Hesabım
    Cinayeti Gördüm
    Ortalama puan
    3,9
    70 Puanlama
    Cinayeti Gördüm hakkında görüşlerin ?

    12 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    4 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Eylül 2013 tarihinde eklendi
    Seyircilerin ya hayran kalıp bayılacağı, ya da hiç sevmeyeceği türden, zor bir film. Çok uzun dakikalar boyunca filmde resmen hiçbir şey olmuyor. Bir fotoğrafçının (Hemmings) günlük rutin işleri, oradan oraya gezinmesi falan derken neredeyse bir saat geçiyor. Daha sonradan şahit olduğu(!) bir olay, bu olayın yorumlanışı ve daha başka şeyler araya giriyor, akıllarda kalacak bir finalle de nihayete eriyor. Final zaten filmin fikrini belki de paragraflar sürecek bir yazıdan daha iyi anlatan, "cuk" oturan bir final. Bana kalırsa da, son dakikalarındaki bu toparlama ile beğenimi kazanmış oldu. Bir kere değil de hani birkaç kere izlemek gereken filmler vardır. Her izlenildiğinde bir şey katar, daha iyi özümsenir. "Blow-up" da bunlardan biri. Ne olursa olsun, beğenilsin veya beğenilmesin, sinemayla ilgilenenlerin görmesi ve tecrübe etmesi gereken bir yapım.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    23 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    YOK BÖYLE BİR FİNAL DETİRTECEK BİR FİNAL İZLEYİN İZLETTİRİN
    Filmin Türkçe'ye çevrilmiş ismi "Cinayeti Gördüm" , türü ise "Gerilim-Gizem-Dram" ... Bu birleşim olunca her bireyin aklına Hitchcock tarzı,bol atraksiyonlu ve çoklu olay hikayesi barındıran bir cinayet filmi geliyor. Ancak ben ; yönetmenimiz Antonioni'nin filmlerini ve iç dünyasını iyi bildiğim için böyle bir olay hikayesi olmayacağından adım kadar emindim. Keza tahmin ettiğim gibi oldu.İyiki de öyle oldu. Çünkü bu haliyle en marjinal ve en zor taklit edilebilecek filmlerden biri ortaya çıkmış. Belki de gerilim adı altında geçen filmler arasında en az diyalog, en az atraksiyon ve en az olaya sahip filmdir. Çünkü bahsi geçen Blowup filmi tipik bir Çehov öyküsü gibi kişisel bir durumu, durum hikayesini anlatır. Bu yuzdendir ki bu filmi sevip sevmeme ölçütü konusunda kararsız kalmak imkansızdır. Ya bayılıp 9-10 verirsin yada hiç sevmeyip 4 puan ve altı verirsin. Çünkü belirli bir türe ait bir eser. Onun için her ne kadar ben bayılsam da sevmeyenleri saygıyla karşılıyorum. Aslında filmin içeriğinden biraz bahsetmek isterdim ama klasik bir durum hikayesi olduğu için filmin ana fikri hakkında yazmak istiyorum..Büyük yönetmen Antonioni bildiğiniz gibi sanat filmleri çekmektedir bu film de her ne kadar Gerilim yazıyor olsa da bir sanat filmi. O yüzden yaklaşık ilk bir saat boyunca yalnızlıktan bunalan ve sevdiği çok az insan olan fotoğrafçı başrolümüzün alt metinlerle bezeli rutin işlerini izliyoruz.Hatta bazı yerlerde anlamsızca 2-3 dakika boyunca başrolümüzün fotoğrafları banyosunu izliyoruz. İşte bu noktası garipsenmemeli. Çünkü Antonioni filmin sonlarında lazım olacak yalnızlık-hayatın monotonluğu ve ruhsal çöküntü duygusuna burada seyircilere 2-3 dk bu sahneyi izleterek yaşatıyor.. Aslında ilk 1 saat çok rutin dediğime bakmamak gerekiyor. Oldukça hemde aşırı oldukça az olan diyaloglar bir kaç yerde karşımıza tokat gibi çıkıyor. Ya da az olan atraksiyonlar olabildiğince vurucu bir hal alıyor. Tadından yenmiyor doğrusu. Daha sonra fotoğrafçı başrolümüz rutin işleri sırasında bir parka manzara fotoğrafı çekmeye giderken yaşadığı ilginç olayla bi kaç atraksiyon yaşanıyor ve bu silsile devam ediyor.Fotoğraflarda gördüğü cesedi yerinde incelemeye gidip bulamayınca ve sonrasında yaşanan efsane pandomim tenisiyle aslında anlıyoruz ki en başta belirttiğim gibi yalnızlık-hayatın sıkıcılığından oldukça rahatsız