Hesabım
    Sefiller
    Ortalama puan
    3,9
    101 Puanlama
    Sefiller hakkında görüşlerin ?

    13 Kullanıcı yorumları

    5
    4 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    5 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Mart 2013 tarihinde eklendi
    Bence olmamış yani bu kadrodan daha iyi bir şey çıkmalıydı,müzikal olması kesinlikle bi olumsuzluk ben 98 yapımı uma thurman ve liam neeson un oynadığını tercih ederim şahsen..
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    23 Şubat 2013 tarihinde eklendi
    Olağanüstü bir film. Müthiş bir uyarlama bana kalırsa. Victor Hugo'nun ölümsüz eseri, bu süre zarfında ancak bu kadar kusursuz işlenebilirdi. Tüm oyuncular mükemmel. Özellikle bazı sahneler, buralarda söylenen şarkılar insanın uzun süre aklında yer edecek cinsten. Akademi Ödüllerinde aday olduğu her ödülü kazanmasını istiyorum, En İyi Film dahil. Hatta bence hak ettiğinden az adaylık almış (En İyi Yönetmen mesela). Kostümleri, renkleri, mekanları ve Hooper'ın yetenekleri ile görkemli, müthiş bir deneyim Les Miserables. Crowe, Jackman ve diğerleri...Cohen ve Carter renk katmış...Dediğim gibi kendi adıma öve öve bitiremeyeceğim, feci şekilde bana hitap eden bir film çıkmış ortaya. Müzikal sahneleri sinema tarihine geçecek cinsten. Yılın tartışmasız, kesinlikle en iyilerinden.
    Özgür A.
    Özgür A.

    Takipçi 41 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    16 Mart 2013 tarihinde eklendi
    Daha önceki uyarlamalarını büyük bir keyif içinde izlediğim Sefilleri müzikal olarak izlemek müthiş bir keyifti. Koskoca Gladyatör (Russell Crowe) ve yine koskoca X-Men'i (Hugh Jackman) şarkı söylerken görmek de apayrı bir şey olsa gerek. Filmi izlemeyi düşünmüyorsanız bile Look Down şarkısını açın ve dinleyin...
    esari-2
    esari-2

    Takipçi 2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    5 Mart 2013 tarihinde eklendi
    bence çok güzel bir müzikal.. tüm parçalar canlı seslendirilmiş.. kimileri gerçekten çok etkileyici..
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.884 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    2 Haziran 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Victor Hugo'nun aynı isimli efsanevi romanından (1862) William Nicholson ile Herbert Kretzmer ve 1980 tarihli Fransızca yazılan orijinal müzikalde de imzaları bulunan Alain Boublil ile Claude-Michel Schönberg'in kaleme aldıkları ve yönetmen koltuğunda da Tom Hooper'ın oturduğu "Les Misérables", destansı bir müzikal drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz; dekor, kostüm ve makyajlarının dönemin ruhunu yansıtmaktaki başarısı ile müzikleri ve zengin oyuncu kadrosuyla da dikkatleri üzerinde toplayan, 3 Academy ve 4 BAFTA Ödüllü bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    - 1815 -

    Fransız İhtilali'nin başlangıcından yirmi altı yıl sonra Fransa tahtında yeniden bir kral oturmaktadır...

    24601 numaralı mahkum Jean Valjean'ın (Hugh Jackman), cezası bitmiş ve kendisinin "Çok Tehlikeli" olarak nitelendirildiği; kral adına düzenlenen ve polis müfettişi Javert (Russell Crowe) tarafından tebliğ edilen bir belge ile şartlı tahliye süreci başlatılmıştır...

    Kız kardeşinin çocuğunun açlıktan ölmesini engellemek amacıyla bir somun ekmek çalıp Toulon'daki Bagne hapishanesinde on dokuz yıl yatmış olan Jean Valjean; görevli memurun (Richard Dixon), kendisine bildirdiğine göre şartlı tahliye kurallarına harfiyen uymak ve sürekli olarak da rapor vermek zorundadır...

