Hesabım
    Kısmet, Sevgilim: İlk Şarkı
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Kısmet, Sevgilim: İlk Şarkı hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    11 Haziran 2018 tarihinde eklendi
    Süresi 3 saat olan ve Cannes'de Altın Palmiye'yi kazanmayı başaran Blue Is The Warmest Color'ın yönetmeni Abdellatif Kechiche'in 6. uzun metrajlı filmi, yine bir 3 saat süren Mektoub, My Love: Canto Uno ile 37. İstanbul Film Festivali'ni sonlandırmış oldum. Hem de ne son ama! Gece 21.30 seansına bu filmi koymak kimin fikriydi bilmiyorum ama film esnasında salondaki seyircilerin yarısının filmden ayrılması bakımından, bunun çok da iyi bir fikir olmadığının kanaatindeyim.

    Canto Uno, Kechiche'in muhtemelen iki filmden oluşan -ama bir üçleme olursa da şaşırmam- yeni film serisinin ilk bölümü. Hikaye, Paris'de 1 yıl yaşadıktan sonra yaşadığı yere geri dönen, fotoğraf çekmeyi seven ve bir senaryo yazmaya çalışan Amin'in etrafında şekilleniyor. Film boyunca Amin'in yaptığı sessiz gözlemleri, kız arkadaşları ile vakit geçirip yazın tadını çıkarmasını izliyoruz. Bu bakımdan film bize giriş-gelişme-sonuca benzeyen herhangi bir şey sunmuyor, sadece ana karakterin çevresiyle olan etkileşimlerine tanık oluyoruz.

    Eğer burada tamamen dürüst olmam gerekiyorsa, bu film hakkında en ufak bir beklentim bile yoktu. Sonucun rezalet olacağını, hatta 3 saatin sürenin sonunda kendimi beyaz ışığın diğer ucunda bulacağımı tahmin ediyordum (burası biraz abartı oldu). Ve ilk 2 saat boyunca ne filmde görünen bir karakteri, ne de konuşulan konulardan birisi ilgimi çekti. Adeta bir ekranda beliren sesli bir görüntü dosyasına bakıyordum. Hatta bir ara filmdeki karakterlerden birisi; "herkesin sırf konuşmak için konuştuğunu", yani bütün bu sahnelerin gereksiz olduğunu kanıtlıyordu.

    Ama filmin 2. saatinden sonra yaşanan "kuzu doğum sahnesi"nden sonra nasıl olduysa, kendimi filmin içerisine kaptırmış bir şekilde buldum. Filmin son 1 saati ise son derecede hızlı ilerliyordu. Bundan önce filme kapılmak mümkün olduğu halde bir şeyler hissetmek benim için imkansız olsa da, bundan sonra film içerisinde geçen karakterleri ve içerisinde geçen anları gerçekten umursamaya başladım, ortada inanılmaz bir şey olmadığı halde. Film bittikten sonra ise kendimi gerçekten de bu yaz tatilinin içinde bulunmuşum gibi hissettim. Gerçi bu sadece benim görüşüm. Peki bu Canto Uno'yu genel itibariyle iyi bir film yapıyor mu? Pek sayılmaz.

    Öncelikle bu filmin 3 saati ile Blue Is The Warmest Color'un 3 saati aynı şey değil. Blue Is The Warmest Color'da ana karakterlerin gelişimleri ve değişimlerine tanık olup bir yolculuğa çıkarken, Canto Uno ise bize neredeyse aynı sıkıcı sahneleri ve konuları tekrar tekrar ısıtıp önümüze koyuyor. Her ne kadar final sahnesinden sonra kendinizi bu yerdeymiş gibi hissetseniz de, bu hissiyatı yaşamak için 3 saatlik bir filmi izlemeye pek de değmez doğrusu. Ayrıca buradaki karakterler filmin başında ne ise, sonunda da aynı kalıyor. Bu yüzden uzun bir süre boyunca filme ilgi duyamıyorsunuz (dediğim gibi, benim ilgi duymam 2 saati buldu). Filmin süresi ise rahatça 90 dakikaya düşürülebilirdi. Gerçi bu durumda, Kechiche'nin süreyi 4 saat yapmadığına şükrediyorum.

