Yaşamın Kıyısında: en yeniler yorumlar - Sayfa 3

bu film elbette ki herkesi farklı düşüncelere sevkedebilir.Bazıları hiç beğenmeyebilir ve izlenmeye layık bulmayabilir.Ben beğendim çünkü bana affetmeyi ve herşeye rağmen kendisine ihtiyacı olanı kucaklamayı ,sevmeyi anlattı.

Fatih Akın'ın çoğu filmini hikayesi ve konuyu işleyişi itibariyle beğenmemiştim bu filim de bu gürüşümü pekiştirdi. Nedenini anlamadığı bir şekilde Fatih Akın sürekli Türkiye'yi kötüleyen Türk insanlarını avrupanın gözünde küçük düşürücü filmler yapıyor. Avrupa milletide böyle şeylere meraklı olduğundan ödül üstüne ödül veriyorlar böyle insanların filmlerine.

fatih akın tarzı baz alındığında ortalama bir film..fakat çoğu kişi gibi benim de nurgül yeşilçay'ın canlandırdığı karakter içime sinmemiştir;film bu noktada eksik kalır.

nurgül yesilcay cok kötüydü,hele arkadasının annesiyle tartıstıgı sahne berbattı...fatih akın filmde sanki memleketine, kazım koyuncu ya selam durmak istemiş..

Yani hep bir şey olucakmış gibi bekliyorsunuz ama olmuyor.Diğer filmlere ters düşen yanı da bu belki hep beklenen olur filmin sonundabunda ise a olmadı diyorsun.10/6

sürpriz final gibi seyirciyi tüm film boyunca oyalama taktiğinin yanında bir de bu yolların kesişmesi olayı gerçekten eskidi artık. çokkültürlülük olayı ve kazım’ın sesi ilgi çekici olsa da nurgül yeşilçay iticiydi. fatih akın geri viteste...

Sanki yüz yıldır film izliyormuş gibiyim; işte sinema olacaksa,işte bir film çekilicekse,işte bir son olucaksa böyle olmalı...İlkin bir görüntü gelir gözünüzün önüne,bir silüet, kısacık bir anın belli belirsiz fotoğrafı, bulanık bir resim.Kapı aralığından sokulan ayak gibidirler, çok güzel bir hikayenin meydana geleceğine dair kıvançlı bir karıncalanma hissedersiniz aniden karnınızda.Ve sonra o görüntüyü bir an olsun akıldan çıkarmayarak, ve onu derinleştirip ayrıntılandırarak kurarsınız hikayenizi.Fatih Akın da böyle kurgular filmlerini.Bu insanoğlunun,bu azizin filminin görüntüleri beyazperdede akmaya başlayınca unutturuverir bir çok şeyi.Ama bahsettiğim sey boşvermişliğe sürükleyen bir unutma değil.İnsanı kaygılarınızı, kaptırdığınız dünya hali endişelerinizi buharlaştırır adeta ama gözünüzü kapattırmaz. Dünya üzerinde böyle bir insanı böyle bir yönetmeni etiyle, kanıyla, filmleriyle görmüş, izlemiş bir mamul olarak, ölsem gözüm kapalı gitmez,gerçek bir üstat...Film varsın Almanya adına yarışsın,baştan aşağı Alman kültürüyle yetişmiş bir insanın duygularının mantığına baskın gelişini bizim mucizevi inanışlarımızla açıklıyorsa bu film bize de tüm uluslara da yeter...Filmi izlerken biri çıkıp da yine mi Türk-Kürt meselesi, yine mi gurbet, yine mi hukuk meselesi diyorsa cevabımız okkalı bir evet olacaktır.Desteğimiz bunadır.Buralarda henüz etnik, dini, hukuki ve insan haklarıyla ilgili meseleleri halledemedik.Sanatın toplumsal ya da bireyselliği değil tek mesele. Gördüklerini de anlatmalı insan.Üzüldüklerini de.Değişmesini istediklerini de.Benim tuzum kuru, yaş olan düşünsün bencilliğiyse baktığımız yer o zaman Hollywood yapımı galaksiler arası savaş uydurmaları izlenmeli.Gerçeklerden daha çok aksiyon içerir, ama oradaki lazer silahı, her nedense, gerçeklerden doğmuş bir filmdeki tokat sahnesinden daha az acıtır canı...Ve Kazım Koyuncu vardır filmde..Özlediği yaylalarına kavuşmuş olan hırçın denizlerin çocuğu.Gittiği yerde, kemençelerini çoktan akort etmiş, tulumlarını çoktan havayla doldurmuş ve bizi bekliyen,hasret gidereceğimiz,sonrada şenliği başlatacak olan insan...Canı canımıza çok yakındı, çok kişinin canına yakındı. Öldüğünde canımıza ateş düştü...

ben filmi çok beğendim.ayrıca nurgül yeşilçay çok iyi bir performans göstermiş.ben almanya'nın bu filmle oskarda şansı olduğunu düşünüyorum.

bu filmi milli duygularla eleştiren arkadaşlara rica ediyorum bir dakika sadece bir dakika elinizi vicdanınıza koyun.
nefis bir senaryo,harika bir cast ve usta işi bir yönetim...mükemmel...

