Bizim Büyük Çaresizliğimiz: en yeniler yorumlar

Çok film izleyen biri olarak diyebilirim, fazlasıyla kötü vasat bir filmdi, Ankaramızda bir film çekilmiş bakalım dedik ama yok yani, bu filmlerle Türkiye sineması hiç bir yere gelmez, bir Nuri Bilge Ceylan'da ee bayrağı tek başına ne kadar taşıyabilir. Birileri yok yazmış yok sanat filmi izlemeyenler anlamaz diye de saçmalık! yahu ne sanat filmi! sanki sanat filmi görmedik festivallerde fazlasıyla Türk filmi izleyen biriyim, en kötüsü bu film olmalı, erkek oyuncuların hayrına izledim gene, genç kadın oyuncu çok vasat ve üniv. öğrencisi gibi değil de, kreş öğrencisi gibi davranıyordu, İran filmlerine bakıyorsun, bizden çok çok daha iyiler, dünya sinemasında yerleri var, bizdeki çoğu film mıy mıy gidiyor..

Ankara'yı özleyenlerin içini cız ettirdiği bir film olmuş. Çok gerçekçi,hayatın içinden samimi bir film. Bazı filmler olurya, izlersiniz, film bittiğinde sanki filmdeki olayları siz yaşamış gibi hissedersiniz, içinizde bir burukluk olur, işte bu da böyle filmlerden.

Bizim Büyük Çaresizligimiz filmi gerçekten bir çaresizligi anlatmis aslinda.Filmi izlerken oyunculuktan çok konuyu ve ilerleyisini merak ediyorsunuz.Iki can dostun gençlik döneminden çikmalarina yakin,bir baska dostlarinin üniversite ögrencisi kiz kardesiyle ayni evde yasamaya mecbur olmalari.Ilker Aksum ve Fatih Al,senaryonun gerektirdigi kisilik özelliklerini fazlasiyla sahneye yansitiyorlar.Günes Sayin basit oynamis gibi ama kötü degil.Ailesini kazada kaybeden ve iki olgun insanla ayni evde yasamaya çalisan birini,birbirine karismis ruh halleriyle canlandirmayi basarmis aslinda.Bundan da önemlisi iki can dostun isi asla çikar savasina dönüstürmeden bu ask üzerine birbirlerine itirafta bulunmalari ve bunun üzerine kritik yapmalari.Hayatta herseyi paylasan,kisacasi içtikleri suyun ayri gitmedigi iki insanin asik olduklari kizin da ortak olmasi biraz abarti gelebilir.Ancak zaten bu askin imkansiz olmasi,aradaki yas farki..vs gibi durumlarin iki dost tarafindan bilinmesi,ve en önemlisi birbirlerine olan baglilik bu konuda onlarin geyik yapmasina bile sebep oluyor.Bence ikili iliskilerde,hem yakinligin mahiyetinin,seviyesinin,ne getirip ne götürdügünün hem de samimiyetsiz arkadasliklarin sorgulanmasina öncülük eden ve bunu bir mesaj verme kaygisi içinde yapmayan ilginç bir film Bizim Büyük Çaresizligimiz...

Filmin baslangiç temposu ve ilerleyen süre zarfindaki durum filmin sikici bir havasi oldugunu göstersede hiç sikilmadan ve keyifle izlenebilecek bir film.Baslangiçta bir süre agir agir ilerleyen film daha sonra hizlanmaya basliyor fakat tekrardan rölantiye alarak eski temposuna geri dönüs yapiyor.ama bunun nedenide ortaya çikan 3. sahis ve bu durumda olmasi gereken en iyi tempo buydu mükemmel bir baglanti olusmus.Fakat daha sonrasindaki olaylar filmdeki olumsuz taraflar.Özellikle filmin bitirilis sahnesi çok kötü.Dan diye siyah bir ekran iniyor ve o an herhalde bir devam sahnesi olacak diye düsünürken bir anda oyuncu isimleri akmaya basliyor.Daha güzel bir bitiris yapilsaydi çok daha iyi olabilirdi.Ama film genel olarak keyifli..

filmin durgun bir havası var. özellikle ankaralı değilseniz, ya da bu şehri sevmiyorsanız fazlaca sıkıcı gelebilir. karakterler arasındaki paylaşım fazla detaylandırılmadığı için beklenen etkiyi yaratmıyor filmin sonunda. 6.5/10

Başarılı bir çalışma filmin konusu durağan ve sıkıcı olsada yinede izlenmesi gereken bir yapıt. Bazı yerlerinden ders çıkarabilecek sahneler var.

