Hesabım
    Aşkın Son Mevsimi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Aşkın Son Mevsimi

    Aşkın Son Mevsimi

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Bazen yıllardır okumayı planladığımız ama sürekli ertelediğimiz kitapları ’nihayet’ okuduğumuzda, daha önce yapmadığımız için pişmanlık duyabiliyoruz. Burun ve Palto’nun da aralarında olduğu Gogol hikayelerini yakın zamanda okuduğumda, geç kalmış olmanın verdiği pişmanlıkla adeta suçluluk duyduğumu söyleyebilirim. Burnunu kaybeden adam veya ekmeğinin içinde burun bulan adam gibi fantastik detaylar üzerinden dönemin mevki merakıyla acı acı eğlenen Gogol, Palto öyküsünde ise gelecekte bütün edebiyatçıların Gogol’un Palto’sundan çıkmasına imkan verecek olan o sembolik hikayeyi, paltosunu kaybettikten sonra acısından ölen bir adamın trajedisini anlatıyor.

    Bugün Gogol gibi yazarların klasik yapıtları internet öncesindeki kadar okunmuyor tabii. İnternet öncesinde ise televizyon öncesinde olduğu kadar okunmuyordu. Şüphesiz kitlelerin hayatında büyük bir yer alan her yeni teknoloji öncelikle kitap okuma alışkanlıklarına darbe vuruyor. Yine de sizin de şu an bu yazıyı web üzerinde okuduğunuzu düşünerek, internet kültürünün bu konuda yeni okuma biçimleri ve elektronik kitaplar sunarak kendini bağışlattığını da ekleyelim. Tolstoy’un son bir yılını anlatan Aşkın Son Mevsimi’ne geçmeden önce, bu çağda klasikleri okumak üzerine biraz daha konuşalım.

    Bugün piyasa değeri olan her şeyin görsel kültürdeki karşılığı da çıkıyor karşımıza. Müzik dinleme işini televizyonda müzik kanalları açarak veya youtube’da gezinerek yapanlar tuhaf karşılanmıyor. Buna bir örnek olarak da, son dönemde klasik eserlerin hafifletilmiş çizgi roman formunda sunulmasının gördüğü yoğun ilgi gösterilebilir. Şüphesiz aralarında çok sıkı çizgi roman örnekleri var ama bazı yayıncılar bu kitapları ’artık okumamak için bahaneniz kalmadı’ şeklinde sunuyor. Bu kitaplar klasikleri okumanın kolay ve rahat yolu olarak algılanmadığı sürece gayet anlamlılar. Bir görsel sanatçının kitabı nasıl hayal ettiğini görmek hiç fena değil. Bugünün okuyucusu galiba bir şekilde okuduğu ve okuyacağı kitabın görsel uzantılarını da tanımak istiyor. Gogol’un Palto hikayesini okuduktan sonra, film uyarlamalarını araştırıp filmleri bulabilmek için gösterdiğim çaba beni bile şaşırtmıştı doğrusu.

    Tolstoy’un kitaplarını ve bugün de aynı şekilde anlamını koruyan düşüncelerini beğenen, kitapları okurken sadece anlatılanları değil, yazarın yazma eylemini de hayal eden ve bu amaçla bıkmadan usanmadan yazar biyografileri okuyan okurların seveceği türde bir film Aşkın Son Mevsimi. Materyalizm karşıtı düşünceleri karşılığını bulmuş, Tolstoycu hayat görüşü gerçek hayatta da takipçiler edinmeye başlamıştır. Öte yandan hayatın bazı gerçekleri vardır ve Tolstoy’un ünü ve kitaplarının maddi varlığı, yazarın karısıyla arasını açmaktadır. Alt katlarda ise yazarın asistanı hayatın daha erken bir çağında aşkı keşfetmektedir...

    Tolstoy’u canlandıran Christopher Plummer ile eşi Sofya’yı canlandıran Helen Mirren’ın performansları, tartıştıkları konuların dünyeviliğini aşıyor ve adeta mistik bir kıvam yakalıyorlar. Bu filmi her şeye rağmen biyografik bir televizyon filmi havasında bulabilirsiniz. Bu durum aslında biraz başlarda bahsettiğimiz konularla alakalı. Tolstoy’umu okurum ve o’nu batılı sanatçıların nasıl gördüğü ve yorumlandığı beni ilgilendirmez diyenler, elbette mesafeli duracaktır. Ve fakat bu çok boyutlu görsel çağda inadına okumaya devam edenlerin içinden okuduklarının görsel karşılığını da merak edenler, ilginç ve hüzünlü bulacaktır.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top