Hesabım
    Yaşam Şifresi
    Ortalama puan
    4,2
    810 Puanlama
    Yaşam Şifresi hakkında görüşlerin ?

    89 Kullanıcı yorumları

    5
    16 Eleştiri
    4
    40 Eleştiri
    3
    22 Eleştiri
    2
    8 Eleştiri
    1
    3 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    KaliteTAKİP
    KaliteTAKİP

    Takipçi 873 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    13 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    türünün en iyileri arasına girmeyi başaran bir yapım olduğunu söyleyebilirim özellikle Jake Gyllenhaal inanılmaz bir oyunculuk sergilemiş filmi tek başına alıp götürmüş filmde öne çıkan ise geçişleri çok iyi yapmışlar sizi filmin içinde tutmayı başarıyorlar şiddetle tavsiye derim aksiyonun bir nebze yavaşlamadığı unutulmaz bir yapım iyi seyirler...
    The-Erinch
    The-Erinch

    Takipçi 217 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    17 Nisan 2011 tarihinde eklendi
    seneryo ve kurgu bakımından zon zamanlarda izlediğim en iyi filmlerdendi.. çok ince düşünülmüş,çok başarılı bir filmdi... gerçekten takdir ettim,yazan,çizen,yöneten kim varsa.... muhakkak izleyin..hele ki Fringe adlı dizi ve benzerlerini izleyip hayran kalan insanlardansanız,bunu sakın kaçırmayın.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    2 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    MÜKEMMEL VE KUSURSUZ KURGUSUYLA ÇOK FARKLI BİR BİLİMKURGU 10 /10

    Minimal Bilim-Kurgu filmlerinin önemli isimlerinden biri olmaya aday, yönetmen Duncan Jones’un ikinci filmidir Kaynak Kod. Film, toplamda birkaç mekan ve üç-dört oyuncuyla geçer lakin mekan ve oyuncu sayılarının kısıtlı olması filmin gerilimine ve heyecanına hiçbir şekilde engel değildir. Keza Duncan Jones’in ilk filmi Moon(2009)’u ele aldığımızda mekan sayısı da oyuncu sayısı da artmış bulunmakta. Burada esas noktalardan birisi de heyecanı – aksiyonu bol kaliteli bir Hollywood filmi için onlarca farklı mekanlara ve düzinelerce farklı oyunculara ihtiyaç duyulmadığı gerçeğidir.

    Gelelim filme; Başrolümüz Captain Colter Stevens (Jake Gyllenhaal) Afganistan’da askerlik yaparken helikopteri düşmüş, belden aşağısı kesilmek zorunda kalınmış, ağır yaralı haldeyken sadece beyin fonksiyonlarının çalışabileceği özel bir ‘küvez’ içinde ve bilinci açık ama ne olduğundan habersiz bir şekilde ‘yaşayan’ bir vatanseverdir.

    Egoist Doktor Rutledge(Jeffrey Wright) karmaşık algoritmalardan ve parabolik denklemlerden oluşturduğu, Source Code adını verdiği makine ile uygun deneklerin bilinçlerini zaman içinde 8 dakikalığına geçmişe gönderebilmektedir. Dr. Rutledge’nin emri altındaki yüksek rütbeli asker Colleen Goodwin(Vera Farmiga) ise projeyi yürütmekte ve denek Colter Stevens ile olan iletişimi sürdürmektedir.

    Yüzbaşı Colter Stevens, kendisini bir trenin içinde bulur ve karşısında onun daha önce hiç görmediği ama kendisini tanıdığı belli olan güzelim Christina Warren(Michelle Monaghan) oturmaktadır. Christina, başrolümüz Colter Stevens’a Sean diye hitap ederek, havadan sudan konuşurken; Colter Stevens olanları anlamlandıramaz, kendisinin asker olduğunu ve en son Afganistan’da bir helikoptere bindiğini söyler. Hepsinin üstüne bir de aynada başkasının (Sean’ın) suratını görünce kafası iyice karışır. Tam ortalığı velveleye verecekken tren ani bir şekilde patlar.

