Pompeii eleştirileri

(...) Pompeii, defalarca tanık olduğumuz basit bir CGI şöleninden başka kesinlikle izlemeye değer bir şey sunmuyor. Oyuncuların yetersizliğinin ve Paul W.S. Anderson'ın özensiz işçiliğinin yanında senaryo da bomboş duruyor. Böylesi destansı bir olay, beyazperdede ucuzca harcanıp gidiyor. Tabii, eğer Avrupa'nın değerli mitolojik öykülerinin katledildiği Hollywood filmlerinden hala sıkılmadıysanız ve büyük bir keyifle izliyorsanız sizi durduran kimse de yok.

Öncelikle Paul W.S. Anderson’dan böyle bir işi kimse beklemezdi. Son zamanların en enteresan senaryosuna sahip bir film ve bir o kadar da etkileyici. Bazıları bu filmi The Legend Of Hercules ile karşılaştırsa da şöyle söyleyeyim Pompeii, Hercules’den kat kat daha iyi ve başarılı. Görsel efektleri muazzam. Tam bir görsel şölen. Konusu ise pek yok bu filmin. En başta kölelik, sonra romantizm, sonra arena savaşları ve yanardağ. Daha çok Spartacus, 2012 ve Titanic filmlerinin birleşimi gibi bir şey bu film. Aksiyon hiç durmuyor ve adrenalin an be an yükseliyor. Filmin geneli ise daha çok izle sil filmlerinden fakat görsel efektleri ve senaryosu ile keyifli vakit geçirmek isteyenler için ideal bir film. Ben filmi çok başarılı buldum. Film 13 Haziran’da 3D seçeneği ile sinemalarda olacak ve izlenmeye değer bu film. Aksiyon sevenler mutlaka kaçırmamalı bu filmi. 3.5/5

Pompeii filmi ülkemizde çok geç vizyona girdi, pek de beklentiyle gitmesem de saatim ona uyduğu için arkadaşımla gittik. Açıkçası gerçekçilik yok, oyunculuk zayıf, yönetmenlik de bunun yanında zayıf kalmış. Görsel yapı olarak artıyı kaptı ama benden, o konuda izlettiriyor kendini ve aksiyon sahneleri de iyidi, izlettirdi kendini.Müzikleri ise ne iyi ne kötü denebilecek cinsten ancak ondan da bence artıyı kapar, sürükleyici olması da bir artı. Ancak gerçekçi olmak gerek bu tip filmlerde, tarihi film sonuçta.

''Ve erkeklerin çığlıklarını duyabilirdiniz. Kimileri yardım için dua etti. Kimileri de ölmeyi diledi. Fakat çok daha fazlası 'tanrıların hiçbirinin kalmadığını' ve Dünya'nın sonu olmayan bir karanlığa gömüldüğünü düşünüyordu.'' PLINY THE YOUNGER A.D. (M.S.) 79
Yönetmenliğini ve senaristliğini Paul W. S. Anderson'ın üstlendiği Pompeii bu cuma günü ülkemizde vizyona girecek. Film, Vezüv yanardağının patlaması sonucu yok olan Pompeii şehrini bir kurgu eşliğinde anlatıyor.

Romalılar tarafından bütün kabilesi ve ailesi katledilirken buna şahit olan Milo intikam yemini eder. Bundan 17 yıl sonra köleye dönüşmüş bir gladyatör olarak üst tabakayı eğlendirmek için arenada en yakın arkadaşı Atticus ile birlikte savaşmak zorunda kalır. Eğlendirmek zorunda olduğu üst tabakanın ailesini katledenler olduğunu fark eden Milo bunun kaderin bir oyunu olduğunu düşünür. Aynı zamanda Vezüv yanardağı da patlamaya hazır hale gelmiştir. Milo bir yandan intikamını almak isterken bir yandan da kendisini, aşkını ve en yakın arkadaşını felaketten kurtarmalıdır. Ama buna yetecek zamanı bulamaz.

Anderson, Pompeii hakkında yaygın olarak bilinen hikayelerden daha farklı bir hikayeyle anlatmış Pompeii'yi. Aksiyon sahnelerinin son dakikaya kadar hiç bitmemesi beni başta çok heyecanlandırmıştı fakat sonrasında ardı arkası kesilmeyen bu aksiyon çok boğucu bir hal alıyor. Seyirciyi filme daha çok çekmek için yapıldığını düşündüğüm bu fazladan aksiyon sahnelerini kesinlikle abartılı buldum ! Aksiyon sahnelerinin bu derece abartılı olması aşk unsurunun çok fazla geri plana itilmesine neden olmuş. Ve bu film için büyük bir eksi oluyor bence.

Bunun yanı sıra filmin kendisini oynayan yanardağı büyük bir potansiyel içeriyor ve yönetmende bu potansiyeli sonuna kadar kullanmış. Görsel efektler son derece başarılı.

