çok kan ve şiddete odaklanan yedi devam filmi yüzünden günümüz seyircisi, Carpenter'ın orijinal filmde kan ve şiddet efektleri kullanmadan, en basit yöntemlerle ne kadar korkutucu bir deneyim yarattığını unutmuş gibi.

    John Carpenter, şu günlerde çok çalışmıyor. 2001 yılında çektiği son uzun metraj filmi Ghosts of Mars, gişede iş yapmadı. O günden beri bir tek Masters of Horror dizisinin -dürüst olmak gerekirse- en başarısız iki bölümünü yönetti. Kısacası anlaşılıyor ki şu günlerde paraya ihtiyacı var. Ama yine de kolay yoldan para kazanmak için kendi filmlerini yeniden çekilmesi amacı ile Hollywood'a pazarlamaktan başka bir yol bulmasını tercih ederdim. 13. Bölgeye Saldırı ve Sis'in yavan yeniden çekimlerine, sırf orijinal filmler fazla akılda kalmadığı için tölerans gösterebildim. Ama Halloween'in, kendi şaheserinin, sözde yeniden çekimine ne demeli?

    Sırf konsept bakımından bu fikre nasıl ısındığını az çok anlıyorum. Sonuçta Rob Zombie, başarılı istismar filmi Vahşet Çetesi'ne imza atmış, son dönem korku sinemasının yetenekli isimlerinden. Orijinal Halloween'in ölümsüz hayranlarından biri olduğu da bariz. Yani bu sefer kamera arkasında isimsiz bir müzik videosu yönetmeni yok. Buna rağmen Zombie, Halloween'in yeniden çekimi için yanlış bir seçim. Zombie'nin yer yer parodiye kaçan abartı oyunculuk ve kamera kullanımı, yarattığı yavaş, tüyler ürperten anlatımıyla seyircinin beynine yerleşmiş bir korku klasiğini dakikası dakikasına yerle bir ediyor.

    İlk olarak yeni filmin Micheal Myers'ın geçmişini anlatan, orijinal filmde bulunmayan ilk 45 dakikasına odaklanalım. Bu 45 dakika, yaratıcı ölüm sahneleri, hararetli kamera kullamı ve etkileyici ses dizaynıyla teknik bakımdan az çok başarılı oluyor. Fakat hikaye bakımından, özellikle orijinal filmin hayranlarına hayal kırıklığı yaşatıyor. Michael Myers'ın sinema tarihinin en tüyler ürpertici katillerinden biri olmasının asıl sebebi, Myers'ın acımasız, psikopat bir katile neden dönüştüğünü bilmememiz değil mi?

    Orijinal filmde gayet tipik, sakin ve mutlu bir aile yaşamına sahip Michael'ın durup dururken, sebepsiz yere önüne gelen herkesi öldürmesi, yok annesi striptizciymiş, yok babası sarhoşmuş gibi pembe dizilerde görülen hazır paket motivasyonlar ile desteklenmesinden çok daha etkileyici değil mi? Peki neden bu gerçeği bilmesi gereken Zombie, olabilecek en klişe yöntemlerle Michael'in geçmişini açıklamak ile uğraşmış? Belki de elindeki materyale Carpenter'ın 30 yıl önce güvendiği kadar güvenememiş.

    Bu mantıksız ve gereksiz 45 dakikanın ardından Michael, akıl hastanesinden kaçıp Haddonfield'e geri dönüyor, ve bu noktada yeni Halloween, orijinal filmi neredeyse dakikası dakikasına tekrarlıyor. Tek problem, 1,5 saatlik orijinal hikayenin 40 dakikaya sıkıştırılmış olması. Yani gitsin ilk filmi özgün kılan gerilim, gelsin duraksız kan revan dolu cinayetler. Senin filmine tam ters yolda giden, peş peşe cinayet sahnesi gösteren yaklaşımın en büyük problemi, ilk 30 cinayetten sonra kan revana alışmamız; bu yüzden sonraki bu kadar cinayeti fazla umursamamız. Yani bu yeni Halloween, çok erken, çok fazla sendromundan yakınıyor.

    Orijinal filmde Laurie Strode karakteri başta olmak üzere, bütün kurbanlara sempati duyuyoruz. Bu sayede onlar tehlikeye girdikçe, biz de tehlikede olduğumuz hissine kapılıyoruz. Yeni filmde cinayet sahnelerini umursamamamızın diğer büyük sebebi, bütün karakterlerin antipatik gençler olarak sunulmaları. Zombie'nin liseli kızların nasıl davrandığına dair, gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan fantezilerini ekrana fırlattığı gülünesi oranda nemfomanyak ve kendini beğenmiş kız kurbanların kaderlerini umursamamakla kalmıyoruz, hatta ölmeleri için dua ediyoruz. Ayrıca Jamie Lee Curtis'in mütevazi performansı ile korku sineması tarihinde yer edinmiş Laurie Strode karakterinin, ismi hatırlanmaya değmez, yeteneksiz mi yeteneksiz bir "oyuncu"ya teslim edilmesi büyük saygısızlık.

    Bu yeni korku yönetmenleri bilmiyorlar ki, korku sineması eninde sonunda eğlendirme amaçlı bir film türü. Kendini fazla ciddiye alan, durmadan kurbanların uzun uzun çığlık atıp işkence çektikleri, savunmasız, çırıl çıplak halde bıçak darbeleri yedikleri filmlerden neden haz almamız beklensin? Neden korkmak yerine iğrenmemiz, sinema salonlarından çıktıktan sonra duşa atlayıp bu çirkinliği üzerimizden silmeye çalışmamız istensin? John Carpenter'a sesleniyorum: Ben eğlenmek istiyorum, midemi bulandırmak, depresyona girmek istemiyorum. Neden yıllarımı verdiğim canım korku sineması şu günlerde ya kansız cansız, 10 yaşında çocukların izleyebileceği ortalama yapımlar ile, ya da aşırı aşırı duygusuz işkence pornolarıyla temsil ediliyor? Yeni Halloween'in bu listenin ikinci kategorisine girmesi Carpenter'ı nasıl rahatsız etmiyor, bilmiyorum.

    Umarım Carpenter başka hiç bir filminin yeniden çekilmesine izin verme. Bıraksın bu filmler çocukluğumuzun, gençliğimizin anılarında kalsın. Bu seferlik Carpenter'ı affediyorum, ama gelecek yıl içinde Şey'in, veya New York'tan Kaçış'ın yeniden çekileceğine dair haberler alırsam fena bozuşacağız, haberiniz olsun.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top