    Yüzbaşı Colter Stevens oda büyüklüğünde bir kapsülün içinde uyanır. Karşısında bir ekran vardır ve ekranda Colleen Goodwin onunla konuşur ve bir dizi teste tabi tutar. Goodwin ona trendeki bombayı bulmasını emreder ve sorulan sorulara tatmin edici cevaplar vermeden onu tekrardan geçmişe gönderir. C. Stevens ilk sahnede uyandığı yerden tekrar uyanır, karşısındaki kadın Christina aynı konulardan bahseder, yanından geçen kadın tekrar ayağına kola döker hemen ardından geçen seferki gibi görevli gelir ve biletleri sorar. Yaşanan bütün olaylar birebir aynıdır. Colter Stevens bunun eğitim amaçlı bir simülasyon olduğuna karar verir ve bombayı bulur. Bombayı etkisiz hale getiremeyince, tren yeniden havaya uçar ve C. Stevens yeniden kapsülün içinde uyanır.

    Bu sefer kahramanımız, Goodwin ve Dr. Rutledge’den tatmin edici cevaplar ister. Lakin bu sefer de ona bombayı oraya yerleştirip telefon yoluyla patlatan kişiyi bulması görevi verilir. Yüzbaşı Colter Stevens birçok kere daha aynı geçmişe 8 dakikalığına döner ve bombacıyı bulmaya çalışır. Bu esnada fark eder ki geçmişte her zaman aynı olaylar yaşansa da kendisi bu olayların gidişatını değiştirebilmektedir. Birçok başarısız denemenin ardından sonunda bombacıyı bulur.

    Bu esnada her seferinde parça parça aldığı cevaplar bize şu hikayeyi anlatır: bu sabah Chikago’da bir tren patlatılmıştır ve bunu yapan kişi öğleden sonra daha büyük bir patlama yapacağını haber verir. Source Code adlı makine Savunma Bakanlığından onayını yeni almıştır ve denenmek için beklemektedir. Yüzbaşı Colter Stevens ölmek üzeredir ancak zihinsel olarak Source Code adlı makineye tam uyum sağlamaktadır ve ilgili birim Yüzbaşı Colter Stevens’ın resmi ölüm haberini yayınlar ancak onu geçmişe gönderip görev vermek adına 2 ay boyu bitkisel hayatta tutar. Gün bugündür Yüzbaşı Colter Stevens aynı ana tekrar tekrar giderek görevini tamamlamaya çalışır. Bu sırada tek derdi babasıyla konuşmaktır lakin bu mümkün değildir çünkü babası onun ölüm haberini almıştır bile. Yüzbaşı Colter Stevens, Dr. Rutledge’den bir söz alır; görevi tamamladıktan sonra hayati ünitelerinin fişi çekilecektir ve sonunda ona ölüm huzuru verilecektir.

    Bu arada Yüzbaşı Colter Stevens’ı biz sürekli konuşurken görürüz lakin bitkisel hayatta olduğu için düşünmek dışında hiçbir şey yapamaz. Onun konuşmaları C. Goodwin’in bilgisayarına yazı metni olarak gelir. Colter Stevens’ın geçmişe gönderildiği bedenin sahibi olan Sean’ın seçilme sebebi ise; bedenen birbirlerine benzemeleri ve patlayan bombanın Sean’ın oturduğu yere yakın olmasıdır. Yani beden Sean’ın bedenidir lakin bilinç Yüzbaşı Colter Stevens’ın bilincidir. Tabii ki Yüzbaşı Colter Stevens Sean’ın arkadaşı güzelim Christina Warren’a da aşık olmaya başlar. Hatta nasıl olsa 8 dakika sonra her şey baştan alınacak deyip Christina’yı sebepsizce öper. Burada görürüz ki Christina’da aslında Sean’a karşı boş değilmiş. Benim kafama takılan soru ise: tamam Yüzbaşı Colter Stevens’ın bilinci, Sean’ın bedenine yerleşerek geçmişe döndü ama peki ya Sean’ın bilincine ne oldu?