    Örneğin otuz gün sonra Pontarlier'deki makamlara uğramak mecburiyetindedir...

    Yoksa yeniden tutuklanarak zindana tıkılacaktır...

    ***

    Neyse...

    Elindeki "Çok Tehlikeli" ibaresi taşıyan şartlı tahliye evrakı nedeniyle hiçbir yerde iş bulamadığı gibi barınmasına da izin verilmeyen Jean Valjean; Digne Piskoposu 'unca (Colm Wilkinson), kilisede himaye altına alınır...

    Ama nankörlük yaparak hırsına yenik düşen ve çaldıklarını kendisine bizzat Piskopos 'un verdiğini iddia eden Jean Valjean; kilisenin gümüşlerini çalarak kaçmaya yeltense de, polislerce (Paul Thornley - Paul Howell) yakalanarak yeniden kiliseye getirilir...

    Elbette polis bu ifadeye inanmamıştır...

    Ancak "kardeşim" şeklinde hitap eden Piskopos'da Jean Valjean'ı doğrular...

    Ve hatta başta Jean Valjean olmak üzere polisler ve (kilise çalışanları Bayan Baptistine / Georgie Glen - Bayan Magloire / Heather Chasen) dahil herkesin şaşkın bakışları arasında bir çuval gümüşe iki gümüş şamdan daha ilave eder...

    Tek şartı da; bundan böyle hayatına, dürüst bir adam olarak devam etmesidir...

    Oldukça mahçup olan Jean Valjean, değişeceğine dair kendine söz vererek elindeki utanç belgesini de yırtarak atar...

    ***

    - Sekiz Yıl Sonra, 1823, Montreuil -

    Artık Bay Madeleine adını kullanan Jean Valjean, hem şehrin Belediye Başkanı hem de saygın bir üretim işletmesinin sahibi olan varlıklı bir işverendir...

    Fabrikasındaki diğer kadın işçilerle (Kate Fleetwood - Hannah Waddingham - Clare Foster - Kirsty Hoiles - Jenna Boyd - Alice Fearn - Alison Tennant - Marilyn Cutts - Cathy Breeze) arası pek iyi olmayan Fantine (Anne Hathaway) onlarla; elinden kaparak okumaya başladıkları, gayri meşru kızı Cosette'e (Isabelle Allen) bakan hancı Bay (Sacha Baron Cohen) ve karısı Bayan Thénardier'den (Helena Bonham Carter) gelen,"Biraz daha para gönder" yazılı not için kavga ederlerken atölyeye giren Jean Valjean, ustabaşından (Michael Jibson) onları ayırmalarını ister...

    Aynı esnada, şehre polis şefi olarak tayin edilmiş olan Javert; Belediye Başkanı'na, bir nezaket ziyaretinde bulunmak için gelmiş ve onu fabrikanın üst katındaki ofisinde beklemektedir...

    ***

    Derken...

    Ustabaşı, diğer kadınların da verdiği gazla gündüz işçilik geceleri de fahişelik yapmakla yaftaladığı Fantine'i kovmuş; Belediye Başkanı'nı, gözünün bir yerden ısırdığı hususunda ısrarcı olan Javert, onu bir arabanın altına sıkışmış olan bir insanı tek başına kurtarabildiğini gördüğünde de birden aklına aynı derecede güçlü kuvvetli olan Jean Valjean gelmiştir...

    ***

    İşsiz kalarak sokaklara düşen ve sağlığı iyice kötüleşmekte olan Fantine, para kazanmak için saçları (Nicola Sloane) ile dişlerinin (Adrian Scarborough) yanı sıra istemeden de olsa bedenini de bir denizciye (David Stoller) satmak zorunda kalır...

    Yetmez...

    Bir tacizcinin (Bertie Carvel) suçlamasıyla Javert, Fantine'i tutuklamaya kalkar...

    Olayları gizlice uzaktan izleyen Jean Valjean ise, perişan vaziyetteki Fantine'i kucakladığı gibi hastaneye götürür...

