Hesabım
    Rıhtımlar Üzerinde
    Ortalama puan
    4,3
    131 Puanlama
    Rıhtımlar Üzerinde hakkında görüşlerin ?

    33 Kullanıcı yorumları

    5
    13 Eleştiri
    4
    13 Eleştiri
    3
    4 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    telli98
    telli98

    Takipçi 26 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    2 Ağustos 2008 tarihinde eklendi
    selamlar
    bazı arkadaşlar yorum kelimesinden ne anlıyorlar bilmiyorum.lakin film hakkında bilgileri yazmak ordan burdan alıp hiçde zor olmasa gerek.
    bazı arkadaşlar hala ne izlediğinin farkında değil.bazıları marlon brabdo nun baba filmindeki rolünden daha iyi oynadığı hatasına düşerler kanımca bu yanlıştır.
    film hakikaten kaliteli bir film;
    gerek senaryosu,gerek yönetimi gerekse oyuncuları açısından zamanına göre mükemmeldir.kah aşk filmi,kah film noir olmuş aynı zamanda sosyal bir dramı yansıtmaktadır.
    hookers
    hookers

    Takipçi 274 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Nisan 2008 tarihinde eklendi
    O çok sevdiğim 50li yılların atmosferinde geçen bir gangster hikayesi. Müziği çok hoşuma gidiyor. Özellikle dönemin mafya sömürüsünü, ezilen insanların umutsuzluğunu anlatması açısından anti-kapitalist bir tavrı var filmin...
    yattara754
    yattara754

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    13 Şubat 2008 tarihinde eklendi
    ferguson sevgili dostum o 10 üzerinden 1000 verdiğin taksi sahnesinin sonunu bir daha izlemeni tavsiye ederim çok basit bir hata var o sahnenin sonunda
    Hani konuştuktan sonra abisi şoföre kenara çekmesini istiyor ya daha sonrada brando arabadan iniyor. İşte orada fizik kurallarını ve mantıkî muhakemeyi alt üst eden bir embesillik yapılmış. Zira abisi sağda brando solda oturuyorlardı ama brando solda olmasına rağmen sağ kapıdan dışarı çıkıyor. Böylesi hataları Türk filmlerinden görmeye alışığız lakin elia kazan da istanbul doğumlu ya herhalde türk damarı çekmiş bu sahneyi.
    Diğer taraftan filmin geneli, mükemmele yakın bir yapılandırmayla brando nun iç ve dış çatışmalarını yansıtacak şekilde iki ve daha çok ulvî değer asında bocalayışını sergilemekte ustaca ve en sonunda rahiple simgelenen hristiyan adaletinden yana tavrını vurgulayacak tarzda sunulmakta ve vasat bir finalle film son bulmakta.Ama herşeye rağmen bir klasik denebilecek kadar güzel bir yapım kesinlikle izlenmesi gerekli...
    john-ferguson
    john-ferguson

    11 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    18 Ekim 2007 tarihinde eklendi
    Ben bu filmi sırf filmin "beyazperde"de yazan konusu ve Marlon Brando için izledim...Ama filmi çok başarılı bulduğumu söyleyemem...O yıllarda yapılan "Psycho,Vertigo,12 Angry Men" gibi yapımların yanından bile geçemez...Nedense filmin içinde bi sıkıcılık ve kasvet vardı...Filmi izledim,yorumları okudum ve filmi sildim.Çünkü bu filmi 2. bi kez izleyebileceğimi pek zannetmiyorum..

    Ama filmin genelini beğenmesem de "taksi sahnesi"nde bittim..O sahneyi kestim ve inanın filmi değil de o sahneyi arşive attım...Hayatımda izlediğim en güzel,en etkileyici hatta olağanüstü bir sahneydi...Sadece bu sahne 50 tane Hollywood filmini cebinden çıkarır...İnanın bu sahne için ne kadar yazsam az...O "5 dakikayı" piyasadaki bütün oyuncular ve oyuncu olduğunu zanneden herkes izlemeli bence..Yani genelde film pek iç açıcı olmasa da "taksi sahnesi"yle beni yıktı,geçti..

    Genel anlamda beğenmesem de hiç izlemediyseniz "sadece taksi sahnesi için" bu filmi izleyin...Film 7.5/10 , Taksi Sahnesi 1000/10

    "Bunu sen yaptın Charley." Belki de sinema tarihinin en "oturaklı" repliğidir...
    gordeslideniro
    gordeslideniro

    Takipçi 130 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    10 Ekim 2007 tarihinde eklendi
    1954 yapımı ama hala etkisini kaybetmeyen klasik kelimesinin ifadesini bulduğu Brando efsanesini ortaya çıkartan film...
    basakbilgi
    basakbilgi

    Takipçi 354 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Eylül 2007 tarihinde eklendi
    Kanımca filmin en muhteşem anı final sahnesidir. Marlon Brando'nun güçlükle yürüyerek limana girdiği sahne çok etkileyiciydi.
    erkanbars
    erkanbars