Son olarak efsanevi hikayesi ve içinde bir çok ünlü ismi barındırdığı kadrosuyla dikkat çeken filmin başrolün de yanardağına Kit Harigton eşlik ediyor. Oyunculuğuyla ve yapı bakımından role oldukça uyan oyuncu filmi alıp yürüyor. Yalnız Emily Browning'in filme hiç yakıştıramadığı söylemeliyim. Oyunculuğunu hiç göremiyoruz, kendisine dair filmde iyi bulabileceğiniz tek şey güzel bir yüzden ibaret.

Atraksiyonlu filmleri seviyorsanız film görüntü efektleriyle ve durmaksızın işleyen aksiyonuyla kesinlikle sizi tatmin edecektir.
(Onlara) Yalnızca bir tek çığlık (yetti); anında sönüverdiler. (Yasin Suresi, 29)

Böyle bir tarihi olayın sinemaya uyarlanması gerçekten harika bir şey. Filmin yönetmeninin Paul W. S. Anderson gibi kaliteli bir yönetmen olması da izleyiciye ayrı bir tat veriyor. Filmde en çok önplana çıkan şey şüphesiz efektlerdi. Eğer imkânınız varsa filmi 3D seçeneğiyle izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Öyle gerçekçiydi ki filmi gidip İtalya’da çektiler sandım. Oysa ki filmin büyük bir bölümü Kanadada Cinespace Film Stüdyolarında çekilmiş. Şehir ve dövüş arenası gibi alanlar bile bir efektten ibaret. Ama böyle dediğime bakmayın. Bir o kadar da gerçekçiler. İşin kötü yanı bu inanılmaz sahneler 105 dakikalık filmin son yarım saatinde yer alıyor. Bunu dert etmenize gerek yok çünkü böylesine ihtişamlı görsel öğelerle geçen bir yarım saat çok makul bir süre.

Mekan tasvirleri filmdeki olayın yaşandığı zamanla göz zevkini bozmayan bir uyum içinde. Savaş arenaları ve dövüş taktikleri bazı filmleri ve dizileri anımsatması kaçınılmaz bir gerçek. Aynı dönemde yaşanmış olaylar ve kişiler farklı bir şekilde sunulamazdı herhalde? Bu filmde de yönetmenin işçiliğine kalan bir yöntemle olaya ve kişilere farklı boyutlardan bakılmış.

Araştırdığım kadarıyla film için 3000 farklı kostüm tasarlanmış. Filmi izlerken göze çarpan ütopik bir kıyafete rastlamadığım filmin kostüm tasarımcısı Wendy Partridge‘in işini iyi yaptığını gösteriyor.

Başroldeki kişilerin sahneledikleri oyunculuklara hayran kalmamak elde değil. Milo ve Atticus’un gladyatörlerle arenadaki savaşları mükemmeldi. Bu filmdeki favori karakterim şaşkınlıkla söylemek isterim ki Kiefer Sutherland‘ın canlandırdığı acımasız karakter Romalı Komutan Corvus‘tı. Belki de aksanı ilgimi çekmiş olabilir. Ama sonunun ibretlik olduğu kesin.

Film tür olarak aksiyon, macera, dram, tarihi ve romantik kategorisine giriyor ama filmde romantizmin devede kulak kaldığını görmek hiç olmadı. Oysa ki o muhteşem mekânlar ile ihtişamlı görsel efektleri harmanlarken araya biraz daha fazla romantizm katsaydınız fena mı olurdu? Her şeyin felaketin ortasında olup bitmesi de kötü olmuş. Gerçi filmin kendisi oldu bittiye gelmiş bir film. Senaryo böyle gerektiriyor yapacak bir şey yok.

Bu filmin Kit Harington’ın rol aldığı ikinci film olduğunu da yazımın şöyle sonuna not düşmeyi ihmal etmeyeyim.

Filmi ailenizle beraber izleyebilirsiniz. Mümkünse üç boyutlu izleyin.

Elbette Kit in olması izleme nedenim fakat hiç umduğum gibi bulamadım,Film için uzun uzun eleştiri yapılabilir fakat sıcağı sıcağına çok yazmak istemiyorum zira şu anda acaip hayal kırıklığı içerisindeyim :(

Onlarca kez ele alınmış konuyu birkez daha günümüz teknolojisiyle çekmişler, fazla bilgisayar efekti var...gişe için yapılmış bir film değil...olağanüstü bir film beklemeyin derim.

Sayın seyirciler daha kötüsünü ne duydum ne gördüm. Yüz milyonu bir araya toplayıp yaktıkları ateşi çekseler izlemesi daha keyifli olurdu. Yönetmeni mimledim helal olsun bu kadar başarısızlık da bir başarı.