Ben Bir Robotum Ama Sorun Değil eleştirileri

istanbul fil festivalinde, kapıda bilet dilenerek girip izlediğim bir film. sevgi korku paronaya fedakarlık ancak bu kadar yalın anlatılabilir. ayrıca hep klostrofobik dehşet mekanlar olarak gördüğümüz psikiatri klinikleri de ilk defa daha neşeli bir mekan olmuş...sıcacık bir öykü.. kahramanlarımızın paronaya ve halisünasyonlarının içine de çekilmemeiz birebir ortak edilmemiz de ayrıca bir hoşluk katmış, seyirci filmi içselleştirebilsin diye harika bir seçim bence

Filmi daha yeni izledim va aşşağıda yorumu olan bir arkadaşa aynen katılıyorum izlerken insanın aklına Tim Burtonun sınırsız hayalgücü geliyor:D Ama bu filmi izlememdeki en büyük etken inanılmaz orjinal bulduğum konusu oldu.. Gerçekten merak ettim ve bu filmi çok aradım beni izlediğime hiç pişman etmedi kesinlikle öneririm..

Mizahi yönü kuvvetli bir film..Çizilen karakterler enfes,oyunculuklarda mükemmel.Ancak final sahnesi çok yetersiz kalmış.Bu filmde asıl etkiyi sahnelerin yaratıcılığı sağlıyor,eğer ilk sahnelerinde bile size bu etkiyi bırakmazsa,filmin ilerleyen sahnelerinde çok sıkılırsınız.Hele hele bir filmin mantıklı olması gerektiğini savunanlardansanız sizin için kötü bir seyir olacak.Sinemada delileri ilk kez görmesekte Im a Cyborg,but Thats Okun kendince çok özgün bir yapım olduğunu belirtmek gerek.7/10

klasik aşk filmlerinden sıkılanlar için kaçırılmaması gereken sıradışı bir film.chan wook park ismini daha çok duyucaz gibi.

Koreli yönetmen Park Chan-Wook'un son filmi(kendisini Oldboy'dan hatırlayabilirsiniz).Yapım mesken olarak kendisine bir akıl hastanesini seçmiş,durum böyle olunca da kahramanlar ağırlıklı olarak aklıyla sorunu olan karakterlerden oluşuyor.Esas kızımız şizofren ve aile fertlerini fare olarak gören büyük-annesi ve yine kafadan çatlak annesiyle yaşarken bir gün büyükannesi tımarhaneye tıkılır ve bu hassas olan kızı çok etkileyerek delirmesine yol açar artık kendisini bir yoketme cyborg'ü sanmaktadır ve hedefi de "beyaz önlüklüler"dir(doktorlar)çalıştığı seri üretim merkezindeki bir radyonun kablosunu kendine bağlamaya çalışırken bileğini keser ve tımarhaneye 1.sınıf gidiş biletini alıverir,buradaki tek dostları florasan lambalar,içecek makinası,bir mouse,bir radyo ve eski bir saattir,ayrıca büyükannesinin takma dişleri de kendinde kalmıştır,ve onları ulaştıramamak azabına azap katmaktadır,tımarhanedeki diğer tipler de ondan aşağı kalmamaktadır,esas oğlanımız ise insanların ruhlarını çalmaktadır,onlara ait özel bir eşyayı çalarak onlar gibi davranmaya başlar ve bu etki eşyayı teslim edene kadar sürer ayrıca küçülüp bir noktaya dönüşüp yok olacağını düşünmektedir,kendini cyborg zanneden kızımızın ise ciddi bir sorunu vardır,devrelerini bozacağını düşündüğü için yemek yememektedir,kızdan hoşlanan oğlan bu probleme bir çare aramaya başlar... Filmin konusu böyle olunca yaratıcı imkanlar da sınıra dayanıyor şüphesiz,özellikle filmin çoğunlukla akıl hastalarının bakış açısıyla anlatılması oldukça absürd ve sürreal sahnelere de imkan tanıyor,bunun dışında oyuncuların sımsıcak performansları kimi zaman üzerken bazen de kahkahalara boğabiliyor,basit öyküsüne rağmen başarılı karakterleri,filmi oldukça derin ve incelikli kılıyor,nefis görüntü çalışması ve yerli yerinde kullanılmış başarılı görsel efektler ise pastanın üzerindeki krema işlevi görüyor.Çok farklı bir romantik komedi gözüyle bakılabilecek film herkese göre değil belki ama değişik ve çılgın bir şeyler arayanlara kesinlikle öneriyorum,yönetmenin filmografisinde nadide bir parça ve son yılların en orjinal senaryosu,boş Holywood filmlerine ilaç niyetine izleyiniz 8,5/10