Bir filmi, sinema sanatını göz önünde bulundurmadan eleştirmek nasıl basit ve hatalı bir yaklaşımsa, o filmi eleştiren bütün herkese de "sinemadan anlamıyorsunuz" demek aynı tarzda bir yaklaşımdır. Sinema ve diğer sanatların her kişinin ruhunda yarattığı etki farklıdır. Kişi kendine ait ögeler bulamadığı filmi beğenmeyebilir. Öyle bir zorunluluk da yoktur zaten!

Filme gelecek olursak; orta karar bir film diyebiliriz. Özellikle Nihal karakterinin ailesini kaybetmekten ve hiç tanımadığı iki adamla birlikte yaşamaktan çektiği sıkıntıları anlatmakta çok yetersiz kalındığını söyleyebilirim. İlk başta ki süreç daha iyi anlatılmış olsaydı sonradan gelişen olaylar daha fazla anlam kazanabilirdi. Filmde ki karakterler çok köşeli, göze batan karakterler değiller. Filmi izlerken sıkılmadım ama çok da merak uyandırmadı bende "bir sonra ki sahnede ne olacak acaba?" diye. Filmde bir tek İlker Aksum'un oyunculuğunu beğendim. Taner Birsel sadece iki sahne de görünüyor zaten.

Çok dram filmi çekiyoruz. Baydı artık. Biraz aksiyon ile komediye yönelmesi lazım senarist ve yapımcılar. Hep kolay olanı yapmayalım dimi.

farklı senaryo klişe değil filmde başarılıydı bence...

@drvsard, uslûbunuzla beraber düşünceniz de çok yanlış. Sinemayı ayakta tutan sizin gibi entellektüeller değil, bizim gibi eğlenmek için izleyenler ayakta tutuyor. Biz izlemeyelim bakalım bir daha bu adamlar film çekebiliyorlar mı? Ha unutmadan, herkese bir özür borçlusunuz..

sinemadan anlamayan, sinemaya iki saatlik eğlence gözüyle bakan yada iki saatlik trajedi.sacma sapan filmleri izleyip, sinema adına utandırıcı ve sinemayı ticari bir vasfa iten yorumlar yapan, sinemaya sevgilisiyle vakit gecirmek gözüyle bakan, ticari ve nefsi kışkırtan filmlere hayran olan, iki film izleyip sinema platformlarında ahkam kesen zavallılar; kendinizi yormayın. bu film sizin entelektüel seviyenize hitap etmiyor. her filmi izleyip anlamak zorunda değilsiniz. sizin için yapılan videolarda var, siz dizi izleyin, tv filmi izleyin, tamamen ticari amaçla yapılmış filmler izleyin. izleyip yorum yaptığınız bu film size hitap etmiyor. bu film de sanat var çünkü. ancak sizin için sanat diye bişey yok çünkü sanatı idrak etmek için bir entelektüel seviye gerek. eğer ki bu filmi anlamak ve güzelliğinin farkına varmak istiyorsanız okuyun. sinema okuyun ve yönetmen filmleri izleyin. tarkovski izleyin, godard izleyin, ozu izleyin, bergman,kurusawa, fellini, kubrick, pasolini, majidi, kiarostami izleyin. ve okuyun. ve sanatla ilgilinenin resimle, edebiyatla, plastik sanatlarla ilgilenin. dali.yi keşfedin mesela, seyrine dalın. sonra burda ahkam kesin, beğenmeyebilirsin ama kötü hatta cok kötü demeye hakkın da yok, seviyende yok. böle yorumlar yaparsan, sadece sinemadan anlamayan bi zavallı olduğunu ispat edersin.

