Hesabım
    8,5 Kadın
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    8,5 Kadın

    Yener Duran’ın kaleminden Sinemanın Ölümü ve GREENAWAY

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Resim eğitimi almış olup, sinema dili üzerinde deneyler yapmadığı zamanlar operalar yöneten İngiliz Peter Greenaway, yaptığı bütün egzantrikliklere, seyirciyi filmin ilk 5 dakikasında salondan çıkartacak itici görüntülerine rağmen, "underground" bir yönetmen olmak istemediğini ve hatta "mainstream" filmler de yapmak istediğini beyan etmektedir.

    Televizyon dilinin ve dijital destekli TV yayınlarının üzerinde bu kadar kafa patlatmasının nedenlerinden biri, deneylerinin daha geniş kitleler tarafından görülmesini arzulamasıdır belki de. İngiliz televizyonunun dünyadaki en iyi televizyon olduğunu söyleyen Greenaway, bunun nedenini, İngiliz televizyonunun, deneylere açık olan bu dili tamamen aptallaştırıcı bir eğlence aracı olarak kısır bir şekilde kullanmak yerine, eğitim yanını ağırlıklı kullanmasına bağlıyor.

    Greenaway, 21. yy.ın başında, TV dilinin sağladığı olanaklara bir de dijital teknoloji eklenince, son 30 yılda yeni bir yenilik yapmaksızın kendini tekrar ettiğini düşündüğü sinemaya ve sinema diline ölümcül darbeyi vurur:

    "Sinema eski bir teknolojidir. Bütün estetik hareketleri gibi yaklaşık yüz yılda, üç nesil içinde ömrünü tamamlamıştır. Büyükbaba (Eisenstein) dili kurmuş, baba (Welles) bu dili geliştirmiş ve çocuk (Godard) herşeyi yoketmiştir. Sinemayı parçalarına ayırmıştır, son derece kişisel hale getirmiştir."

    Sinema dili üzerine son derece radikal görüşler belirten İngiliz yönetmenin, bütün bunları söylerkenki hareket noktası, sinemanın sadece hikaye anlatmaya yaramadığını, hatta bunun için yeterli bir yol olmadığını düşünmesidir:

    "Eğer bir hikaye anlatmak istiyorsanız, yazar olmalısınız. Bu ifadenin daha güçlü bir yoludur" der.

    Sinemanın "görselleştirilmiş metin" olarak algılandığını, oysa kendi çalışmalarının, sinemayı tamamen bir "görsel dünya" olarak algılamaya yönelik olduğunu vurgulamaktadır.

    Schoenberg'in melodiyi kırarak müzikteki diğer çekici yanları göstermesi ya da resimde figürün kırılmasıyla farklı olanakların ortaya çıkması gibi, sinemanın da hikaye anlatma baskısını kırarak farklı kaçış noktaları yakalanacağını savunmaktadır.

    Tamamen dışlamadığı ama üzerine daima yenilmesi yutulması zor soslar döktüğü hikayelerinden biriyle, yeni bir deneyle karşımızda şimdi Greenaway: 8,5 KADIN.

    Bundan sonraki (görünürdeki) sinema projesi ise 18 saatlik bir film: TULSE LUPER SUITCASE... TV için ve Greenaway'in ansiklopedik hayalgücünün belki de ideal aracı olan internet ve CD-ROMlar için parçalara ayrılıp gösterilmesi planlanıyor...

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top