olan Thomas'ın zihni ona oyun oynuyor, asosyal durumu ve sıradanlığına bir tepki veriyor.Bunun mutlaka bir psikolojik açıklaması vardır. Ancak görünen kısaca şu ki rutin hayatın dışına bir türlü çıkamayan Thomas sadece yarattığı cinayet senaryosu ile sıradanlıktan kurtulmuyor. Ayrıca önceki zamanlarda kadınlarla arasının iyi olmadığını ve bastırılmış cinselliği olduğunu fark ediyoruz. Çünkü sorgusuz sualsiz filmde çıkan her gördüğü kadın ile ya yatıyor ya da bir ilişkisi var. Burada da vereceğim örnek ; Fotoğraflarını çekerken profesyonel mankenler ona sert ve acımasız davranıyordu.Burada aslında gerçek yaşamındaydı ve gerçekten de hiçbir kadın ondan hoşlanmıyordu.Hatta bu kızlar fazla da alımlı değillerdi.Karşısına çıkan ve fotoğrafını çekilmesini isteyen iki genç-güzel ve alımlı kızı ise apatik olarak kendisi şemasını çizdi.Ve bir robot gibi tasarladı.Cinsel açlığını böyle tatmin etmek istedi.Keza diğer kadınlarla da ilişkisi böyleydi... Fotoğrafçı Thomas'ın apatik bir kurgu içine girdiğini sessizce ve durduk yere ortaya çıkan pandomimcilerin tenis oynamasıyla kesinliğe kavuşturuyoruz. Çünkü ellerinde bir top ve raket olmamasına rağmen hayali olarak tenis oynuyorlardı.Zaten bu sahne filmin en vurucu belki de sinema dünyasının en vurucu sahnelerinden biri. Ana kahramanımız da keza öyle bayanlar ve öyle bir cinayet olmamasına rağmen tıpkı gerçekmiş gibi bu olaylarla eğlenmişti.Yönetmenimiz bu noktada çok ince bir dokunuş ve metafor yaratmış.Akıllardan silinmeyecek doğrusu.Ayrıca filmlerde mantığa dikkat eden biri olarak sözde cinayeti işleyen kadının fotoğraf kopyalarından birinin Thomas'da kalacağını bilmemesini hayretle izledim.Bu kadar saf karakter olamaz, saçmalık demiştim. Hatta bu yüzden puan bile kıracaktım.Ama yönetmen yine o noktada çok iyi kilitlemiş bizi. Çünkü zaten cinayeti işleyen kadın da yaptığı hareketler de kurgusaldı ve bu noktada zaten bir sorun kalmıyordu :) Filmin teknik detaylarında ise Antonioni yine çok fazla güzel kadın ve çok başarılı bir ana karakter oyuncusu ile çalışmış. David Hemmings döktürmüş diğerleri de eşlik etmiş... Görüntü yönetmenliği ve sinematografi üst düzey. Canlı renkler, plan çekimleri harikulade.İngiltere'nin o eski tabiatı, mekanları, tarihini adeta koklamış olduk. Trafik soldan aktıkça içim bir hoş oldu :) Tabiki müzikleri unutmamak gerek The Yardbirds müzik grubu süprizi ve onun şarkıları harikaydı. Genel olarak toparlayacak olursak bayıldım. Ne gerilim ne dram ne de gizem sadece büyük bir psikoloji başyapıtıydı. Efsanevi yönetmenimizin bir çok başyapıt filmini izlemiş biri olarak Blowup'un çoğunu geçeceğini düşünüyorum.Blowup filmi bence Lavventura'dan sonra yönetmenin en iyi filmi.. Aslında unutmadan bi kaç detay daha vereceğim.Efsane tenis sahnesinin oynandığı mekan ve çevresi halen olduğu gibi duruyormuş.Günümzde Doğu Londra'da Charlton bölgesindeymiş.. Blowup'ın anlamını bilmediğim için araştırdım ve öğrenerek aydınlanmış oldum. Blowup ; Fotoğraf dilinde görüntünün yakınlık uzanlık ayarlaması bi nevi zoom yapmak demekmiş... Diğer detay ise süpriz konuğumuz The Yardbirds grubunun sahnede söylediği parça "Stroll On" imiş.Çok iyiydi. Mutlaka tavsiye edilir. Tabiki sonunda güzel ile veda edelim. Sevgili Jane Birkin döneminde ne güzel bir kadınmışsın be. Bana İtalyan yönetmenlerinin kesinlikle dünyanın en başarılıları olduğunu kanıtlayan hatta The Godfather gibi her ne kadar sevsem de efsane olduğunu düşünmediğim bir filmi sırf İtalyan yönetmen çekti diye tekrar izlettiren ve The Godfather'ı-İtalya sinemasını hatta İtalya'yı benim için efsane yapan filme ve Antonioni'ye sonsuz teşekkürler. 10 üzerinden 10
    naked-soul
    naked-soul

