Senaryosu, M. Night Shyamalan’ın hikâyesinden uyarlanarak Brian Nelson tarafından yazılan “Devil”(The Night Chronicles 1: Devil)", Dowdle biraderlerden John Erick Dowdle’ın yönetmen koltuğunda oturduğu, ilgiyle izlenilen bir drama…
Diğer “şeytan” konseptli filmlerde olduğu gibi Shyamalan’ın, hikâyesinin ana yapısını, “Agatha Christie’ye saygı duruşu” biçiminde kurguladığını söylediği bu filmde de, (Latin kökenli Ramirez (Jacob Vargas) örneğinde olduğu gibi) “din istismarı” ön plana yerleştirilmiş…
Eğer işin, sözünü ettiğimiz bu “din istismarı” kısmını kafaya takanlardan değilseniz, hemen söyleyelim ki, bir asansörün içinde mahsur kalmış olan beş kişi ile onları kameradan çaresizce izleyen özel güvenlik görevlileri ve polis dedektiflerinin “katil kim?” tahmini yürüttükleri bu 80 dakikalık filmin su gibi akıp gittiğini fark edeceksiniz…
Ancak sürpriz yapmaya bayılan Shyamalan’ın tarzından haberdar değilseniz, bu tahmin işine katılacak ve diğerleri gibi muhtemelen siz de bayağı bir yanılacaksınız…
Zira aynen Agatha Christie hikâyelerinde olduğu gibi burada da katil (aslında “şeytan”), öyle hemen kabak gibi ortaya çıkmıyor…
Bu da demektir ki, ilk dakikada başlayan “heyecan” ve “gerilim”, son dakikaya kadar hız kesmeden devam ediyor olacak…
Üstelik finalde, soruşturmanın başındaki polis dedektifi Bowden’ın yıllar önce yaşamış olduğu bir başka acı olay ile de eklemlenerek…
Shyamalan’ın yapımcılığını da üstlendiği 10 milyon dolar bütçeli bu filmde, Dowdle biraderlerden Drew Dowdle’ı da executive producer olarak görüyoruz…
Filmin teknik başarısının arkasındaki bir başka önemli isim de filmografisinde, “The Silence of the Lambs” (1991), “Philadelphia” (1993), “The Sixth Sense” (1999), “Signs” (2002), “The Manchurian Candidate” (2004) ve “The Happening” (2008) gibi filmlerde bulunan Amerikalı görüntü yönetmeni Tak Fujimoto…
Neden mi?
Zira o da; özellikle de, ışık ve görüntü açısı nedeniyle ciddi zorluklar taşıyan asansör içi çekimlerde oldukça iyi iş çıkartmış…
Yani buraya kadar anlattıklarımızı toparlayarak kısaca özetleyecek olursak; geçen bunca zamana rağmen, nitelikli gerilim filmi meraklılarındansanız ve bu filmi de halen izlemediyseniz, listenize eklemenizde fayda bulunduğunu düşündüğümüzü söylemek isteriz…
Ki, emin olun asla pişman da olmayacaksınız…
Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…
Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 16 Temmuz 2020 günü saat 03.04’de yazılarak paylaşılmıştır...