Hesabım
    Şeytan
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Şeytan

    Şeytan

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    San Francisco'nun sis ve nem dolu acımasız sonbahar gecelerinden biri. Şehir merkezinin turistik tantanası içerisinde saklanan labirentimsi ara sokaklarının birinden uzun boylu topluca bir adam, etrafına dikkatle bakarak ulaşmaya çalıştığı yere tam gaz yürür. Sanki bir güç kendisini sinsice takip etmektedir, ama nedir bu güç, veya kimdir?

    Adam sonunda ulaşmaya çalıştığı yere varır ve rahat bir iç çeker: Bir kilisenin önündedir. Adam, dikkatle kiliseye girer ve hemen günah çıkarma kulübesine koşar.

    Aşağıdakiler adamın hayatındaki son konuşmadan alıntıdır:

    OKTAY EGE: Merhaba Peder. Affet beni, itiraf etmem gereken günahlarım var.

    PEDER: Devam et evladım.

    OKTAY EGE: İlk olarak dürüst olmam gerekirse ben Katolik değilim.

    PEDER: Peki nesin o zaman? Protestan mı?

    OKTAY EGE: Peder o meseleye girmesek? Uzun hikaye.

    PEDER: Tamam evladım, sorun değil. Tanrı bütün kullarını sever. Günahın nedir?

    OKTAY EGE: Peder, (Dudakları titreyerek) hani şu Şeytan denen film var ya?

    PEDER: 1973 yapımı Excorcist mi? Kalite filmdir. O film sayesinde Katolik kilisesi milyonlarca üye kazandı. Severiz o filmi.

    OKTAY EGE: Hayır Peder, bu yeni bir film. Orjinal adı Devil. Hani "M. Night Shyamalan'ın Beyninden" diye reklamı yapılıyor.

    PEDER: (Katıla katıla güler) "M. Night Shyamalan'ın Beyninden"!! Hollywood hala anlamadı mı bu adamdan artık bir hayır çıkmayacağını? Tamam anladık, bir zamanlar Altıncı His ile gayet başarılı idi, Hollywood'un altın çocuğu idi. Ama Altıncı His'in üzerinden ne Lady in The Water'lar, ne Village'lar geçti. Hadi onları anladık, Son Havabükücü'ye ne demeli? O rezaletten sonra bile hala derslerini almadılar herhalde.

    OKTAY EGE: Evet Peder, işte o Şeytan, "M. Night Shyamalan'ın Beyninden."

    PEDER: Eee, itirafın nedir evladım?

    OKTAY EGE: Şey, Peder, ben...

    PEDER: Söyle evladım, merak etme. Ben neler neler duydum 60 yıllık pederliğim süresince? Bir film mi keyfimi bozucak?

    OKTAY EGE: Demem odur ki, ben Şeytan'ı sevdim. Hem de çok sevdim.

    PEDER: Ne!!?

    OKTAY EGE: Sakin ol Peder.

    PEDER: Nasıl sakin olayım evladım!!? "M. Night Shyamalan'ın Beyninden" diye pazarlanan bir filmi nasıl seversin!? İşaretler'in M. Night Shyamalan'ının, The Happening'in M. Night Shyamalan'ının Beyninden!!

    OKTAY EGE: Tamam da peder bekle bir saniye. Filmin bütün reklamlarında her ne kadar Syhamalan'ın ismi geçse de aslında Shyamalan sadece filmin konseptini yazmış, bir de prodüktörlüğünü yapmış, o kadar. Yani daktilo arkasında -veya daha gerçekçi olmak gerekirse laptop arkasında- ve kamera arkasında değişik, daha genç, daha taze, daha azimli isimler var. Filmin yazarı Ellen Page'li Hard Candy ile 30 Days of Night uyarlamasını kaleme almış Brian Nelson. Yönetmeni ise İspanyol zombi klasiği (REC)'in başarılı yeniden çekimi Karantina'yı yönetmiş olan John Erick Dowdle. Bu isimler nasıl etkileyici bir korku filmi çekmeleri gerektiğini biliyor.

    PEDER: Ne fark eder? İşin içinde Shyamalan var ya, hikaye yine aynı. Yine 25 dakikalık bir Alacakaranlık Kuşağı bölümü 90 dakikaya uzatılıp, bariz ahlaki amaçlı din mitolojilerinin hafiften metafiziksel konseptler ile birleşerek oraya buraya serpiştirildikten sonra, sonunda ise "akıllı" bir sürpriz son twist ile bitmiyor mu?

    OKTAY EGE: Valla, ne diyeyim Peder, haklısın. Ama bu sefer Shyamalan'ın diğer filmlerinin aksine ortalama bir Alacakaranlık Kuşağı yerine, gayet akılda kalır bir Alacakaranlık Kuşağı bölümü izliyoruz. Yazar Brian Nelson, aralarından birinin Şeytan olduğu 5 kişinin bir asansörde kapalı kalması konseptinden bayağı yaratıcı numaralar çıkarıyor. Yönetmen Dowdle ise, usta oyuncu seçimini gayet etkileyici, fazla CGI efektlerine kaçmayan kamerası ile destekliyor. Filmin şehri tersten gördüğümüz jenerik sahnesi bile kendi başına o kadar iyi ki, ne diyeyim, Hitchcock görse gurur duyardı.

    PEDER: Doğru konuş evladım, Hitchcock'un ismini sakın Shyamalan ile aynı cümlede kullanayım deme!

    OKTAY EGE: Biliyorum Peder, özür dilerim. Ve Peder, bir şey daha var ki, filmin "akıllı" sürpriz sonu, gerçekten de akıllı ve ilginçti.

    PEDER: Hadi be ordan! Signs ile "Beyzbol sopasını salla!" kadar gerzek bir twist son yaratan Shyamalan mı akıllı?

    OKTAY EGE: Demem odur ki, Şeytan kesinlikle yılın en iyi filmlerinden biri değil. Ama gayet ustaca elden geçirilmiş bir tempoya sahip, gayet başarılı bir korku filmi. Filmin sonu dedin ya, belki de twist son Nelson'a ait. Kim bilir?

    PEDER: Ben bilirim.

    OKTAY EGE: Peder?

    PEDER: Ben Peder değilim. En büyük kabusunum.

    Peder sonunda yüzünü gösterir. O bir Peder değil, M. Night Shyamalan'ın kendisidir.

    OKTAY EGE: Olamaz, hayır, olamaz!

    SHYAMALAN: Düştün tuzağıma! Cehenneme gitmenin zamanı geldi! Sonsuzluk boyunca Son Havabükücü'yü üst üste izlemeye hazır ol!!!

    OKTAY EGE: Hayır!!!

    oktayegekozak@hotmail.com

    Twitter: egekozak

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    • Emre Yılmaz
      Gayet güzel korku-gerilim filmi. Tek mekanda geçen filmlerden zannetmeyin. Binada olan bitenler ve asansörde yaşananlar çok iyi kurgulanmış.
    Back to Top