Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak eleştirileri

"Ve ben onu kurtaramadım.Üzgünüm..."Serinin ikinci filmi ve en az ilki kadar ben bu filmi özellikle konusu bakımından çok ilgi çekici bulmuşumdur."12. mıntıkada insanlar açlıktan ölü ise daha fazla yemek için kusuyorlar." İlk filmde adada geçirdikleri zaman çok daha uzundu bu filmde daha kısa olmasına rağmen ben bu filmi daha çok beğendim."Bu bir devrim ve sen alaycı kuşsun."Olay örgüsü çok iyiydi senaryosu çok en daha çok olay yaşandı her ne kadar başlarda yavaş ilerlesede."+Peeta nerde? -Capitol'de.." Zaten bu cümleyi duyunca 3. filmin ne kadar heycanlı olacağını anladıa bekliyorum... iyi seyirler...

Aman!! İlk filmi izleyipde çok güzel olucak aksiyon ve bilimkurgusu müthiş bir film diye gittim ne göreyim film aşk filmine dönüşmüş salondan 10 kişi çıktı film bitine kadar sıkıcılıkda üstüne yoktu heran birşey olacak diye bekliyorsunuz. Arenaya geliniyor -Aha şimdi başlıyor film -diye düşünüyorsunuz yok arenada bile aksiyon katmayı düşünmemişler 1-2 sis gelip gidiyor. Geriye verdiğiniz para ve harcadığınız 2 saatiniz kalıyor.

Tüm kitaptan uyarlanan filmler gibi bu filmde kitabı okuyanlar için biraz basit kalabilir. Ama bu film ilkine göre bence daha başarılı olmuş. Jennifer lawrence her filmde oyunculuğuna kesinlikle artılar katıyor. Güzel bir film.

süper olmuş inşallah devam eder spoiler:

Her şeyden önce sanırım şunu söylemem gerekiyor ki, ilk filmin neredeyse bir kopyasını izlemiş gibi hissettim. 150 dakikalık bir filmden bahsediyoruz sonuçta. İlk filmin yönetmeni değişmiş, ve seriyi aldığı noktadan sanki dönüş dolaştırıp, tekrar benzer bir "oyun" oynattırıp yine aynı noktaya geri getirmiş gibi hissettim. Tabii kitapları bilmiyorum, muhakkak daha farklı olaylar vardır, hikaye ve karakterler daha detaylı işlenmiştir, yorum yapamam. Lawrence ve ekibinin başarısız olduğunu da kesinlikle söylemiyorum. Sonuna kadar kendisini izleten bir yapım. Ancak dediğim gibi, böyle bir his oluştu bende. Hikayede pek bir ilerleme göremedim. Bir iki yeni karakter (özellikle Finnick tabii ki) gelmiş ancak oynanan oyun, oyunun kuralları neredeyse tamamen aynı. Tamam, insanların hayatta kalmak için birbirini avlaması ve bu durumun birileri tarafından yönetilmesi ilginç bir konu. İlk filmde de işlendi zaten. Bu ikincisinde daha değişik şeyler yaşanmasını bekliyordum, olmadı. Artık son bölümlerini (klasik olarak yine iki bölüm halinde) bekliyoruz, serinin hatırına izleyeceğiz. Çok büyük sinemasal başarılar beklemeden, vakit geçirmek için izlemek lazım.

Kitaplarını okumadım ama ilk filmi de izlemiştim çıktığı zaman ilkine göre aksiyon olarak daha zayıf kalmış kanımca giriş ve gelişme çok uzun tutulmuş süresi zaten 140 dakika konuya girene kadar yarısını geçiyor zaten süre,aksiyon bekleyenler umduklarını ilki kadar bulamayabilirler onun haricinde lawrence'ın mükemmel oyunculuğuna değinmeden geçmek haksızlık olur,her filmde daha iyi oynuyor sanki...

Seriyi okumuş birisi olarak serinin ilk filmini izleyip müthiş bir hayal kırıklığına uğramıştım, serinin en sevdiğim kitabı yani Ateşi Yakalamak'dı.Bununda sonunda hayal kırıklığına uğrayacağım diye filme giderken filmin sonunda dumura uğradım diyebilirim.Çok güzel bir çeviri filmi olmuş.Baskıcı yönetim, Katniss'in yaşadığı acılar filme güzel yansıtılmış.İlk filmine göre baya olmuş.

Başta senaryo olmak üzere oyunculuktan yönetmen ekibine, dramatik sahnelerden aksiyon sahnelerine kadar Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak ilkinden çok daha iyi bir devam filmi olduğunu belli ediyor. Kitapları okumamış olsam da filmlerden anlaşıldığı kadar Suzanne Collins ikinci kitaba çok daha fazla önem vermiş. Bunun yanında güvenilmez bir yönetmen diyebileceğimiz Gary Ross'un bir nevi kurbanı olan Açlık Oyunları'nın devam filminde koltuğu Francis Lawrence'ın devralması kanımca filmdeki en zekice değişiklik ve en önemli gelişme.

