Hesabım
    Post Mortem
    Ortalama puan
    3,2
    3 Puanlama
    Post Mortem hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.886 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    12 Ocak 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, Mateo Iribarren ile beraber yazan Pablo Larraín'in yönetmen koltuğunda oturduğu "Post Mortem"; üniversite öğrencisi olduğumuz günlerdeki, ilgiyle karşılanan "work - shop"lar da sunumunu yaptığımız Pinochet dönemi faşizminin, "satirik" bir anlatım dili ile resmedildiği "Şili Üçlemesi"nin ikinci filmi olarak geliyor karşımıza...

    Emin olun adını veremesek de, o günlerde Türkiye'nin Santiago Büyükelçisi olarak görev yapan bir diplomatın sınıf arkadaşımız ve yaşananların bizzat canlı tanığı da olan kızı, bu serinin yorumlarında ileri sürdüğümüz tüm savları doğrulayarak desteklemiştir...

    Gelin isterseniz, vakti zamanında diktatör Pinochet'e destek veren muhafazakar ve sağcı Bağımsız Demokratik Birlik Partisinin başkanlığını (2006 - 2008) (2015 - 2017) yılları arasında yapan Hernán Larraín ve yine aynı partinin üyesi olarak Sebastián Piñera hükümetinde İskan ve Şehircilik Bakanlığı (2010 - 2011) görevini icra eden ve ülkemizdeki Koç veya Sabancı ailelerinden birinin kızı kadar varlıklı olan Katalan kökenli Magdalena Matte’nin oğullarından biri olarak dünyaya gelen Pablo Larraín'in:

    Yapımcılığını biraderi Juan de Dios Larraín'in üstlendiği; 1970'li yılların Şili'sine çöken (ve kesinlikle katılmadığımız bir şekilde "gri" olarak ifade edilen) "zifiri karanlığı" birebire yakın bir biçimde yansıtabilmek gayreti ile 2.66:1'lik sıra dışı bir kamera açısı ve oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmine biraz daha yakından bakalım...

    1973 yılının Eylül ayında ve "geliyorum" diyen faşist Pinochet darbesinin tam da arifesindeyiz...

    Bir devlet morgunda tıbbi sekreter olarak görev yapan 55 yaşındaki Mario Cornejo (Alfredo Castro), içten içe tutkun olduğu sokağın karşısındaki evde oturan kabare yıldızı komşusu Nancy Puelma'yı (Antonia Zegers) çalışmakta olduğu gösteri merkezinde ziyarete gider...

    Birlikte çıkıp bir şeyler içtikten sonra evlerine dönerlerken yolda, aralarında Nancy'i Mario'nun otomobilinden indiren Victor'ın da (Marcelo Alonso) bulunduğu, ülkenin sosyalist Cumhurbaşkanı Salvador Allende yanlısı göstericiler ile karşılaşırlar...

    Bu arada başta Dr. Castillo (Jaime Vadell) olmak üzere morg çalışanlarının da büyük bölümü, aynen Vietnam ve Ho Chi Minh örneğinde olduğu gibi Allende'nin de halkı, sendikaları ve mevcut tüm sosyal örgütleri silahlandırarak direniş göstermesi gerektiğine inanmaktadırlar...

    Lütfen Dr. Castillo'nun, 11 Eylül 1970 tarihinden önce yaptığı bu "babayiğit çıkışı" aklınızın bir köşesine not edin...

    Morgdaki çalışma arkadaşı Sandra'nın (Amparo Noguera) sevişme teklifini geri çeviren Mario evine geldiğinde, Nancy'i yemeğe davet etmek amacıyla komşusunun evine şöyle bir uğradığında, biraz rahatsız olan Nancy'nin yatmakta olduğunu öğrenmesinin yanı sıra içeride hararetli bir siyasi toplantı yapılmakta olduğuna da tanık olur...

    Derken...

    Elinde bir şişe rom ile Nancy, akşamın menüsünde yağda yumurta ile pirinç pilavı bulunan Mario'nun evine çıka gelir...

    Artık ülkenin giderek ağırlaşan gündeminden midir, yoksa Bim Bam Bum isimli şovun patronu Patricio'nun Nancy'i, zayıf olması gerekçesiyle söz kunusu şova dahil etmek istememesinden midir bilinmez ama sofra da her ikisi de hüngür hüngür ağladıktan sonra sıra sevişme faslına gelir...

    Ki ardından da, sırf gösteriş olsun diye Mario Nancy'i bir Çin restoranına götürerek; kendisiyle evlenmesi, en azından sevgilisi olması teklifinde bulunur...

    Ertesi sabah da Mario, gözü gibi baktığı kırmızı otomobilini Patricio'ya rüşvet olarak vermek suretiyle Nancy'i şovun kadrosuna aldırır...

    Aldırır aldırmasına da, aynı gün askeri bir darbe yapan Pinochet ülke yönetimine el koyarken, ortada ne tankların paletleri altında ezilen Mario'nun otomobili ve ne de evlerindeki eşyaları darmadağın edilen Nancy ile babası Arturo (Ernesto Malbran) ve ağabeyi David (Santiago Graffigna) kalmıştır...

    Üstelik Mario'nun, her gün silahlarla vurularak öldürülmüş yüzlerce cesedin geleceği morgunun yönetimi de Yüzbaşı Montes'in (Marcial Tagle) komutasındaki askerlere geçmiştir...

    Mario'nun bu karmaşa da şimdilik gerçekleştirebildiği tek hareket, Puelma ailesinin yaralı köpeği Pituka'yı tedavi ederek himayesi altına almak olacaktır...

    Dakika 52...

    Geride sizleri; Allende'nin detaylı otopsisinden Nancy'nin başına gelenler ile faşizan ortamda, gerekli manevrayı yaparak aniden şekil değiştiren Mario, Dr. Castillo ve Sandra tiplemeleri üzerinden yapılan kişilik analizlerinin de bulunduğu, ibretle seyredeceğinizi umduğumuz yahut da tahmin ettiğimiz 46 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Serinin yıllar önce sinema salonlarında büyük bir merak ve ilgiyle izlediğimiz ilk filmi "Tony Manero"yu (2008) 11 Ocak 2022'de yine bu mecrada yorumlamıştık...

    Üçlemenin final filmi "No" (2012) ve siz değerli dostlarımıza bir Pablo Larrain "bonusu" olarak sunmayı planladığımız "Neruda"nın (2016) yorumlarında da tekrar görüşmek umuduyla keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top