    ***

    Bu arada Javert'e; Belediye Başkanı'nı aranan hükümlü Jean Valjean olarak suçlayarak bir ihbar mektubu gönderdiği Paris'ten yanıt olarak Jean Valjean'ın yakalandığı ve Jean Valjean olmayı kabullenmeyen şüphelinin yargılanacağına dair acil bir mesaj gelmiş ve Javert bu bilgiyi, şimdi Jean Valjean ile paylaşmaktadır...

    Yani masum bir insan, Jean Valjean olarak hapise gönderilecektir...

    Bu durumda Jean Valjean'ı zor bir seçim beklemektedir...

    Ki, yapar ve gerçek kimliğini ifşa eder de; dünün mahkumu ve bugünün Belediye Başkanı olan Jean Valjean...

    Fakat teslim olmadan Javert'ten, ölen Fantine'in kızı Cosette'in geleceğini güvence altına alabilmesi için kendisine üç günlük bir süre vermesini ister...

    Hadi gel de ikna et, Jean Valjean takıntılı Javert'i...

    Dakika 48...

    Geride sizleri; oldukça uzun olan süresine rağmen sıkılmadan izleyeceğinizden yüzde yüz emin olduğumuz ve yapılan olumsuz yorumlara, "Takılmayın" diyeceğimiz 110 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler dostlar,
    Hasan Akif Aycibin
    Hasan Akif Aycibin

    Takipçi 99 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    26 Ocak 2020 tarihinde eklendi
    Bir müzikal film ama izlediğim diğer müzikal filmlerden farklı bir film. Filmin çoğu yerinde karakterler, müziksel şekilde iletişim kuruyor. Bunun filme yakıştığını düşünüyorum. Victor Hugo'nun aynı adlı romanından uyarlanan bir film. Filmde 19. yüzyılın Fransasını izliyoruz. Filmde, dönemin Fransasındaki toplumsal olayları, halkın çekmiş olduğu ekonomik buhranları ve devrim girişimlerini görüyoruz.
    Jean Valjean, yıllardır mahkûm hayatı yaşamaktadır. Nedeni küçükken kız kardeşinin çocuğu için hırsızlık yapmış olmasıdır. Yıllardır hayatını mahkûm bir köle olarak sürdürdükten sonra beraat etmiştir. Jean, hapisten çıkmasına rağmen hayatı mahvolmuş, sefil biridir. Yıllar geçer ve Jean'ı belediye başkanı olarak görürüz. Jean hayat mücaelesini kazanmıştır. Aynı zamanda bir fabrikanın da sahibidir. Fabrikasında çalışan bir kadın işten kovulur. Adı Fantine'dir. Fantine'nin hayatı alt üst olur. Hayatını artık genelevde kazanıyordur. Jean ile konuşmasında ona kızını alıp yetiştirmesini söyler. Jean onun kızı Cosette'yi bulur ve ona babalık eder. Yine yıllar geçer ve bu sefer Fransa'da bir grup örgütlenmiş halkın yönetime karşı devrimsel hareketlerde bulunduğunu görürüz. Ama bu küçük grubun halktan aldığı bir destek yoktur. Bu yüzden, ayaklanmaları başarısız olur. Jean, bu devrime katılanlardan Marius'u da yanına alarak onu yetiştirir. İki kişinin üvey babası olur. Daha sonradan halk da bu devrimcilere destek verir. Film, devrimcilerin büyük bir coşkuyla şarkı söylemeleri ile son bulur.
    Teknik olarak filme bakacak olursak; oyunculuklar genel olarak iyiydi ama Russell Crowe o role hiç yakışmamış bence. Bu tarz bir filmde(diyalogları müziksel olan) oyuncuların iyi şarkı söyleme kabiliyetleri(en azından biraz) de olmalı diye düşünüyorum. Russell Crowe'u çok sevsem de burada canlandırdığı karakterin altından kalkamamış. Filmin ilk bir buçuk saati sürükleyiciydi, sonradan filmden kopmaya başladım. Özellikle de filmde karakterlerin tek başına şarkı söyledikleri sahneler bir süre sonra sıkıcı bir hal alıyordu. Görüntü yönetmenliğini başarılı buldum. Filmdeki mekânlar, kostümler, makyajlar da çok güzeldi. Baya emek verilerek oluşturulmuş bu eser.
    1800'lü yılların Fransasında geçen, dönemin sefillerini, insanların çöküşlerini ve yükselişlerini, yönetimden memnun olmayan kişilerin devrimci faaliyetlerini anlatan güzel bir tarihi müzikal film.
    Filme verdiğim puan= 7,8
    Gül A.
    Gül A.

