“İnside” bir kadının son 24 saatini ve 24 saat boyunca yaşadığı kabus dolu dakikaları anlatan bir korku ve şiddet filmi
Vahşetin, kanın, katır kutur insan doğramanın panoraması. Kubrick ve Tarantino’nun izinde, en az onlar kadar başarılı ama onların yapımlarına beş basan bir şiddet filmi.
Asmak, kesmek, deşmek ve parçalamanın her türlü görüntüsünün gayet başarılı uygulandığı, bıçak, şiş, ateşli silah, çam parçaları, tornavida, makas, bıçak gibi aklınıza gelebilecek her türlü kesici yakıcı ve delici alet ile yine burada sayıp dökemeyeceğim kadar çeşitli yöntemlerin kullanıldığı, film boyunca en az 11 masum yetişkinin bir hiç uğruna feci biçimde can verdiği, kanın sular seller gibi aktığı bir şiddet filmi.
Bu saydığım olayların hepsi 83 dakika süren İnside/İçerde filminin ana hatları sadece. Tasvir yapmaya gücüm yetmez.
Filmin yönetmen ve senaristi Üstadı Tarantino’ya rahmet okutur cinsten bir başlamış ki tutabilene aşk olsun. İzlerken, midenize, başınıza, karınıza ağrılar giriyor renginiz kaçıyor, mideniz bulanıyor.
İnside ülkemizde 18 yaş sınırlaması ile gösterime girecek. Ancak yetersiz bir sansür gibi geliyor. Sağlam rapora olanların yalnız izlemesine izin vermeleri gerekir
Basın gösterimi sonrası ofise döndüğümde ilk iş olarak yönetmen ve senarist Alexandre Bustillo ile ilgili internette biraz araştırma yaptım. Filmografisinde çekimleri devam eden bir korku filmi dışında başka bir bilgiye ulaşamadım. Yani Bustillo sinema sektörüne bir başlangıç yapmış ki akıllara zarar. Yeni nesil Tarantino, vahşetin ve kanlı sahnelerin yeni imzası olmaya aday biri.
Hakikaten merak ediyorum, kadavradan tutun, beyne, kalbe kadar her türlü yapay iç organın üretilip şiddet sahnelerinin tüm detaylarının çekilmesine olanak tanıyan gelişen sinema teknolojisi ile oluşturulan bu filmlere bir dur denmeyecek mi?
Dinde utanma yoktur vecizesi gibi sanatta sansür yoktur mantığı ile nereye kadar gider bu iş?
Porno filmler gibi tamamen ayrı bir kategoride değerlendirilmesi ve aile salonlarında gösteriminin yasaklanması yahut bu tür sahnelere bir sınır getirilmesi gerekmiyor mu?
Bu boyutta kanlı sahnelerin büyük bir cüretle sergilenmesi bazı hasta ruhluların hayal dünyalarını genişletip, bilmedikleri hinlikleri her türlü detayına kadar öğrenmelerine fırsat vermez mi?
Sinema endüstrisinin ülkelerin milli ve siyası çıkarlarını korumaya yönelik olarak tabi tutulduğu sansürün, neden şiddet içerikli filimler için yapılmadığını Tarantino’nun her filmini izlediğimde sormuşumdur.
Sinema hayatı estetize etme sanatıdır. Toplumun selameti için sex gibi, şiddetin de bir sansüre tabi tutulması gerekiyor