Hesabım
    Sefiller
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Sefiller

    Gösteriş...

    Yazar: Ali Ercivan

    Bu haftaki müzikal dosyamızda da belirttiğim gibi, 2000'lerin başında Kırmızı Değirmen (Moulin Rouge!) ile Hollywood yeniden büyük müzikal projeleri gündemine aldı. Bu da Chicago'dan Rüya Kızlar (Dreamgirls)'e, Saç Spreyi (Hairspray)'den Rent'e kadar çok farklı projeler çıkardı karşımıza. Victor Hugo'nun klasik romanı Sefiller (Les Misérables)'in başarılı Broadway uyarlamasının bu kapsamda sinemaya aktarılması da kaçınılmazdı. İki yıl önce Zoraki Kral (The King's Speech) ile Oscar kazanmış olan İngiliz yönetmen Tom Hooper da projenin başına geçirilmek için biçilmiş kaftandı.Oldukça iyi gişe başarısı ve son olarak da 3 Oscar ödülü (Yardımcı Kadın Oyuncu, Makyaj ve Ses Miksajı kategorilerinde) elde eden Sefiller (Les Misérables), neredeyse tüm diyalogların şarkı formunda, yani melodili seslendirildiği müzikallerden. Bunu yadırgarsınız yadırgamazsınız, onu bilemem. Karşımızdaki örneğe benim şöyle bir itirazım var: Tüm karakterler, her türlü iç çelişkilerini, duygularını, açmazlarını şarkılarla ifade ettiğinde, o iş sinema olmaktan biraz çıkıyor.Ne de olsa sinema, derdini görüntülerle anlatmanın sanatı. Ele aldığı duyguları, temaları, çatışmaları perdeye aktarmanın görsel çözümlerini bulamayıp sadece lafla, diyalogla geçen filmleri nasıl beğenmiyorsak; bence müzikal janrının arkasına sığınıp derdini sadece şarkı sözleriyle dillendirmek de aynı ölçüde problemli. Sefiller bunu herhangi bir müzikalden çok daha fazla yaptığı için zayıf bir sinema eseri. Daha önce çeşitli vesilelerle defalarca yazdığım gibi; görkemli setler, kalabalık çatışma sahneleri, başarılı görüntü yönetimi bir filmi "görsel" yapmıyor çünkü.Böyle bir proje tiyatro sahnesinde elbette tutar. Problem, bu malzemeden iyi bir sinema filmi çıkmasının zor oluşu. Bambaşka bir yaklaşım gerek. O zaman da yarattığınız Broadway markasını nasıl satacaksınız? Yaman bir çelişki işte...Tom Hooper projenin problemlerini elinden geldiğince aşmaya, dinamik ve standart dışı bir sinema dili oluşturmaya, şarkıları oyunculara sette canlı söyletmek gibi tercihlerle işe bir sahicilik katmaya çalışıyor.Filmin realizm ile vodvil mizahı arasında sürekli gidip gelen bir ton problemi, ayrıca kimi noktalarda da mantık hataları var.Oyunculuklar ise iyi.  Hugh Jackman güçlü, karizmatik, inandırıcı... Anne Hathaway abartılı ama filmin o yapmacıklı dünyasında gayet etkili... Eddie Redmayne şahsıma göre filmin en iyisi... Oyuncu yönetiminde son derece başarılı olan Tom Hooper'ın tökezlediği sadece iki nokta var. Russell Crowe o sesle hiç olmuyor. Bir de şarkıcılıktan gelen Samantha Barks ne kadar uğraşsa da oynayamıyor. Zaten pop şarkıcısı vokalleri bile diğer oyuncuların yanında sırıtıyor.Uzun lafın kısası, çok prestijli bir iş gibi görünen Sefiller, gösterişli ama vasat bir gişe filmi. Meraklısına...Twitter: aliercivanYouTube: Paralel Kurgu

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    • dhsıfdhıp
      Beyaz perde eleştirmenlerine '' Eleştirmen'' demek bir insana hayvan demek gibi bir durum. Siz ne sanattan anlamaz saçma sapan eleştiriler yazıyorsunuz... Size kim yazı yazmanıza izin veriyor... Buradan kaç eleştiri okuduysam hepsi de vasattı... Çünkü içinde eleştiri yoktu.. Önce eleştiri yapmayı öğrenin daha sonra yazı yazmaya başlarsınız !!
    Back to Top