    Takipçi 561 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    25 Ağustos 2009 tarihinde eklendi
    kuzularınsessizliği nickli arkadaş tam olarak duygularıma tercüman olmuş durumda,bu bakımdan ek olarak bir şey söylemek istemiyorum. belki de beklentiye girmenin bıraktığı bir sonuçtur bu...
    kuzularynsessizli-i
    kuzularynsessizli-i

    Takipçi 804 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    4 Temmuz 2009 tarihinde eklendi
    Bu filmden uzak durun hiç gereği yok başka bir film izleyin diyorum öncelikle?O kadar karışıklıkla dolu film izledim ve hepsini çözdüm ama bu filmi çözemedim?Film sıkıcı değil ama izleyiciye istenileni vermede sorunu var gibi geldi bana. Çünkü filmin adı ?Cinayeti Gördüm? ama ben bir şey göremedim. Filmin adına bakarak izleyici doğal olarak bir şeyler bekliyor ama film bu beklentileri boşa çıkarıyor?Cinayetle ilgisi olan kadın filmde birkaç karede görünüyor sonra ortada yok, filme konu olan hikâye almış başını uçmuş gitmiş?Filmde hoşuma giden tek bir yer vardı. Pandomim oyuncularıydı galiba onlardan iki kişinin oynadığı topsuz ve raketsiz tenis oyunu güzel bir görüntüydü?Film bittiğinde bu kadar mı? Ne oldu şimdi gibi sorularla karşı karşıya kalabilirsiniz Gerçektende film bittiğinde şu soruyu sordum kendime ne oldu şimdi?Ortada bir cinayet var bunu gören bir kişi var cinayeti gördüm diyor ama ortada bir şey yok?Bir sürü soru işareti ve çıkmazlarla dolu bir film?Ünlü ve önemli bir film sevenlerine ve yönetmenine saygım sonsuz ama bir kişi çıksın da yazsın ne anladığını ve bu filmi özel kılanın ne olduğunu, nasıl iyi bir film olduğunu yazsın?
    MojoRising
    MojoRising

