Hesabım
    O’Horten
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    O’Horten

    O?Horten

    Yazar: Mert Yenici

    Mutfak Hikâyeleri ve Yumurtalar gibi başarılı filmleriyle Norveç ve hatta Avrupa Sineması'nda önemli bir yer edinmeyi başaran yönetmen Bent Hamer, en son Charles Bukowski uyarlaması Factotum ile Amerika sınırlarına geçiş yaptıktan sonra kendine has kuzey mizahına, sade duruşuna ve karlarla kaplı Norveç sokaklarına 2 sene aradan sonra geri dönüyor.

    Geçtiğimiz Filmekimi'nde gösterilen 2007 yapımı O'Horten'in, televizyonda bile gösterilmişken bu yaz sıcağında vizyona sokulmasını anlamlandırmak biraz zor. Onca diğer seçeneğin arasında niye tercih edilmesi gerektiğine dair bir şey söylemek de zor. Ancak Amerika'nın aksine ülkemizde yazın sinema sezonu sıcak ve kurak geçtiği için, yerli dağıtımcılar da çareyi genellikle soğuk Avrupa filmleriyle geçiştirmekte buluyorlar. Yine de O' Horten'ı "soğuk" ve "geçiştirmek" gibi kavramlarla bağdaştırmak her şeyden önce başroldeki Baard Owe'nin eşsiz mimiklerine haksızlık olur.

    Hamer'ın farkında olmadan Türk insanına pek de yabancı gelmeyecek türde bir adamın hikâyesini anlattığı filmi, hayatının neredeyse yarısı kadar bir süre boyunca her sabah aynı saatte kalkıp işine giden ve yine aynı saatte evine dönen memur emeklisi insanların işten ayrıldıktan sonra yaşadıkları sorunları anımsatıyor fazlasıyla. Yıllar boyu bir iş belleyip gidip gelen insanlar emekli olduklarında, kendilerini bir anda dünyanın en çok boş vakti olan insanlarından biri olarak bulduklarında, aslında yapacak hiçbir şeyleri olmadığının farkına da üzücü bir şekilde varıyorlar.

    Oslo-Bergen hattında makinistlik yapan Odd Horten da emekliliği geldiğinde kendini tam da böyle bir durumun içinde buluveriyor. Artık 67 yaşına gelmiş adamcağız, her gününü programlı yaşamaya alışmışken yetişemediği son seferi olacak olan trenin ardından bakakaldığında, seneler boyu pek çok fırsatı da kaçırmış olduğunu idrak etmenin sıkıntısını yaşıyor belki de.

    O'Horten, her ne kadar konusu seyircide sıkıcı ve ağır aksak ilerleyen bir "ileri-yaş-bunalımı" filmi izleyeceği havası yaratsa da yaşlı adamın hüznünü, yalnızlığını ve kaybolmuşluğunu absürt olaylar üzerinden keyifli bir metotla anlatıyor. Monoton hayatının sonuna gelen Horten, kendini beklemediği kadar sıra dışı, alışık olmadığı, garip bir dünyanın içinde bulduğunda (kendini, gözlerini bereyle kapatarak araba süren bir adamın yanındaki koltukta buluvermek gibi) yaşlı başlı adamın yaşadıklarını görüp eğlenmemek mümkün değil.

    Oyunculuğunun güçlülüğü artık resmen yüzündeki kırışıklıklardan akan Baard Owe'nın çizdiği müthiş Odd Horten portresine, harika Norveç manzaraları eşlik ediyor. Yönetmen Hamer, derdini anlatmak için pek de çaba sarf etmiyor aslına bakarsanız. Bir olay örgüsü olduğundan bahsetmek bile güç. Uzun metrajdan ziyade Horten'ın başrolünde olduğu kısa kısa skeçler seyrediyormuşuz gibi bir intiba bile bırakabiliyor. Buna rağmen tüm bu birbirinden bağımsız duran bölümlerin şaşırtıcı bir bütünlük içinde sunulması da yönetmenin Norveç Sineması'nın parlayan isimlerinden biri haline gelmesinin tesadüf olmadığını gösterir nitelikte.

    Belki yaz günlerinde iyi gitmeyecek, kimsenin izlemeyeceği bir dönemde araya sokuşturulmaya çalışılan bir film O'Horten, fakat sadeliği ve beylik laflar etmeden derdini anlatması, sinema salonunun yolunu tutmuş bir avuç insanı tatmin etmeye yetecektir kanısındayım.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top