filmin başrol oyuncusu olan kadının dizisi olan im sorry i love you ile başlamıştım güney kore dizi ve flmlerine dalmaya ve im so yungu çok tatlı bulduğum için hemen bulp izlemiştim özellikle pili kendini şarj etmek için yalarken gerçekten gülmekten ölmştüm dier başrol oyuncusuda bi rain kendisi şarkıcı olmasına rağmen bu film ve 2 dizidede o kadar güzel oyunculk sergilediki hemde hepsnde rollar bambaşkaydı kendisine hayranım(a love to kill=sokak dövüşçüsü bir serseri, Full house=şımarık bi şarkıcı ve bu fimde bi deli) filmin konusu çok orjinal zaten kore sinemasnda en sevdiğim yön bu birbirini tekrarlayan filmler yok ve oyunculuklar çok doğal, bu yüzdende bütün duyguları buluyorum filmlerinde

Batı rasyonelitesine ve beyaz yakalı despotizmine başkaldıran özlediğimiz bir sevgi filmi. Hollywood'unkinden uzak, vıcık vıcık olmayan bir romantik komedi. Çok şahane. Sanki Tim Burton fantastik dünyası ile John Waters çılgınlığı Chan wook Park kendine özgü anlatımında buluşmuş... Uzakdoğu geliyor gümbür gümbür...

bu nası bi film ya?ne kadar muhteşem bişey.insanın izlerken keşke hiç bitmese diyesi geliyo :) diyoda :)

Film senaryosu sayesinde sınırlamayan ve uçuk gibi görünse de saçmalık olarak nitelendirilemeyecek,bittiğinde hoş bir tat bırakan filmlerden.Özellikle iki akıl hastası arasındaki aşk çok yaratıcı işlenmiş.Güney kore sinemasından arşivde bulunması gerek sıradışı bir yapım...

Bu filme bayıldım ama sıkıntıdan :) Uzakdoğu sineması seven biri olarak bitsede kurtulsam dedim yorumları okudum bazı filmlerde olduğu gibi herkezin hoşuna gidebilir beni bayılttı 2. sevseler izlemem :)

Ya inanın harika bir film uzakoğu filmleri anlatmak istediğini vermek istediğini o kadar rahat ve saf bir şekilde sunuyor ki önümüze mükkemmel karakterlerle birlikte bize sadece oturup hayran hayran bakmak kalıyor.Filmin sonuna doğru her şey romantikliğe vuruldu.Ve inanılmaz sahneler çıktı ortaya.Kaçımayın bu filmi gerçekten üzülürsünüz.

Muhteşem bir filmdi.Konunun aşka bağlanışı filmin sonlarına doğru harika usta işi bir film.
Mutlaka izleyin..

bugün seyrettim ve bayıldım chan wook park nasıl bir aşk filmi çeker diye merak edenler mutlaka izlemeli..

Çok sıcak,içten bir film..Bu film de oynayan erkek oyuncu ülkesinin ünlü bir şarkıcısı..düşünün bizdeki Tarkan gibi :) ama bi şarkıcının bu kadar güzel deli rolü yapması gerçekten olağan üstü..harika oyunculuk ve konusu için 10/9 veriyorum..

Filmi şuan izledim. Ve Chan-wook Parkı kutluyorum. Filmi izlerken Tim Burtonın fantastik dünyası aklınıza geliyor... Ben bu filmi izlerken birde nedense amelie aklıma geldi. Sanırım onun gibi doğal, güzel ve çarpıcı. Film bittikten sonra dediğim şey şuydu neden bitti ki sanki? Ayrıca çok iyi romantik komedi olmuş,Chan-wook Parkı tekrar tekrar kutluyorum, böyle güzel bir senaryo yazdığı ve böyle sıradışı doğal bir şekilde yönettiği için. Kesinlikle beynimizden silinmeyecek bir film... Tebessümle, o insanda yarattığı sıcacık romantikliği ve doğallığıyla sizi büyülüyor... Ayrıca bir sahnesinide atlamadan geçmiyeceğim babanesinin belinde bir kayış, buluşuyorlar ve sonra ayrılıyorlar o sahnede inanın hem güldüm, hem ağladım. Ne denilebilir ki ben bir robotum ama sorun değil.