    Takipçi 380 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    18 Ağustos 2011 tarihinde eklendi
    Uyarı: Eleştiri film ile ilgili bilgiler içermektedir. İzlemeyen arkadaşların dikkatine. Michelangelo Antonioni'nin ve sinema tarihinin en zor filmlerinden birisi galiba. Gerçek nedir? Algımıza ne kadar güvenebiliriz? Gerçek olmasa da bir olaya tutunmak bizi rutinden kurtarıp ''kendimizi'' bulmamızı sağlar mı? gibi onlarca sorgulama alanı oluşturmuş yönetmen filmde bize. Filmin sonunda ise yönetmen kendisinin bu konu hakkındaki düşüncelerini (pantomimcilerin tenis oynadıkları sahne) dile getirip filmi sonlandırmış (gerçeğin zihinde oluştuğunu, dışarıda olan birşey olmadığını demeye getiriyor aslında). Dediğim gibi bu alt metin hazineleri iyi hoşta filmin seyirciyle iletişimi maalesef kötü. Yani yönetmen sizin sosyolog, psikolog, felsefeci falan olduğunuzu düşünüp en üst kademeden filmi çekmiş :) Yönetmenin bu kadar yüksek zihinlere yönelmesi ve seyir zevkini de zerre umarsamamasını filmin yapım yılına veriyorum (1966, Avant-garde, yenilikçi sinemanın zirve yılları). Yönetmen günümüzde bu filmi çekse eminim ki bu kadar avant-garde bir üslup kullan(a)mayacaktır. Alt metin okumayı seven arkadaşlara önerilir. Macera, aksiyon falan kesinlikle beklenmesin filmin adından bir yanlış anlamaya varıpta.
    gogola
    gogola

    Takipçi 176 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    27 Mayıs 2011 tarihinde eklendi
    Değişik, farklı bir yapıt.

    Gerçek aslında sizin önünüzdedir ama siz onu bazen göremezsiniz.

    Filmi ben çok daha iyi bekliyordum. Açıkca sı benim hoşuma gitmedi. Anlattığı tema (gerçek-görmek-inanmak) çok iyi ama bence seyirciye inemiyor. Ne David in filmlerindeki gibi bir gizem ve puzzle havası, nede tarkovsky de olduğu gibi bir edebilik var. Tema yaklaşım güzel fakat bence seyirciye inmiyor.

    Bazı sahneler bence gereksiz ve filmi aşağılara çekiyor. Anlatılan tema için gerekli olan sahneler daha başarılı.

    Bende hayalkırıklığı yarattı. Daha iyi olabilirmiş.Yılına göre düşüncenin ağır olmasından dolayı bir artı kazanıyor ama hepsi o..Düşük puan. Bu konu çok daha iyi anlatılabilirmiş.
    basakbilgi
    basakbilgi

    Takipçi 354 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    17 Mart 2008 tarihinde eklendi
    Sinema nedir sorusunun cevabı bence bu film olmalı...

    Ben böyle filme de bunu çeken yönetmene de şapka çıkarır müzikleri, renkleri, hikayesi, göndermeleri ve hala ucundan kıyısından çözülemeyen filme monte edilmiş binbir çeşit objesi ile bu filmi defalarca izlerim...
    milsin
    milsin

    Takipçi 91 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    26 Kasım 2006 tarihinde eklendi
    Ruhsuz inançsız ancak çok yetenekli ve zengin bir moda fotoğrafçısı olan Thomas, sıradan bir park gezisinde, karşılaştığı ve ilginç bulduğu bir çiftin fotoğraflarını çektikten sonra sıradan gibi gözüken bu fotoğraflar üzerine kafa yormaya başlar sonunda hilesiz ve gayet normal gibi gözüken bu fotoğrafların içine saklı gerçeği keşfeder? Antonioni gerçek bir yerlerde gizlidir sözünü hatırlatırcasına, ( ki filmini tamamen gerçeklik nedir sorusu üzerine oturtmuş ) Thomas ?ın belki de ilk defa kendini, bütün ruhu ve bedeniyle olayın ve fotoğrafların içine gömdüğü, gerçeği bulmak kayıp noktaları birleştirmek için sarf ettiği çabayı o kadar güzel ve imgelerle dolu anlatmış ki? son karede pandomin sanatçılarının oynadığı tenis karşılaşması ve akabinde çimlerde tenis topunun çıkardığı sesler belki de filmi net olarak anlamamızı kolaylaştırıyor? tüm parçalar hazır hale gelince düşünsel ve maddi anlamda gerçekliğe ulaşılır tıpki tenis tapunun çimlerde çıkardığı sesler gibi?
    garland-norlin
    garland-norlin