    Gelelim esas kritik noktaya. Yüzbaşı Colter Stevens her geçmişe gidişinde bunun ayrı bir dünya olduğunu açık bir şekilde ifade etmese de her yolculuğun bir paralel evren olduğunu hatta bazı paralel evrenlerde birkaç kişinin hayatını kurtardığını iddia eder. Ama Dr. Rutledge buna şiddetle karşı çıkar; açıklayamayacağı parabolik denklemlerden oluşan bu aletin, bir paralel evren yaratmayacağını sadece 8 dakikalığına geçmişte bir sanal tur attıracağını söyler. Yüzbaşı Colter Stevens’ın kurtardığını iddia ettiği kişilerin isimleri kontrol edilir lakin bu isimler ölenler listesindedirler. Yüzbaşı Colter Stevens’ın bu savını kanıtlamak için tek bir yola ihtiyacı vardır, bilincinin gönderildiği geçmişte ölmemek. Son gidişinde bombacıyı teşhis eder ama bu sefer bombacı tarafından vurulur ve yeniden ölür. Zihninin içini tasvir eden küp-odada uyandığında bombacının kim olduğunu söyler ve Amerika’nın kahraman asker ve polisleri bir kez daha seçilmiş kişi(choosen one) sayesinde, bombacıyı yakalayarak günü kurtarır.

    Yüzbaşı Colter Stevens’ın son bir isteği vardır; onu geçmişe bir kereliğine daha göndermeleri ve sonrasında onu hayatta tutan aletlerin fişlerinin çekilerek ölüme terkedilmesi. Kapitalist Doktor Rutledge bunu saçma bulur ve kabul etmez lakin vatansever bir askerin hissettiklerini anlayan duygusal C.Goodwin, Yüzbaşı Colter Stevens’ı gizlice bir kez daha geçmişe gönderir. Artık haylice tecrübelenmiş olan Stevens bütün işlerini temizce halleder ve 8 dakikanın dolmasını bekler. 8 dakika dolduğunda tekrar gözlerini küpün içinde açarsa Dr. Rutledge haklıdır paralel evren diye bir şey yoktur ama 8 dakika sonunda yaşamaya devam ederse Stevens kendine bir paralel evren bulmuştur ve orada yaşamaya devam edecektir.

    Savunma Bakanlığı tarafından bütün tebrikleri alan acımasız Doktor Rutledge ise Yüzbaşı Colter Stevens’ın hafızasının sıfırlanmasının ve gelecek görevler için hazır tutulmasının emrini verir. Lakin masmavi gözleriyle onurlu asker Goodwin bunu kabul etmez ve gizlice Yüzbaşı Colter Stevens’ın fişini çekmeye gider. Burada ilk defa Yüzbaşı Colter Stevens’ı ‘küvez’in içinde ve belden aşağısı kesik bir şekilde görürüz.

    Fırsat bu fırsat diyen Stevens gittiği geçmişte son bir dakika kala güzelim Christina’nın dudaklarına yapışır. 8 dakika dolar, mavi gözlü duygusal ama onurlu asker Goodwin, Yüzbaşı Colter Stevens’ın fişini çeker. Amma ve lakin Yüzbaşı Colter Stevens bilincinin gönderildiği geçmişte yaşamaya devam eder. Bir de bakar ki kızla hala öpüşüyor. Tamam der Doktor Rutledge halt etmiş, işte bu paralel evren ve ben burada bu güzelim hatunla huzurlu bir yaşam kuracağım. He tamam Sean denen adamın vücudundayım, o garibin bilincine ne oldu kim bilir ama banane bundan der. Her ihtimale karşı yaşadığı paralel evrendeki Goodwin’e de mesaj atar: “Hey, Goodwin bugün aslında bir bomba patladı siz beni geçmişe gönderdiniz ama yaptığınız makinenin nelere kadir olduğundan haberiniz yok, bu makine paralel evren yaratıyor ben de farklı bir paralel evrenden geldim. Şu hemen yanında bir küvezin içinde yatan, görev için beklettiğiniz asker var ya, işte o benim. Hadi sağlıcakla.” der. Goodwin şok.