Francis Lawrence akıllı bir yönetmen olduğu için aşk, mizah, aksiyon, gerilim ve korkunun harikulade bir şekilde dengelendiği ve en önemlisi eleştirel bir yaklaşım sergileyen, daha kuvvetli, etkileyici bir film yapmayı seçmiş. Bu sayede hem daha çok para kazanabilecek hem de daha çok beğenilecek bir film ortaya çıkmış.

Film, politik ve siyasi yönden güçlü olduğu gibi dram, gerilim ve mizah ile dengelenmiş aksiyon sahneleriyle de seyircinin ilgisini canlı tutmayı başarıyor. Özellikle filmin sürpriz sonuyla harika bir nokta konulan belli bir strateji içinde gelişen olaylar 146 dakika boyunca tempoyu pek düşürmeden devam ettiği için seyircinin gözünde filmin çekiciliğini arttırıyor. Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak, serinin hayranları için mükemmel bir film olmayı başarıyor. Hatta ilk filmi beğenmeyenlerin bile bu filmi izledikten sonra üçüncü filmi sabırsızlıkla bekleyeceklerini düşünüyorum. Zira üçüncü film de Francis Lawrence tarafından yönetilir ve yine bu filmin özelliklerine sahip bir 'son halka' hazırlanırsa kanımca ilk filmin ergen tavrının kolayca unutulacağı güçlü bir üçleme ortaya çıkar. 8,6/10 -Yazının tamamını okumak için siteme göz atabilirsiniz.

her zaman ki gibi 1,5 saat süren bir giriş ve gelişme bölümünün ardından oyun ve spoiler: direk bitmeyen bir film,3.y bekleyin diyen bit sahne
... zaman zaman gözümün dolduğu,sinirlendiğim anlarının olduğu,sürükleyici bir devam filmiydi..kendi adıma ilk bölümünün çok uzun tutulması(giriş-gelişme) biraz sıktı, oyun sahneleride ciddi karanlık sahnelerdi sanki korsandan sinema çekimi film izler havasında... genede kitaba ve seriye saygı ;)

"GERÇEK DÜŞMANININ KİM OLDUĞUNU UNUTMA." The Hunger Games'i ilk gördüğümde yorum yapan herkes çok iyi olacak, kitapları mükemmeldi filmi de mükemmel olacak diyordu. o kadar çok övgü vardı ki çok merak ediyordum bu eseri. doğum günümde de arkadaşımın bana bu seriyi hediye etmesiyle serinin fanı oldum. hiç bir şekilde kitap okuma alışkanlığı olmayan ben, tüm kitapları ortalama 3 haftada bitirdim. gerçekten müthişti, abartıldığı kadar hem de. filmi vizyona girdiğinde kitabı okumayan insanlar için "adaptasyon" sorunu olmuştu. filmin çok hızlı ilerlediğini ve olayların herkes biliyormuşcasına ilerlemesinden şikayetçi olanlar vardı. bence haklılardı ben ilk filmi çok seviyorum ama kitabını okumayanlar için her şey çok hızlı ilerlediğini itiraf etmek lazım. The Catching Fire'a yapılan hemen hemen tüm yorumları okudum. yorumların büyük çoğunluğu olumlu yönde. IMDb puanı da iki kez yükselince beklentim artmıştı tabii ki. zaten The Hunger Games serisinde de en sevdiğim kitap Catching Fire'dır. Francis Lawrence'a gerçekten çok teşekkür ediyorum önümüze muhteşem bir devam filmi çıkarttığı için. ilk filmden bile daha güzeldi. o efektler, olayların akışı, arena.. kitaptaki her şey yoktu tabii ki ama çekilen her sahne birebir uyumluydu kitaptakiyle. Jennifer Lawrence'ın Oscar alması bazı insanlar tarafından eleştirilse de bu filmde muhteşem bir oyuncu olduğunu fazlasıyla kanıtladı. o masum ama bir o kadar öfke dolu bakışları gözümün önünden geçmiyor hala. geç olmadan gidin sinemada izleyin arkadaşlar. gelmiş geçmiş en iyi devam filmlerinden biri olmuş Catching Fire. bilmeyenler için 3. film; Mockingjay iki kısımdan oluşacak ve birer yıl arayla vizyona girecek. Johanna, Finnick, Gale, Peeta ve elbette ki Katniss'iyle mükemmeldi her şey. teşekkürler Francis Lawrence, teşekkürler Suzanne Collins! 10

Zaten güzel olacağını düşündüğüm bir film rahatlıkla söyleyebilirim ki kendine efsaneler arasında yer bulmayı başarmış. Olağanüstü bir ikinci film yaratılmış ve sinema salonunu hınca hınç dolduran herkesin üzerinde kalıcı bir etki yaratmaktan geri kalmadı. Söylenecek çok şey varken benim diyebileceğim gidip sinemada keyfine varın, sonuna kadar hak eden bir film...