    5 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    3 Mart 2013 tarihinde eklendi
    Müzikal anlamda çok fazla emek sarf edilmiş fakat sahne gösterisi olmadığı için doğal ortamlarda diyalogların şarkıyla gerçekleşmesi filmi komik ve hatta bir süre sonra sıkıcılaşır hale getirmiş. Ayrıca bazı olayların akışı tam yansıtılamadığı için senaryoda kopukluklar olduğunu söyleyebilirim.. Kısaca sefiller romanı candır. :-)
    Gamze Tuncay
    Gamze Tuncay

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    3 Mart 2013 tarihinde eklendi
    bir müzikal yerine dram filmi olarak geçseydi ve öyle olsay fim bence müthiş olurdu fakat müzikal olduğu için oyunculuklar tam yerine oturmamış ve eserle sadece kişiler olarak bir bağıntısı kalmış tamamen gösteriş üzerine yapılmış bir film
    Gamer M
    Gamer M

    1 değerlendirme Takip Et!

    3,0
    9 Kasım 2018 tarihinde eklendi
    herşey çok çabuk gelişti en azından Fantine daha uzun yazılmalıydı. Oyuncular çok sevdiğim kişiler özellikle Helana Bonham ama herşeyi aceleye getirmişler. Ölümler dahada kalbi sızlatmalıydı. Genede Helena, Anne ve Hugh elinden geleni yapmışlar. Senaryo hatalı
    Tolgakocak
    Tolgakocak

    146 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    24 Eylül 2023 tarihinde eklendi
    1998 yapımı sefiller yapımı daha güzeldi aslında buda fena değil hatta sevdiğim oyuncuların bu filmde olması izlememde etkisi oldu 1998 yapımı filmde sonu yarım bırakılmış gibiydi ama oynayan oyuncuların mükemmel oynaması o açığı kapatıyordu burda da olaylar cok hızlı ilerlermiş nedenide daha önceden yapılmış filmlerin benzerlerini göstermemek icin sanırım russell crowe bence uymamış role en iyi sahne performansını cok az gözükmesine rağmen Anne Hathawayın fantine rolüydü I Dreamed A Dream i söylerken insanın duygulanmaması imkansız 10/7 hugh jackmani unutmayalım filmin ilk sahnelerindeki onu evine alan piskoposun değerli gümüşleri calıp kaçtıktan sonra onları yakalayan polislerin piskoposa getirdikten sonra onları hediye verdiğini söyledikten sonra serbest bırakıyorlar sonra birşeyler calmaktan vazgeciyor ve tanrıdan af dilerken söylediği şarkıda muazzamdı
    Şeyma
    Şeyma

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    3 Mart 2020 tarihinde eklendi
    İzlediğim en iyi müzikallerden biriydi. Roman aşırı uzun olduğu için filmde konu bakımından eksiklikler olsa da işleniş tarzı ve şarkılar harika. Hugh Jackman da Jean Valjean’a cuk oturmuş. Müzikal seviyorsanız kesinlikle izleyin.
    Ayşe A.
    Ayşe A.

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    28 Mart 2013 tarihinde eklendi
    Güzel bir film çok beğendim kesinlikle izlenmeli :)
    Aziz O.
    Aziz O.

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    22 Mart 2013 tarihinde eklendi
    izlemeyi düşün müyorum.. müzikallerin cogu başarısız.. siyah kugu filminde sanat ve konu iç içe idi burada zorlama bişey yapay müzikal . aslı var romanın ve filmin var .. ne yapıyorsun olmayan yeni bişeyin müzikalı daha iyi olabilir
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top