    Yüzbaşı Colter Stevens’ı oyanayan Jake Gyllenhaal’a zaten hayranım, beni bu filmde de hayal kırıklığına uğratmadı. Yönetmen Duncan Jones’in ise gelecek filmlerini sabırsızlıkla bekliyorum.

    Aynı günün tekrarı konusu 1993 yapımı Groundhog Day filmiyle ön plana çıktı ve çok beğenildi. Konunun çıkışı ise Nietzsche’nin aynı kötü günü tekrar tekrar yaşayan bir adamın hikayesinden geliyor. 2014 yapımı Edge of Tomorrow filmi de yine bu şekilde işlenmiş güzel bir filmdir, tavsiye ederim. Bu tarz filmler aynı sahneyi çok çok farklı açıdan çekmek zorunda kaldıkları ve her birini bize izletmek zorunda kaldıkları için farklı bir kurgu yapısına ve izlerken merak uyandıran bir içeriğe sahip oluyorlar.

    Değinmek istediğim bir nokta da Dr. Rutledge konusu. Klasik bir kötü adam, tam bir kapitalist. Süper teknolojik bir alet icat ediyor sonrasında o aleti kullanabilmek için bir felaket olmasını bekliyor. İddiası felaketlerin yol açtığı zararları kontrol altına almak ve terörist eylemleri önleyebilmek ama görünen amacı gücünü ispatlamak; kadere yön verme söylemiyle gücünü ispatlamak. Dr. Rutledge, icadını kullanabileceği bir felaket olmasaydı, belki de kendisi sahte bir felaket oluşturup, icadını kullanma fırsatını kendi kendine sunacaktı. Benim paranoyak tavsiyem; her bilim adamına güvenmeyin, her felaketin gerçekliğine inanmayın.

    Paralel evren konusuna gelecek olursak; gerçekte bu sadece bir teoridir, hiçbir kanıtı yoktur ama bazı astrofizikçiler paralel evrenlerin var olduğuna inandıklarını söylerler. Eğer paralel evrenler var olsaydı, sonsuz sayıda ihtimalin olduğu kadar paralel evren olabilirdi. Mesela bir paralel evren bizimkisiyle birebir aynı ancak bizimkinden bir sinek daha fazla ya da az olabilirdi. Ya da füzyon enerjilerinin kullanıldığı bambaşka bir yönde ilerlemiş bir paralel evren de olabilirdi. Belki de vardır kim bilir.
    Fundalina Jolie
    Fundalina Jolie

    Takipçi 178 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    30 Aralık 2013 tarihinde eklendi
    Yaşam Şifresi olarak güzel dilimizde çevrilen bilim kurgu türündeki bu film; dram, romantik, aksiyon ve gerilim türünde de izlenebilir. Tek bir kategoride ele alınacak olursa zayıf kalacağı için mümkün olduğu kadar türde etiketlemekte fayda var :)
    Yusuf Doğan Eren
    Yusuf Doğan Eren

    Takipçi 32 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    14 Haziran 2020 tarihinde eklendi
    Farklı senaryo + iyi oyunculuklar= Güzel Film.

