Hesabım
    12 Yıllık Esaret
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    5,0
    Kusursuz!
    12 Yıllık Esaret

    Kölelik daha önce böylesi bir dürüstlük ve sertlikle anlatılmadı...

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    12 Yıllık Esaret beğenilmesi kolay, tavsiye etmesi zor bir şaheser. İzledikten sonraki bir-iki gün boyunca katatonik bir ruh haline sokmuş, haftalar sonrasında bile kendini kolay kolay unutturmamış güçte bir filmi insan önüne gelen herkese tavsiye etmek istiyor, her seyircinin zaman ayırıp gitmesini diliyor.

    Fakat buna ikna zor. Sonuçta gayet ağır bir tarihi drama olmanın ötesinde seyirci için belki “kişisel” anlamda ilgi çekici olmayacak; sonuçta ABD tarihinin en çirkin dönemlerinden birine damga basmış olan köleliği daha önce görülmemiş bir dürüstlükle aktaran bir filmden bahsediyoruz. Sinema seyircisine soğuk ve akademik bir dille bir filmin kültürel önemini bastırıp ‘bu filmi izlemek kişisel göreviniz’ gibi abes cümleler kullanmak sıkıcı bir tarih dersi izleyecekleri izlenimini yaratabilir.

    Durum böyleyken bu eski usül abartılı eleştirel yaklaşımı bir kenara bırakıp en basitinden kusursuz bir yönetim, güçlü performanslar ve muazzam görüntü yönetiminin istisnai oranda ustalıkla elden geçirilmiş bir filme dönüşmesine odaklanalım derim. 12 Yıllık Esaret güçlü teknik maharetini derinden etkileyen bir hikayeyi yaratmak için kullanıyor ve bazen ikna olmamız için ihtiyacımız olan tek tavsiye bu.

    ABD’de köleliği yasaklayan iç savaştan kısa bir süre önce kaçırılarak köleliğe satılmış özgür bir siyah adamın gerçek hikayesinden uyarlanmış olan 12 Yıllık Esaret, bir tarladan diğerine transfer edilirken yıllar boyunca çektiği fiziksel ve duygusal zulüm yüzünden vücudu ve ruhu hızlıca solan Solomon Northup’un (Chiwetel Ejiofor) deneyimlerini acımasız bir dürüstlükle gösteriyor. Film, ABD’nin kölelik dönemini daha önce görmediğimiz su katılmamış bir sertlik ile aktarıyor. Bir zamanlar Kökler dizisini acıyla izlerdik, 12 Yıllık Esaret’e kıyasla Kökler neredeyse bir Disney filmine benziyor. Geçen senenin Lincoln ve Django Unchained’inin aksine 12 Yıllık Esaret kuru bir politik prosedürel veya spagetti western ve sömürü sinemasına bir aşk mektubu formunda duygusal bir kaçış yolu sunmuyor. Örneğin Django’nun sırf kölelik konusuna değinmesi yüzünden kültürel bir önemi olduğunu savunamayız.

    Steve McQueen kölelik gibi ciddi ve hassas bir meselenin altından kalkmak için mükemmel bir yönetmen. Muazzam ilk iki filmi Hunger ve Shame ile McQueen, objektif gözlemlemeye önem verirken direkt bir dürüstlüğe sahip anlatım stili ile akranı yönetmenlerinin çoğunda bulunmayan bir sanatsal kontrole sahip. Filmlerinde gösterdiği olaylar her ne kadar üzücü de olsa, McQueen bazı insanlık gerçekliklerini gözlemlememizi istiyor, seyirciye hangi durum hakkında ne hissetmeleri gerektiğini zorlamadan.

    Uzun tek bir planda Solomon’un işlemediği bir suç yüzünden ceza olarak bir ağaçtan asılmasını izliyoruz. Bu statik çekim boyunca Solomon hayatta kalmaya çalışırken arka planda çaresizce bu asılmayı izleyen diğer köleleri görüyoruz. Sahne boyunca duygusal bir müzik ve tek bir yakın çekim yok. Duygu sömürüsü yapmak isteyen bir yönetmen bu sahneden olabildiğince gözyaşı çıkarmak için elinden geleni yapar, sahneyi Solomon’a yardım edemedikleri için işkence çeken kölelerin yakın çekimleri ile doldururdu.

    McQueen seyircinin duyguları ile oynamaktansa, zekice, köleliğin soğuk,mekanik ve endüstriyel tarafına odaklanıyor. Hans Zimmer’ın tipik işlerinin aksine gayet sakin ve alttan ilerleyen müziği, ritmik bir biçimde McQueen’in “endüstri” temasını destekliyor.

    Beyaz köle tüccarları ve tarla sahiplerinin hiçbiri bu tür filmlerde alıştığımız "sosyopat kötü adam" kalıbına oturmuyorlar. Her biri bu sistemi nasıl kabul ettiklerine, hatta hoşlandıklarına dair pratik birer kişisel sebep buluyor. Bu element onları daha da insanlaştırıyor ve bu sayede onlardan daha fazla iğrenmemizi sağlıyor. Mesela Paul Giamatti’nin canlandırdığı tüccar karakteri için önemli olan cebindeki para, çıplak siyah erkek ve kadınların fiziksel özelliklerini bir dükkanda olası alıcılara gösteriyor, sanki Best Buy’da iPad satıyormuş gibi.

    Sadistik bir tarla sahibi olan Edwin (Michael Fassbender) kölelerine işkence eder, onları taciz ederken sebep olarak dinini kullanıyor. Fakat ona göre köleleri onun kişisel eşyaları ve bir insan kendi eşyaları ile istediğini yapabilir. Chiwetel Ejiofor zaten bir karakter oyuncusu olarak göründüğü her filmde sadece varlığıyla o filmin kalitesini yükselten aktörlerden biri. Ejiofor, Solomon rolüne getirdiği sessiz duygusallık ile itibarlı kariyerinin en etkileyici performansını sunuyor. 12 Yıllık Esaret izledikten sonra uzun süre unutamayacağınız güçte, nadir bir film.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top