Tamam, kendi çapında iyi bir film 5 vakit.ama daha iyi olabilirdi sanki.ne bileyim, o beklediğim patlamayı bir türlü gerçekleştiremedi film.beklediğim bir sürpriz filan değildi ama sanki daha çarpıcı olabilirmiş gibi geldi bana.en azından büyüttükleri kadar değil.ama klasik bir türk filmi olmayışı ve farklı olma çabası bile takdire şayan.hele doğallık ve gerçekçilik 10 puan.
filmin müziği etkileyici ve güzel geldi bana. film konu itibariyle ağır dram çok farklı duyguları güzel yasıtmış gerçekten, pek hoşuma gitmesede, güzel film köy yaşamını güzel göstermiş bu türk filmlerinde arada bir olması gereken bir şeydi. film birazda kültürü göstermeliki işe yarasın.
Çok doğal bir film. Nefret ve sevgi ancak bu kadar güzel işlenebilir.Filmin en beğendiğim bölümleri:Ömer'in fotoğraf çektirirken bile babasından uzak durması; Yakup'un babasını öğretmenin evine bakarken yakalaması...İzlerken yaşıyorsunuz.Mutlaka izleyin.
güzel bir filmdi. oldukça doğal, galiba güzel yapanda bu. bazıları sıkıcı olduğundan bahsetmiş ama ben katılmıyorum. her filmde aksiyon olmak zorunda da değil zaten. ama filmi çözmem biraz zor oldu, ilginç bir anlatımı var. çocukluğuköyde geçen biri için, hoş bir film.........
Film garip bir müzikle başlıyor ve film bitene kadar da bu cenaze müziğine benzeyen garip müzik sürekli arka fonda çalıyor.Konu yok gibi birşey.Oyunculuklar filmi biraz kurtarsa da filmi izlerken 'acaba nerede haraketlenecek' diye bekleyiş içine giriyorsunuz.Hiçbir şey yok bu filmde.Beğenenlere ve bu kadar puan verenlere şaşıyorum...5/10
Son zamanlarda izlediğim en iyi Türk filmi.Çocuklar ve ailedeki yerleri çok sade ve etkileyici işlenmiş.İnsanların ve sahnenin doğallığı ''Keşke orda olsam dedirtiyor''.Köydeki o iğde ağaçlarının kokuları burnuma kadar geldi.Müziklerde çok başarılı olmuş.Türk sineması Beş Vakit'in çizgisinde daha çok eser sunmalı bizlere.
günün saatleri üzerinden ezan vurgusuyla "döngüsellik ya da böyle gelmiş böyle gider" tarzında bir şeyler anlatmaya çalıştığı kanısından filmi şekillendirmeye çalıştım ama film bittikten okuduğum kadarıyla yönetmen aslında kentleşme olgusu üzerinden teolojik bir özlemle islam kültürünün kentleşme öncesi konumunu günyüzüne çıkarmaya çalışmış bu açıdan film boyunca ezan sesine maruz kalmak pek içaçıcı olmadı. montaja bayılan yönetmen bunu biraz daha dizgisel yapsaydı bazı sahnelerin birbirleriyle olan bağlantılarında sorunsallarda olmazdı , görüntüler fena değildi kendi çapında belli bir konformist olmayan arayış var ama içerik ve montaj sorunsalı yanında şekilci olduğunu düşündürüyor.
izlerken bu filmi üzüldüm..çok durgundu ama sıkıcı değildi..aynı hayat gibi yani..agır aksak .atraksıyon olması gerekmıyor ıllakı...o kız gıbı bir kızdım belkıde bı zamanlar..yakın buluyor ınsan kendını..
aslında yeni tanıdığım ama çok fazla sevdiğim reha erdem in bu son filmi beni korkuyorum anne de de olduğu gibi büyüledi 5 vakiti daha 5.dakikasında ödüllendirdim... büyümek yada aslında büyüyememek yönetmenin sinemasındaki temel dert.sanki filmde zaman geçiyor gibi gözüküyor ama duruyor.5 vakitte cezalandırıldıkça babalarını dahada sevmeyen oğullar kadar dedelerden azar işiten ve akabinde gözyaşı döken babalarda var.babasını öldürmek isteyen oğul bir yana babasını annesinden ve kardeşinden daha çok seven hatta kıskanan bir kız çocuğuda filmin karakterleri arasındaki(ben bu hikayeyi çok sevdim)... filmin bir sahnesinde yaşlı kadın'bunun babasıda böyleydi onun babasıda böyleymiş' ...yani bu filmde sanki kuşaktan kuşağa aktarılan bir çatışma sevgisiszlik veya beyhude bir sevme çabası var... sanki insan nedir ki nin devamı gibi doğum ve ölüm arasında olan her evre anlatılmış çiftleşen hayvanlar,sevişen insanlar,hamile bir kadın,bir bebek, doğum yapan bir inek,çocuklar,yetişkinler,ölümü bekleyen yaşlılar... mekan olarak doğayı seçmesine hiç şaşırmadım müzik olarakda doğadaki sesleri kullanmış bu çok süper olmuş... çocuk karakterleri sıklıkla doğayla bütünleşmiş halde görüyoruz ben bunu yetişkinlerin dünyasından sistemden kaçış diye algıladım.bu konuda stainboy ne düşünür meraklardayım.büyüklerle mücadelenin yorgunluğu ardından gelen huzur sanki bu... korkuyorum anne nin mahallesi gibi imrendirici olmaktan çok tedirgin edici... ve ben bu filmin çekildiği yere gidip o topraklara yatıp kendimden geçmek istiyorum birde sanırım söğüt ağacı idi onun altından geçerken yapraklarını da hissetmek istiyorum...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.