    Filmi genel olarak beğendim. İzlerken aklıma sık sık Edge of Tomorrow filmi geldi. Ona çok benzettim. (Benzer tarzda film izlemek isteyenlere onu da öneriririm).
    Özellikle son 30 dakikası daha heyacan vericiydi. Suçluyu bulma kısmında kendinizi kaptıracağınız güzel bir film. 10/7.
    BonusDisk
    BonusDisk

    Takipçi 31 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    18 Aralık 2011 tarihinde eklendi
    Tek kelimeyle MÜKEMMEL bir film. Hollywood'un böyle özgün senaryolara çok ihtiyaci var. Izlemediginizde çok sey kaybedersiniz. mutlaka Izleyin Süper!
    l-i-l-a-H
    l-i-l-a-H

    Takipçi 2.129 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    11 Mayıs 2011 tarihinde eklendi
    Geçtiğimiz gün gittim seyretmeye. Boş kafaya seyrederseniz, filmin karmaşasına kendinizi kaptırıyorsunuz...
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    4 Kasım 2011 tarihinde eklendi
    sürükleyici,farklı bir film.aslında denzel washingtonlı 2006 tarihli deja-vu'yu izlemiş olanlar belki bir nebze benzerlik bulabilirler iki film arasında.fakat oyuncularıyla,olaylarıyla kendine has bir film source code kesinlikle.altyapı olarak kuantum fiziğine oturtulmuş film.bu tarz filmlerde genellikle olduğu üzere seyircide bazen havada kalmış gibi görünen bazı sorular oluşuyor,belki başlarda source code'da da böyle sorular oluşabilir.fakat sonunda hikayenin de akışıyla tatmin edici bir finale ulaştırıyor bana kalırsa film.kendi türü ve çekilme amacı içinde değerlendirdiğimizde ortalamanın üstünde,güzel bir film olduğunu söyleyebilirim.duncan jones'tan başarılı bilimkurguların devamını bekliyoruz.
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    10 Eylül 2015 tarihinde eklendi
    Konu olarak gerçekten farklı bir yapım,başından sonuna kadar sürükleyici bir şekilde devam etti,izlemenizi tavsiye ederim
    Ilknur K
    Ilknur K

    Takipçi 1.236 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    30 Haziran 2011 tarihinde eklendi
    Film baştan sona harikaydı. özgün konusu ile sizi kendine çekiyor. 10/9
    beck31
    beck31

    Takipçi 1.383 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Nisan 2011 tarihinde eklendi
    Duncan Jones ikinci filminde de o özgün tarafını göstermiş. Bence süresi sürükleyiciliğinde fazlasıyla etkin, güzel bitiyor. Hoş bir seyirlikten biraz daha fazla bir gizem, bilim-kurgu. Gyllenhaal hoş. 8/10
    JeanClaudeVanDamme
    JeanClaudeVanDamme

    Takipçi 1.209 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    24 Kasım 2011 tarihinde eklendi
    Kağıt üstündeki mütevazılığı ve iddialı olmaktan uzak yapısının etkisiyle 2011 yılının en büyük sürprizlerinden biri.İyi senaryo,iyi yönetmenlik,iyi oyunculuklar ve toz pembe bir finalle bitirme kaygısı taşımaması filmin artılarından.Fazlasıyla tatmin edici.
    Demirtas
    Demirtas

    Takipçi 888 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    10 Temmuz 2012 tarihinde eklendi
    Heyecanlı ve sürekli acaba ne olacak dedirten kurgusuyla izlenmeye değer.
    volkanick
    volkanick

    Takipçi 683 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    25 Eylül 2011 tarihinde eklendi
    Gayet sürükleyici olmasına rağmen benzer temaya sahip daha sağlam filmlerin de olduğu bir gerçek..ancak vizyondaki filmlere bakılınca doğru bir seçim olacaktır.
    ilsalaron
    ilsalaron

    Takipçi 644 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    13 Nisan 2011 tarihinde eklendi
    Gylenhall kardeşlerden çok fazla oyunculuğunu beğenmediğim hatta vasat bulduğum Jakein oynadığı ilginç, başarılı (flmde bayağı bir mantık hataları olmasına rağmen)sürükleyici bir bilim kurgu filmi. Bana biraz Philip Dickin kısa öykülerini anımsattı. "Moon" filmiyle bende çok güzel intiba uyandıran Duncan Jonesdan başarılı konuşulacak hatta tartışılacak bir film.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top