Filmdeki türkiye imajinda bence herhangi bi sorun yok..oldukca gercekci maalasef..taksimin arka sokaklarinda öldürülen loretto örnegi gibi...Senaryo bence iyi..ama Filmi ben beğenmedim..Daha iyi bir son bekliyordum bi de açıkcasi..ya bi de Son olarak Nurgül Yeşilçay in ingilizcesi çok yapay geldi bana..sanki kagıttan okuomuş gibi..Arşivime eklerim ama belki bi gün :)

sinema tekniği açısından bu tarz filmi ilk defa İnnarritua’nın 21 Gram’ında görmüştüm etkileyiciydi. Fatih Akın içerik olarak boyundan büyük işlere kalkışmış fakat Türkiye şartlarında yüksek sinemacıdır,filmini beğendim.Gerçekçi tarzını çok beğendiğim halde cam kenarındaki komiser sahnesi komikçeydi. Yinede önümüzde nitelikli bir yapım var hala izlemeyen varsa tavsiye ederim.

Filmi Ingiltere'de DVD'den izledim ve filmde karsima cikan Turkiyeyi tanimakta zorlandim. Ulke hakkinda yaratilan imaj Pakistan ayarinda, yoz, fakir, tehlikeli,insan haklarinin hukukun hice sayildigi bir ulke imaji.

Bu mudur?Ulkeyi bizim yonetmenlerimiz dunyaya boyle mi taniyor?
Sanatsal anlamda basarisi son derece tartisma goturur bu yapitin Cannes'e neden aday gosterildigini anlamak guc degil!!!
Tebrikler Fatih Akin alirsin yakinda bu cabalarinin urununu!!!

dakikalardır bilgisayar başındayım ve henüz filmi kendi cümlelerimle anlatacak kelimeleri bulamadım. çok derin ve gerçekten çok anlamlı bir filmdi. olumsuz yorum yazan ve filmin sıkıcılığından bahseden arkadaşlarla aynı filmi mi izledim şu an şüphe içerisindeyim.o kadar akıcıydı ki bana göre,zamanın nasıl geçtiğini anlamadım doğrusu.nurgül yeşilçaydan tutun diğer tüm oyunculara kadar performanslarıyla göz dolduruyorlardı. çok şey yazacaktım ama kısa kesmek daha mantıklı bana kalırsa...tebrikler fatih akın...

İlk yarım saati sizi oldukça rahatsız edebilecek bir film.Zira Tuncel Kurtiz’in replikleri öyle böyle değil yani...İlk yarım saatten sonra biraz açıldı film ve ben 'iyi galiba bu film' dedim.Fakat zaman ilerledikçe sıkıldığımı ve 'artık bitsin' dediğimi hatırlıyorum.Özet olarak çok sıkıcı buldum filmi.Beğenenler olabilir ama bana zaman kaybı olarak geldi...6/10

ben filmi oldukça beğendim yalnız yaptığınız yorumlarda baya bir hata payı var.1. si filmin senaryosu filmin yönetmenliği gibi fatih akın a ait olduğu için senaryoyu berbat etmek gibi bi olasılığı yok zaten adamın senaryosu. 2. si kazım koyuncunun parçasını bir kadın söyluyor diyorsun o bir düet şevval sam ile parçayı dinlersen bunu anlarsın (umarım) 3. sü filmde bayram namazının yazın olduğunu söylüyorsun ve 2000 li yıllarda boyle bir olayın olmadığını söylüyorsun. filmin hangi zamanda geçtiğine dair herhangi bir iddiası yok ( bole bir uğraşıda yok ) 4. sü filmde trabzonluları küçümsemek die bi olay asla yok trabzonlular bu sıralar fazla alıngan ( bir trabzonlu olarak konuşuyorum) 5. si filmin sonununun kesin bir şeye bağlanmasına gerek yok boyle düşümeyen insanlara filmin verebileceği hiçbirşeyi yok onlar amerikan gişe kaygısı olan filmler izleyebilrler..