Öncelikle bu film ilk filmden kat ve kat üstündü. Gerçi her filmde olduğu gibi bu filminde eksileri ve artıları var.
Eksileri: İlk filmdeki gibi Katniss yine alev saçan elbiseler giyer (gerçi onun lakabı olsa ve kitapta da böyle gözükse de insan biraz sıkılıyor), arena sekanslarının kısa tutulması (biraz uzatılsa iyi olabilirdi), arenada hep Katniss böyle söyledi, onu yapalım mantığı ve bir konudan başka bir konuya hızlıca geçiş yapmak.
Artıları: Hep birlikte olup başkana karşı gelmek, arenada dövüş sahneleri fazla olmasa da ilk filmdeki gibi vahşetli değil, filmin çoğunun kitabın aynısı olup ilk filmdeki gibi geçiştirmemek, yönetmenin kamera sallamayışı (küçük bir ayrıntı), oyunculukların da gayet yerinde olması...

Sonuç olarak bu filmi size tavsiye ederim ana ilk film tarzında olduğunu zannetmeyin, oldukça farklı, güzel ve ilgi çekici bir film sizleri bekliyor. Kaçırmayın derim. 4/5

İlk filmdeki gibi vahşet içermiyor o yüzden ona nispeten daha iyi.Zenginlerin ve fakirlerin yaşantılarına değinilmesi, aradaki uçurum olan farkın gösterilmesi, ana karakterlerin; otoriteye karşı gelmeleri, isyan eden halkın yanında olmaları, yaşamak için öldürmek zorunda kaldıkları çocuklar için acı çekmeleri güzeldi.Filmin alıntı yaptığı kitap serisinin konusu bana çok saçma geliyor.Hangi hükümet, her yıl bir oyun tasarlayıp kendi çocuklarını birbirlerine öldürtür ve bunu tv de canlı yayın olarak gösterir...

İlk filimdeki savaş sahnelerini bulamasam da seri gerçekten güzel ve 3. filmi heyecanla bekliyorum. 146 dk ne ara geçti hiç anlamadık

Uyarlandığı kitaba göre oldukça hızlı bir başlangıç yapan ve inişlere izin vermeksizin seyir zevkini finale kadar yükselten bir tempoyla devam eden Ateşi Yakalamak, sinemada Açlık Oyunları algısını Francis Lawrence’ın ellerinde çok daha farklı bir boyuta taşıyor. İlk filme göre çok daha profesyonel bir ekiple çalışıldığı ve oyuncuların da karakterleriyle daha sıkı bütünleştikleri rahatlıkla hissediliyor. Danny Boyle’un Slumdog Millionaire ve 127 Hours filmlerinde kendini kanıtlamış olan Simon Beaufoy ile aslında bilim kurgu türündeki ilk denemesi olan Oblivion’da sınıfta kalan Michael Arndt tarafından kaleme alınan senaryo, kitabın yazarı Collins’e hikaye öyle değil böyle yazılır dercesine iddialı bir işe imza atıyorlar. Elbette filmin öyküsünün tartışmaya açık noktaları var. Misal tüm yaşananların Katniss’in etrafında döndüğü hissi azalırken karakterin özellikle aşk hayatına yapılan vurgular dikkat çekiyor. Aslında Collins’in okuyucuları çileden çıkaran Katniss-kararsızlığını yansıtmak için dozunda adımlar atıldığı kabul edilmesi gereken bir durum olsa da az çok hissedilen distopik bir yapımı sansasyonel bir aşk öyküsü olarak sunma girişimi çok da tatmin edici durmuyor. Öte yandan yönetmenin ele aldığı bu hikayeyi kendince şekillendirerek işlemesi ve anlatımı aksi bir duruma işaret ediyor. Seyircinin kafasında soru işareti bırakmadan, kaotik olaylar silsilesini kopukluklara izin vermeksizin tamamlayan Lawrence, daha şiddetli ve politik imgelerin ön plana çıkacağı devam filmleri için de beklentiyi arttırmış oluyor. Alaycı Kuş, Collins’in üçlemedeki en üstünkörü işiydi ve öyle gözüküyor ki iki parça halinde uyarlanacak olan filmler seyirciyi kitaplara göre çok daha fazla tatmin edebilir.

Açlık Oyunları serisinin bir sene boyunca merakla beklediğimiz ikinci sürümü olan Ateşi Yakalamak için kıvamı tutturmuş demek mümkün. Tüm ögeleri birbirini tamamlayan film, türler arası gezinen benzer yapımlar göz önünde bulundurulduğunda rahatlıkla bir bütün olarak değerlendirilebilir. Elbette bunda en büyük katkıyı yönetmen Francis Lawrence yapıyor. Ellerinde yeniden şekillendirdiği seriye tatmin edici bir soluk kazandırmakla kalmıyor, çerezlik olarak değerlendirilebilecek bir film kültünü de bu ithamdan kurtarıcı hamleyi yapıyor. Bize de Julianne Moore ile zenginleşecek yeni filmleri, yani 2014 ve 2015′i beklemek düşüyor.