    13 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    30 Ağustos 2007 tarihinde eklendi
    Filmdeki Tarry Malloy karakterinin şöyle bir repliği var:"Bazı yüzler işte böyle hafızalara kazınır..." İddia ediyorum , filmdeki Tarry Malloy karakteri sadece yüzüyle değil,gizemli kişiliğiyle de hafızalarınıza kazınacak!"
    Esteban-2
    Esteban-2

    Takipçi 214 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    15 Temmuz 2007 tarihinde eklendi
    Tam bir şaheser.
    A-C-A-B-
    A-C-A-B-

    125 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    18 Nisan 2007 tarihinde eklendi
    marlon brando nun babadan bile daha iyi bir performans gösterdiği bir film.adını efsaneler arasına yazdırmış bir film.
    zamanakarsi
    zamanakarsi

    4 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    14 Nisan 2007 tarihinde eklendi
    Arkadaşlar özellikle eski filmlerin meraklısı olarak bu filmide izleyeceğim çünki çok övgü var ancak gerçeklik konusunda filme yapılan eleştirilerin haklı olma ihtimali çok yüksek . Çünki Elia Kazan' ın Amerika Amerika adlı kitabını okuyan ve şok olan herkes ne demek istediğimi anlayacaktır. Türkleri kurban keserken içki içen düzenbaz millet olarak gostermiştir. Kültürel iftira boyutunda hayl kurmada haya etmiyen biridir kendisi . ama yinede bakayım bir filme nasılmış
    karizmatik062915
    karizmatik062915

    Takipçi 473 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    2 Mart 2007 tarihinde eklendi
    filmin dışından bir anektot bu filmde marlen brando tisort ve mavi kot giyerek bi ilke imza atmıştır
    nonself
    nonself

    Takipçi 27 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    11 Kasım 2006 tarihinde eklendi
    Terry Malloy (Marlon Brando) Bir limanda dok işçiliği yapmaktadır. Bir süre boks yapmıştır fakat bahisçi gansgster Johnny Friendly’nin (Lee J. Cobb) istekleri doğrultusunda kazanacağı bir unvan maçını bilerek kaybetmiştir. Bu olay aslında Terry�nin dünyaya bakışında bir nirengidir. Harcanmıştır Terry para uğruna. Hayalleri de yitip gitmiştir, Bir serseridir artık. Umursamaz, boş bakışlı bir serseri... Limanda sözde sendikanın ve sözde yöneticilerinin ne işler çevirdiklerinden haberdardır. Bu çete sendika aidatı ve sair adı altında işçileri sömürmekte, onların sırtından büyük parsalar götürmektedirler. Kirli işler John Doyle’un öldürülmesiyle iyice ayyuka çıkar...Terry de ucundan kıyısından bu işlere bulaşmıştır, arkadaşı John Doyle’u tuzağa düşürerek...Elia Kazan (yönetmen) filmi böyle bir liman şehrinde üç sac ayağı üzerine oturtmuştur: Terry�nin vicdan merkezli iç muhasebesi, halkın arasına karışan kilise ve diğer vicdan mahkumu Terry’nin ağabeyi Charley Malloy; canını kardeşine feda eden adam. Bu üç olgu ortak bir iyiliğe doğru öznelerini sosyalleştirmişlerdir. İyiliğin konuşu; ezilen, hakları gasp edilen, sömürülen işçilerin tarafında olmaktır. Terry’nin üstündeki aşk yıkıp döken bir körlük, delişmen bir tutku değil Onu insanı olana, öze itekleyen bir katalizördür. Aşk onu ehlileştirmiş, eğitmiştir. Bir sınavdadır Terry. Bir tarafta para, şan şöhret, unvan ve önemsenme isteği, diğer tarafta mazlumun yanında yer almak gibi daha soyut ve uhrevi bir haslet vardır. Terry’nin tözel bir iç-itiye sahip olduğunu, nihayetinde iyiliğin tarafında yer alacağını, şehirde yığınla bulunan şahinlere? karşı güvercinlerin tarafında yer aldığını biliyoruz filmin başından. Güvercin demişken antiparantez; iletişip duran günümüz insanı, hobilerini bile bir kafa karışıklığı içinde sunuyor bize. İç içe geçmiş eylemler, karman çorman terimler, alet edavat... Hobi dediğin güvercindir işte� Çıkarsın çatıya, yemlersin, su verirsin, güzel güzel ıslıklarınla gösteriler yaptırısın onlara... Budur yani. Anlaşılır, basit. Neyse... Kilise, ceket yakalarındaki Pazar günü rozetlerinden sokağa, gün yüzüne çıkmıştır. Çıplak ve gerçek gündüzle tanışmıştır Kilise. Peder, kardeşleri saydığı halkın içindedir sürekli. Onların dertlerini dert bilmiştir, savaşır onlar adına, yüreklidir de. Sömürülen kardeşlerinin tam ortasında hüzünle bir sigara yakar Peder (Karl Malden’ın ustalığı ne güzeldi!). Çarmıh da çıplak ve gerçekti zaten� Sömürülen işçilerin hıncı birikmektedir. Açık seçik ulu orta olmuyor bu iş tabi. Birkaç iyi insan, işçileri ve onların iyiliğini taşımışlar, yürütmüşler ve onlara neredeyse tamamen kaybedecekleri onurlarını geri kazandırmışlardır: Bir serdengeçti, bir acılı kız yüreği, bir 'evet, vicdanım var!' diyebilen ağabey ve bir de film boyunca deşifre etmediği (ki sinematografik anlatı olarak bunu fazlasıyla önemserim) kendi derinini gözlerinden okuduğumuz; 'onlar sana bir şey yapmadan sen onlara yap' gibi yabanıl ve boksörvari duruşuyla bil’hakkın 'serseri' Terry. Buraya kadar Elia Kazan’ın işi realiteyledir. Gerçek sokakta, bakınız...Görünüz... Bütün bu çabalar, bütün bu gerçeklik anlatısı mutlu son için maalesef tek başına yeterli olamıyor. Bu yüzden Ağabey Charley Malloy ve kardeş Terry Malloy’un sona doğru unutulmaz araba sahnesi gerçek dünyayla düşler arasındaki kırılma noktasıdır. E. Kazan bu noktada dümeni izleyiciye kaptırmıştır. Ölüm korkusu nedir? Vicdani rahatsızlık nasıl bir şeydir? N’olmuş yani sırtından sopanın eksik edilmeyeceği bi avuç işçi karın tokluğuna çalışıyorlarsa!? N’olmuş bunların içinden birkaç ipsiz ortadan kaldırılmışsa!? Ve daha bir çok salt bireysel ve bilinçdışı soru o araba yolculuğu esnasındaki gerçek sorulardır. Ölüm korkusunu kendimizde bir sınayalım bakalım işin içinden çıkabiliyor muyuz... Terry boks yaparken ağabeyi için bir fedakarlık yapmıştı tamam ama feda ettiği şey bir tutkudur sadece. Bu açıdan Terry arabadan inmeseydi n’olurdu? Sorusu baştan yok sayılmalıdır. Çünkü elebaşı John Friendly onlar için bir B planı hazırlamış gibi görünse de yoktur öyle bir şey aslında. Ağabey o tabancayı Terry’nin eline tutuşturacak ve Terry arabadan inecekti. Yani A planı yoktur. Düşler ve mutlu sonu bekleyen biz izleyiciler varızdır... Filmin finali müthiş coşkulu. Yani unutulmayacak sonlardandır diyebilirim. Başlardaki John Doyle’un öldürülüşü ve peşinden gelen cılız ağıt sahnelerini size çabuk unutturacak bir son.
    lukasm
    lukasm