    Bunun dışında filmin en çok ekran süresi tanıdığı kişi ana karakter Amin olsa da, bu karakterle vakit geçirmek gerçekten de sıkıcıydı. Amin daha çok seyircinin kendisini yerine koyabileceği kişi olarak filmde yer alıyor. Bütün film boyunca etrafındaki kişiler Amin'e bir şeyler anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor ve sizin kafanızın şişmesine rağmen Amin'in yaptığı tek şey dinlemek oluyor. Bu karakter hakkında gözlemler yapmak istesem de, onun senaryo yazdığı, fotoğraf çekmeyi sevdiği ve kızların onu güvenilir bulması dışında hiçbir şey öğrenemiyoruz. Muhtemelen Kechiche bu tarz şeyleri devam filmine saklıyor olabilir. Ama bir serinin ilk filminde ana karaktere dair ilgi çekici bir şey olmadığında, insanın içerisinde serinin diğer filmlerini izleme isteği de uyanmıyor. Hele hele filmlerin her biri üçer saat olunca.

    Fakat bu film esnasında en çok canımı sıkan şey neydi, biliyor musunuz? Size 2 kelimeyle izah edeyim; görüntü sabitleyici. Hani bazı videolarda bir kişi hareket ettiğinde kamera sabit durduğu halde o kişinin yaptığı hareketlere göre kamera oynamaya başlar ve çok sahte, dikkat dağıtan bir görüntü uyandırır ya? İşte bunun 3 saat boyunca aralıksız yaşandığını düşünün. Sanki film kasten hikayeyi umursamamı istemiyor gibiydi. Sürekli yakın kamera açılarıyla Kechiche seyirciyi anın içerisine sokmaya çalışsa da, görüntü sabitleyici yüzünden bu sahneler inandırıcılıktan uzaklaşıyordu, e haliyle seyirci de filmden uzaklaşıyor.

    Ama işin en can sıkıcı tarafı ise, Canto Uno'ya dair bu kadar çok sıkıntımın olmasına rağmen sonucu ortalama bulmam. Filmin nefret edilecek bir sürü tarafı olsa da, filmden nefret etmedim. Filmi izledikten yaklaşık 1 gün sonra gördüklerimi düşündüğümde, hikayenin yaratmış olduğu gerçekçilik hissi gerçekten de etkiliydi. Şahsen Kechiche'nin Mektoub, My Love serisini hangi yönlere sokacağını merak ediyorum doğrusu (çünkü ilk filmde her şeyin sadece yüzeyini gördükten sonra olasılıklar sınırsızmış gibi hissettiriyor). Eğer Kechiche'nin büyük bir hayranıysanız ve boşta 3 saatiniz varsa -ve eğer Ahlat Ağacı'nı izlediyseniz- Mektoub, My Love'a bir göz atın derim. Sadece beklentilerinizi biraz düşük tutmanızı tavsiye ederim.

    PUANIM: 5.8/10

    37. İstanbul Film Festivali'nde İzlediğim Filmlerin Sıralaması:

    1- Persona (1966) - 10/10
    2- You Were Never Really Here (2017) - 9/10
    3- Lean On Pete (2017) - 8.6/10
    4- Isle Of Dogs (2018) - 8.3/10
    5- Le Sens de la Fete (2017) - 8/10
    6- The Miseducation Of Cameron Post (2018) - 7.8/10
    7- Nothingwood (2017) - 7.2/10
    8- Dört Köşeli Üçgen (2018) - 7/10
    9- Unsane (2018) - 6.5/10
    10- Disobedience (2017) - 6.4/10
    11- Mektoub, My Love: Canto Uno (2017) - 5.8/10
    12- Aydede (2018) - 5.7/10
    13- Claire's Camera (2017) - 3/10
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top