Son zamanlarda izledğim en kötü filmdi diyebilirim.İlker Aksum gibi çok başarılı bulduğum bir oyuncu bu kadar kötü bir filmde nasıl oynar halen inanamıyorum.Film hem donuk hem de senaryo çok vasattı.Türk filmelerini destekleyen biriyim fakat kesinlikle bu filmi kimseye tavsiye etmiyorum, zamanınıza yazık , bir de bu filme iyi yorum yapanları gördüm ve şunu düşündüm acaba ben başka bir filmi mi izledim:):):)

her sinemaseverin görüşleri özneldir tabii ki.örneğin ben bu filmi inanılmaz kötü buldum,hatta daha da ileri gidersem hayatımda izlediğim en kötü filmlerden biriydi.türk sineması ne yazık ki aldığı iki üç ödüle rağmen pek de iyi durumda değil.ben de bu nedenle son dönemde iyice sayıları artan türk filmlerine gitmeyi pek tercih etmiyorum.bu kanıya varmak için yeterince gittim zaten,merak etmeyin.tabii ki önyargım var anlamında değil,ancak olmuyor işte,olmuyor.bir iki yerde bizim büyük çaresiliğimizi öven,farklı ve görülmeye layık bir türk sineması örneği olduğunu okumuştum,duymuştum.gerçekten öyle olabilir diye düşünüyordum filme giderken.ne yazık ki durumlar hiç değişmiyor.ağır yorumlamak istemiyorum ancak filme dair "tek" bir beğendiğim şey yok.ilker aksum ve fatih alın ara sıra öne çıkan oyunculukları var,ancak senaryo,konu,olaylar o kadar ilginç ki,bu iki kaliteli performans dahi çoğunlukla layığını bulamıyor.her zaman "bir derdi olan" ve bir şeyler anlatmak isteyen filmleri sevmişimdir.fakat bu filmi değil.yani aksiyon,dövüş filmleri,yarış arabaları hastası olan bir insan değilim,onu da baştan belirteyim.konudan konuya geçiyor gibi olacağım ama,bir kere güneş sayın özür dilerim ama oldukça kötüydü.ciddi anlamda kötüydü yani.aslında ona verilen karakter ve biçilen senaryo belki onu öyle görmemizi sağladı,zira bütün film boyunca yaptıkları,konuştukları şeyler bir üniversite son sınıf öğrencisinin değil,ilkokul birinci sınıf öğrencisinin konuşacağı şeyler.düzgün bir anlatım göremiyoruz,çat pat ilerliyor film,bir bakmışsınız o oraya gitmiş,o oradan gelmiş,öyle bir olay olmuş.olanlar zaten daha ilk saniyeden hiç gerçekçi değil.gerçeklikten bahsediyor herkes fakat bana göre hiç alakası yok.benim gerçekçilikten anladığım bu değil en azından.film bitince de geriye dönüp baktığınızda,ne anne-babasını kaybetmiş bir genç kızın dramını,ne aynı kızı sevmiş iki lise arkadaşının ikilemini hissedebiliyor,ve sonuç olarak da gerekli olmayan bir film izlemiş olduğunu görüyorsunuz.zaten kızın başına daha sonra bambaşka olaylar da geliyor durup dururken.hani zoraki sıkıştırıldığı bu kadar mı belli olur allah aşkına?neyse,benim düşüncelerim bu yönde.katılmadığınız kısımlar elbette vardır ancak eminim ki pek çok sinemasever de benimle aynı düşünceleri paylaşacaktır.

Filmi kız arkadaşımla beraber izledik, ben her türden, bir çok film izlememe ve beğenmeme rağmen bu filmi beğenmedim, biraz basit kaldı düşünceme göre ben biraz daha duygusal, daha iyi işlenmiş bir film bekliyordum. İlker Aksum çok iyi bir oyuncu ve ekrana çok yakışıyor, diğer 2 oyuncuya nedense gözüm bir türlü alışmadı. Film Ankarada geçtiği için Ankarayı sevenler için bir film daha diyebiliriz. Kuğulu Parktaki kar sahnesi ile yazlık beldedeki yemek sahnesi dışında filmle ilgili bir şey yok aklımda. Pardon Mezar sahnesi aklımda, orada karpuz kesip çöplerini etrafa atıp yemeleri kazındı hafızama! Filmin sonuda aslında bir son değil, giriş, gelişme o kadar..

Böyle güzel bir filme niye az yorum yazılmış ki, tabiki içinde vurdu kırdı seks vesaire olması gerek. Bu film çok güzel ve sade İlker Aksum ve Fatih Al çok güzel oynamışlar. Özellikle İlker Aksun normalde oynadığı rollerden daha farklı bir rolde.Hepsinin eline sağlık.