    Takipçi 101 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Temmuz 2006 tarihinde eklendi
    Benim en çok sevdigim Kazan filmi.Yönetimin sert baskısının hakim oldugu bir kapitalist bir sistem içinde sendika agaları ile işciler arasındaki mücadeleyi küçük bir bütçeyle; etkiliyici bir dil ve görüntü çalışmasıyla anlatması onu unutulmaz bir film yapıyor.Siyah beyaz görüntüler hikayenin gerçekciligi artırıyor.Oyuncu yönetimi kurgulamasında başarılı yönetmenlerden olan Kazan bu filmde suya sabuna dokunmadan herşeyi Marlon Brando, Rod Steiger, Eva Marie Saint gibi önemli isimlere bırakarak mükemmel performans elde ediyor.Herkesin dedigi gibi''Bir görenin bir daha unutmasına imkan olmayan filmlerden..."
    d-op
    d-op

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    4 Mart 2006 tarihinde eklendi
    filmde liman sendikasının ayak işlerini yürüten eski boksör rolüyle marlon brando yine büyük bir oyunculuk çıkarmış. abisinin takside kendisine silah doğrultması üzerine abisiyle yaptığı hesaplaşma sahneside tamammen doğaçlama çekilmiş. filmdeki elia kazan imzasıda belli oluyo seyrederken.
    seheredek
    seheredek

    Takipçi 14 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    1 Ocak 2006 tarihinde eklendi
    öncelikle şunu söyleyeyim.bu filme şu ana oy kullanan 50 civarı arkadaşı tebrik etmek istiyorum.yani uyduruktan bir filme(örneğin matrik 3) yüzlerce kişi oy kullanırken bir sinema şaheserine 50 kişi oy veriyor. işte bu yüzden tebrik etmek istiyorum.ve unutmayın siz kaliteli film izliyorsunuz.ve buda sizi ayrıcalıklı kılar....10/10
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top