    34 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    18 Mart 2009 tarihinde eklendi
    filim oldukça sessizz.. filimdeki repliklerin hepsini toplasan bi kağıda yazsan bir sayfayı geçmez eminim...çok fazla sanatsal bir filim...toplumdaki her insana hitap etmiyor kesinlikle...ben bu filimi üniversite kampüs salonunda izledim...filmi izlerken birçok kişi çıkıp gitdi...kesinlikle her insanın anlayabileceği bi filim değil...konu bakımından bence çok etkileyici...filmin kapağındaki sahneyi filimde hiç göremiyoruz filim öle aksiyon gerilim falan içermiyor...insanı düşünmeye zorlayan türden bi filim...filimin bence en güzel sahnesi filmin sonuydu...Antonioni filimi o tenis oyununda çözmüş...10/9
    _MeSuT_
    _MeSuT_

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    24 Ocak 2020 tarihinde eklendi
    Sanatçı kimdir? Ne ister? Sanatın varoluş biçimi ve amacı ne olmalıdır? ... Pandomim sanatçıları, var olmayan bir top ile oynarken, varolmayan top bizim baş karakterin önüne düşer. Tüm sanatçılar ona dönüp topu onlara geri atmasını bekler. Sonra baş karakter olmayan topu yerden alıp onlara atar. Bu sahne, izleyiciyi filmdeki ana olayı farklı bir şekilde düşünmesine iter ☺️ içerik, kurgu, karakterler, mekanlar, sahne. Rüzgarın sesi... Antonioni çok başarılı bir yönetmen.
    white-ivy
    white-ivy

    4 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    9 Ağustos 2010 tarihinde eklendi
    Michelangelo Antonioni hayranı olarak,bu filmi beğenenlere bir önerim var;Julio Cortazar ın kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.Bu filmin konusunda Büyüdükçe adlı hikaye kitabının son hikayesinden esinlenilmiştir.Filmlerde olduğu gibi herşeyi teker teker anlatmaktansa veya göstermektense sizin de bulmanızı beklemektedir.
    emrekardes75
    emrekardes75

    1 değerlendirme Takip Et!

    2,5
    22 Ekim 2007 tarihinde eklendi
    Metaforik, zengin görselliğe sahip eşsiz bir film.

    Üç önemli nokta var bence:

    1.Antonioni'nin dedği gibi gerçek bir yerlerde gizlidir. Thomas'ın fooğraf deşifresi ile cinayetin farkına varması. Ayrıca sanatçı ürünüyle bütünleştiği ölçüde gerçek bir ürün ortaya koymaktadır.

    2. Anlam biz onu var ettiğimiz sürece vardır. Thomas'ın antikacıdan uçak pervanesi satın alışı. Seyircinin ilk, doğal tepkisi 'ne alaka'sorusudur. Ancak pervaneye yüklenen anlamın Thomas'ın alanıdır, seyircinin değil. Onun bir dekor olarak kullanılacağının düşünülmesi yeterince bir alakadır aslında.

    3. Sanatçı çevresinden, toplumdan kopuk olmadığı ölçüde sanat üretebilir. Finalde kahramanın pandomimcileri seyretmesi, kaçan toplarını geri vermesi (halkla bütünleşme), geri verilen topun ses çıkartarak sanatçı-toplum ilişkisini gerçellemesi.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top