Pislik eleştirileri

Baştan sona sıkmadan temposu her daim yüksek olan güzel bir film.James Mcavoy da oyunculuğunu ancak böyle konuşturur tıpkı wanteddeki performansı gibi karşımızda.Sıkılmadan izlenebilir iyi seylrier...

Psikolojik ögelerin temeline kurulmuş filmde psikolojik açıdan sıkıntılı çocukken yaşadığı travmanın etkisi ile aile hayatı bozulmuş olan dedektif Bruce Robertson'un (James McAvoy) kendi ve çevresi ile olan sorunlarını kara bir komedi ile anlatılmasını seyrediyorsunuz. Bel altı sahnelerin filmde standardın üzerinde kullanıldığını ve dilinin bayağı dikenli olduğunu da söyleme gerek. Filmde polis komiseri olmak için uğraşan uyuşturucu ve içki bağımlısı psikolojik sorunlu dedektif Bruce Robertson'un diğer iş arkadaşlarının kuyusunu kazmasını izlerken kendi ve zihinsel halüsinasyonlarının etkisinde gittikçe çöküşüne de şahit oluyorsunuz. Çoğu standart izleyici için sıkıcı sayılabilecek bir tempoda ilerleyen filmin en vurucu olduğu kısım sonu olsa da herkesin bundan etkilenmesi çok olası değil. İsmini hak eden bir senaryosu olan filmden beklentinizi ne kadar az tutarsanız o kadar iyi olur derim. Şahsi olarak ben filmden çok etkilenmedim ve bunun benzeri daha kaliteli bir çok yapım varken önceliğinizin bu olmasının hiç gereği yok diye düşünüyorum. Ama yine de çok fazla boş zamanınız var ise izlemek size kalmış.

İlk olarak filmin +18 olduğunu dikkate alarak filmi mümkünse tek başınıza izlemenizi tavsiye ederim.Ve mümkünse filmi tek oturuşta bitirin;çünkü bu filmde parçaları birleştirip olayın farkına varmak çok önemli.
James McAvoy ve Jim Broadbent(Dr.Rossi) oyunculuklarıyla büyülediler.Ağır İskoç aksanı ve argo filme güzel bir doğallık katmış.Eleştirilerin göze batan müstehcen ve şiddet dolu sahneler nedeniyle geleceğini tahmin ediyorum ve karşılık olarak büyük resme bakalım diyorum.Bu film son zamanların en iyi psikolojik filmlerinden.Ve polis Robertson'un psikolojik durumunun panoraması orjinal ve lirik bir dille harikulade anlatılmış.Filmin son çeyreğinde zihninizdeki yapboz çözülüyor ve baştan nefret ettiğiniz o kişiye acıyorsunuz.Onun da 'kendi deyimiyle' herkes gibi korktuğunu fark ediyor,alkol-sigara-seks bağımlısı depresyondaki bu kişiyi daha iyi analiz ediyorsunuz.
McAvoy bu zor rolün altından kalkmada potansiyelini de aşıp bence artık rüştünü ispatlıyor..Eğer film bu kadar marjinal olmasa McAvoy'un sağlam bir ödülü(Oscar,AltınKüre) rahatça alabileceğini söylebilirdim.Bir aktör aynı anda nefret-acıma-sempati duygularını izleyiciye yaşatıyorsa o mesleğini hakkıyla icra ediyordur.
Lütfen filmi tek başınıza bir oturuşta ön yargısız bir şekilde izleyin ve bu mükemmel psikolojik analizi nesnel biçimde değerlendirin.Sinema açısından bu senenin artılarından olan bu film arşivimde farklı bir yere sahip oldu diyebilirim.Filmin müziklerine ve bu müziklerin film içerisindeki uyarlamalarına bayılacaksınız.Filmin repliğini söylemeden geçmeyeceğim;"Same Rules Apply"...9/10

-- Arkadaşlarına güvenme Bruce, ailene güvenme Bruce, hatta kendine bile güvenme Bruce. --
Ani duygu değişimleri yaşayan, terfi almak için her yolu mübah gören İskoç bir polisin hikayesini anlatan bir film. Filmi izlerken tıpkı baş rol oyuncusu gibi farklı farklı duygular hissediyorsunuz. Baş rol oyuncusu demişken James Mcavoy'a ayrı bir parantez açmak gerek. Rolünün üstesinden başarıyla gelmiş ve çok iyi bir iş çıkarmış. Kendisini ilk olarak Wanted filminde izlemiştim. O Filmde de rolünü çok iyi sergilemişti. Sonuç olarak izlemeye değer bir film.

hem çok kötü hem de çok iyi olan bir film nasıl olduğunu bilmiyorum ama hem komik hem de iğrenç ola bilen tek film bu herhalde çünkü kendini dengeliyor zaman öldürmek için iyi bir film ne olduğunu anlamasam da filmin sonu güzel bitti ve the dreamers gibi gereksiz cinsel sahne vb kötü bir anlatım yok beklentileri yükseltip sonra da içine etmiyor beli bir çizgide ilerliyor bu yüzden izlenilir ne çok iyi nede çok kötü olduğunu düşünüyorum ikisinin ortası

James McAvoy'un başrolünde olduğu Filth, aynı zamanda bir kitaptan uyarlanmış bir film ve alkole, uyuşturucuya ve kadınlara bağımlı olan ve herkese çok pis davranan Bruce Robertson'ı konu alıyor. Bu arada bu adamın aynı zamanda polis olduğunu söylemiş miydim? Epey delice.

Filth, komedi, kara komedi ve dram arasındaki ince çizgiyi çok iyi tutturuyor. Filmin ilk yarısı komedi olup seyirciyi güldürmeye çalışırken filmin ikinci yarısı, bu hastalıklı kişiliğin yaşadıkları sorunlara ayak basıyor ve bu karakter için gerçekten de bir şeyler hissetmemizi sağlıyor, bütün yaptıklarına rağmen.

Gerçi filmin bazı anlarında cıvıttığı da oluyor. Espri anlayışını bazen çok ileriye götürüp güldürmüyor ve tekrara sarıyor. Ama genel anlamda seyir zevki oldukça iyiydi bu filmin.

Fakat bu filmi iyi yapan yegane element, James McAvoy. Kim düşünürdü ki Charles Xavier'ın bir gün böyle rollere düşeceğini? McAvoy, kariyerinin en iyi performansını göstermiş ve bu manyak, psikopat (bu kelimeler yetersiz kalır) karakteri dibine kadar canlandırmayı başarmış, bu filmi sırf onun için izleyebilirsiniz.

Genel anlamda Filth, mükemmel değildi çünkü "terfi almak" gibi ucuz bir konunun etrafında dolanıp durdu, tekrara sardı ve bazı sahneleri abarttı. Ama genel anlamda bu film, iyiydi bence. McAvoy mükemmeldi, senaryonun bağlandığı yer ve yaptığı ters köşe ilginçti. Bu tarz filmleri sevenler için iyi bir yapım.

TOPLAM PUAN: 7/10

James McAvoy rolünün hakkını veriyor. Bence son dönemlerin en iyi oyuncularından biri. Imogen Poots u izlerim diye düşünenler içinse film biraz hayal kırıklığı yaratabilir. Genel anlamda filme bakacak olursak, karışık, hızlı, yer yer açık bir film. Konusal bağlantıları biraz daha güçlü olsaydı daha iyi bir film olabilirdi. Ancak yine de klasik anlamda sonu belli olan filmlerden biri olmadığından 3,5 aldı.