Hesabım
    Koleksiyoncu 2
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Koleksiyoncu 2

    İki yıldızlı Hotel Argento!

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Son on yılın en çok abartılmış korku filmlerinden birinin 2009 yapımı Koleksiyoncu (The Collector) olduğunu söyleyebiliriz. Gündüz marangozluk işlerini yaptığı malikaneye akşam hırsız olarak giren Arkin'in bir seri katilin kanlı sofrasına düşmesini anlatıyordu bu ‘ava giden avlanır' hikayesi. Testere ve benzeri serilerden farklılaşmaya çalışmıyor, tam tersine türlü klişelerle ‘işkence pornosu' denilen hardcore türün takipçilerini hedefliyordu. Az ışıkla yaratılan tekinsiz atmosfer ve stilize çekimler filmin artı hanesine yazılsa da, tür sinemasına ağırlık veren yayınların bir Koleksiyoncu çılgınlığı yaratması bile filmi kült yapmaya yetmedi. Ancak serileşmesinin önünü açtı ve beklendiği gibi karşımızda ilkinin veda ettiği yerden perdeyi açan bir devam filmi var.

    Koleksiyoncu 2 gizli bir tekno partinin kana bulanmasıyla başlıyor. Partiye katılan gençlerden biri olan Elena gürültüden uzaklaşarak soluğu bir odada alınca seri katilin kutularından birini buluyor ve kutudan ilk filmin kahramanı Arkin çıkıyor. Particiler ölüyor, Arkin kurtuluyor, kızımız da filmin yeni kurbanı oluyor. İlk filmde ‘koleksiyoncu' varlıklı bir aileye misafirliğe gelmiş, oyununu buradaki aile için kurmuştu. Şimdi ‘Evde Tek Başına (Home Alone)' misalı tuzaklar hazırladığı kendi mekanına, Argento isimli otele davet ediyor herkesi. Kısık gözlü Arkin ve profesyonellerden oluşan bir ekip Elena için geldikleri otelde biyolojik denemeler için kullanılan insancıklar ve teknik harikası ölümcül düzenekler buluyorlar. Gerisi tahmin ettiğiniz gibi, kan kırmızı.

    ‘Hotel Argento' kulağa hoş geliyor ama burada korku ustası Dario Argento'ya yapılan yaratıcı bir göndermeden söz etmek mümkün değil. Gönderme konusunu biraz derinleştirirsek, belki Amerikanın ilk seri katili olarak kabul edilen H. H. Holmes'a bir selam yollandığını düşünebiliriz. Resmi olarak Amerika'nın ilk seri katili olarak kabul edilen bu adamı çoksatan seri katil kitaplarından bilenler vardır. 1893 yılında dünya fuarı için Chicago'ya gelen kalabalık için bir otel açmıştı Holmes ve bu işletmeyi kafasındaki cinayet planlarını hayata geçirmek için kullanmıştı. İtiraf edilen 27 kişi olsa da, kurban sayısının iki yüzü bulduğu söyleniyor. Bu avangard katil kendi kanlı fuarını yaratmıştı yani.

    Şimdi buradan yola çıkarak, Koleksiyoncu 2'nin gerçekçi bir korku filmi olduğunu söyleyebilir miyiz? Kabul etmek lazım, senaryodan esirgenen beceri yönetmenlik sanatından esirgenmemiş, stilize çekimler tür sineması standartlarının üstünde. Loş atmosfer de serinin alametifarikası olacak gibi, o kalemde de bir sorun yok. Ama koleksiyoncu karakteri, onun adım başı tuzak barındıran oteli ve bilimsel koleksiyonu asla inandırıcı değil.

    Bu konuya takılıyoruz çünkü onlarca sahte belgesel, ucuz kameralarla yapılan çekimler, adsız oyuncular ve gerilla teknikleri yanılıyor olamaz; bugünün korku sinemasının yüzü gerçekçiliğe dönük. Sahici olmaya çalışıyor, her şeyin hemen yanıbaşımızda olmakta olduğunu hissettirmek istiyor. Şık maskeli Koleksiyoncu'nun 9-5 çalışmadığı ortada; ama bir insanın üst düzey acayip biyolojik denemeler ve insanüstü sivri uçlu düzenekler hazırlayabilmesi için on kaplan gücünde çalışması lazım. Bu şekilde, izlediğimiz her şey tamamen izleyici için hazırlanmış kanlı bir galeriyi andırıyor.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top