Başka Dilde Aşk - Beyazperde.com eleştirisi : Başka Dilde Aşk

Gerçekten de bir haller oluyor Türkiye sinemasına son dönemlerde! Sinemamızın 'en zayıf halkası' olduğuna inandığımız 'diyalog yazımı' konusunda oldukça yol kat etmiş gibi görünüyor sinemacılarımız, özellikle bazı filmleri izlediğimizde; Yılmaz Erdoğan'dan "Neşeli Hayat", Taylan Biraderler'den "Vavien" gibi... Bu yapımlara katılan ve daha alçak tonda olsa da onlar kadar etkili bir diyalog yazımının kendisini gösterdiği "Başka Dilde Aşk", İlksen Başarır'ı daha ilk filminde büyük bir sorumlulukla baş başa bırakıyor böylece.

Filmin öyküsü, sağır-dilsiz bir genç adamla 'normal' bir genç kadının aşkına odaklanıyor. Rastlantıyla bir araya gelen bu iki karakterin, olanca zorluklara karşın yürütmeye çalıştıkları ilişkinin resmini çiziyor hikâye. Genç kadının çalıştığı yerle ilgili problemlerinin de yan bir hikâyecik olarak kendini gösterdiği (göstermeseymiş keşke) yapım, ana karakterlerinin 'olanaksız' gibi görünen aşklarının meyvelerini toplamalarına izin veriyor ve 'coşkulu' bir finalle nihayete eriyor.

"Başka Dilde Aşk", popüler sinema yapma konusunda zaaflı bir yapıya sahip Türkiye sinemasının bu alanda da 'olgun' adımlar atabileceğinin bir kanıtı. Ortaya koyduğu aşk motifinin 'sıra dışılığı'nı iyi kullanan, bunun yanı sıra 'durum'un romantizm boyutunun altını sağlamca dolduran ve de 'gülümseten' numaralar yapmayı ihmal etmeyen film, bunları bir araya getirdiğinde eni konu etkili bir 'romantik komedi'nin ipuçlarını veriyor bizlere. Türkiye sinemasının bu türe son derece uzak yapısını kırma işlevi de üstlenen yapım, hem kadın hem de erkek karakterinin dünyasını ayakta tutmayı da başarıyor. Eksikliği her daim hissedilen 'çalışan kadın' karakterine kendince anlamlar yükleyen senaryo, 'engelli' erkek karakterinin hayatla olan imtihanını da yetkince yerleştiriyor çerçeveye.

Senaryoyu filmin yönetmeni İlksen Başarır'la birlikte kaleme alan genç aktör Mert Fırat, "Başka Dilde Aşk"ın bize sunduğu en önemli keşif gibi. Aktör, hikâyenin her adımına hakim performansıyla şaşırtıcı bir oyunculuk gösterisi sunuyor, kendisini 'sağır-dilsiz' sanmamıza yol açabilecek bir inandırıcılığı da peşi sıra getiriyor. Saadet Işıl Aksoy ise, "Yumurta"daki rolünden son derece uzakta duran 'canlı' bir karaktere etkili dokunuşlarda bulunuyor, oyunculuğunu günden güne geliştirdiğinin işaretlerini veriyor. Bu iki oyuncuya 'anne' kompozisyonunda eşlik eden Lale Mansur'a da bir parantez açmadan geçmemek gerek diye düşünüyoruz. Mansur, bir tür 'katalizör' görevi üstlenen karakterine derinlik katarken, 'engelliler' konusunda hâlâ son derece gerilerde duran toplumumuza da dersler veriyor performansıyla.

Eksikleri, gedikleri olmasına karşın müsamahayı sonuna kadar hak eden bir çalışma "Başka Dilde Aşk". İki karakterin yolculuğunu ilk andan son kareye kadar tutarlı bir şekilde sürdürmesiyle bile övgüye layık. İlksen Başarır ise, kadın yönetmen sıkıntısının had safhada yaşandığı ülkemizde 'dokunuş farkı'nı hissettirebilecek isimlerden biri olacağını gösteriyor bu filmiyle. Sonraki adımlarının onu nereye götüreceğini bilemeyiz, ama bu adımları ilgiyle takip edeceğimiz bir gerçek...