Hesabım
    360
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,0
    Çok Kötü
    360

    Sinemanın son onbeş yılını kaçıranlara

    Yazar: Kaan Karsan

    Şu anda dünya sinemasında bir sonraki filmini gerçek bir heyecanla beklediğimiz kaç yönetmen var bilmiyoruz. Bildiğimiz ise Tanrıkent (Cidade de deus), Arka Bahçe (The Constant Gardener)ve Körlük (Blindness) gibi filmleriyle zihnimizde fazlaca yer etmiş olan Fernando Meirelles'in ‘o' heyecan verici yönetmenlerden biri olduğu... Alejandro González Inárritu ile önce kendi halinde bir fenomene dönüşen, sonra da sinemayı ve ‘benim de hikâyelerim var' diyen sinemacıların beynini işgal eden, ‘ayrı hayatlar, kesişen dünyalar' filmlerinin dinmek bilmez kolaycılığı çizgisi de, Meirelles'in yükselen kariyerine paralel bir biçimde yoluna devam etmişti. Sonuç olarak o gün geldi, bu kez de Meirelles ve ‘kesişen öyküler' filmlerinin hayatları kesişti.

    ‘Tam açı'nın matematiksel karşılığı olan ‘360', tıpkı türdeşi filmler gibi birkaç küçük hikâyeyi birbirine bağlıyor ve aynı sonuca varıyor. Kızına hasret bir baba, aldatılmış bir genç kız, psikolojik sorunları olan azılı bir sapık, yolunu arayan fahişe ve çok daha fazlası... Bütün bu hayatlar, birbirlerine çok uzak olsalar dahi, birbirlerini etkiliyor ve birbirlerinden etkileniyorlar. Tüm hayatımıza egemen "etki-tepki" mefhumu, kaos teorisinin ışığında bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Kısacası bundan önce defalarca, aynı kalıplarla, aynı üslupla, aynı yordamla işlenen bir konu, Meirelles'in filminde bir kez daha karşımıza çıkıyor. Biz de anlıyoruz ki, artık ‘birbiriyle buluşan hayatlar'ı görselleştiren sinemacıları karşımıza alıp konuşmamızın zamanı gelmiş.

    Anladık! Küçük değişiklikler aslında zannettiğimiz kadar küçük değiller. İnsanları yaşadıkları trajediler, mutluluklar, acılar oradan oraya savurarak yepyeni yollardan götürürler. Nereli olduğumuz, nelerle cebelleştiğimiz, nereden geldiğimiz değil; verdiğimiz kararlar ve olduğumuz kişi bizim nereye gideceğimizi belirler. Gerçekten anladık! Lakin, ona yakın karaktere içerisinde ‘aşk', ‘korku', ‘cesaret', ‘acı' gibi kavramların çorbasından beslenen kısa hikayeler  yazmanın modası geçmedi mi artık? Bunu da sinemacıların anlaması gerekiyor sanırım.

    Birbirinden bağımsız sahneleri ‘yenilikçi(!)' bir kurguyla birbirine bağlayan 360'ın en büyük hedeflerinden biri de ‘insan'ı kendi doğasında incelemek olsa gerek. Tabii bu inceleme esnasında başvurduğu yöntemin sinemanın son on beş yılında fazlasıyla eskiyip yıprandığını belirtmek gerek. Meirelles, yönetmenlik zanaatıyla uğraşırken son yıllarda yapılan hiçbir ‘kesişen öyküler' filmini izlememiş olacak ki, başarılı kariyerini eklemlediği 360'dan gerçekten bir şeyler umuyormuş gibi görünüyor.

    Anthony Hopkins, Jude Law, Rachel Weisz gibi çok tanıdık oyuncuları dünya sinemasından toplanmış ‘memleketlerinde ünlü' yeni yüzlerle bir araya getiren filmin tek yararı ve güçlü yanı da bu sanırız. Zira her ne kadar ‘acılı babayı oyna' direktifinden öte bir dilekle karşılaştığını düşünmediğimiz Anthony Hopkins'in böylesine ‘sıradan' bir rolün içine girebildiğini görmek keyif verici. Rachel Weisz ise filmin içinden sanki bir sonraki filminin viral reklamını yaparmışçasına bir tavırla geçip gidiyor. Jude Law ise bu filmde boy gösterdiği en kısa sürede unutulsun diye elinden geleni yapıyor.

    Filme kendi üslubunu, görüşünü, dokunuşunu eklemek gibi bir derdi de olmayan Meirelles, güzel bir soundtrack oluşturmak dışında hiçbir hoşluk ihtiva etmeyen filminin enkazından kurtulabilecek mi bilinmez; ancak 360, ondan bir şeyler bekleyen tüm sinema âlemini hayal kırıklığına uğratıyor. Filme yaklaşımımızın fazla acımasız ya da merhametsiz olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak özellikle son on beş yılda defalarca kurulmuş cümleleri, mümkün mertebe daha da eksik bir biçimde kuran kolaycı bir film olan 360'ı neresinden tutsak elimizde kalıyor. City of God ile kendini dünyaya kabul ettirmiş bir yönetmen kredisinden ancak bu kadar hızlı ve bu kadar fazla yiyebilirdi herhalde. Farklı sosyal gruplar, karakteristik farklılıklar ve hepsine birden hayat tarafından oynanan halen ilginizi çekiyorsa 360'a -ya da kendi sabrınıza- bir şans verebilirsiniz.

    kaankarsan@gmail.com

    twitter.com/kkarsan

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    • Balaym
      Filme yaklaşımımızın fazla acımasız ya da merhametsiz olduğunu düşünebilirsiniz. Gerçekten öyle.
    Back to Top