İnsanları Seyreden Güvercin eleştirileri

Film Roy Andersson’un Yaşayanlar üçlemesinin son filmi. İlk ikisini izlemediyseniz de çok takılmayın. Film absürd anlatım tarzı ile biraz durağan; ancak festival filmlerini sevenler için kaçırılmaması gereken varoluşsal sıkıntıları ele alan bir film.
Yönetmenin “Modern zamanların Don Kişot ve Sanço Panza’sı” olarak tanımladığı ikilinin yaptıkları işteki amaçları ile kendilerinin tezatlıkları, birinin hayatı sorgulayışı ve dinlediği şarkıdaki “Hayat çok güzel; ama korkunç derecede de üzücü.” sözleri filmin genel özetini veriyor.

GBZ: GÜVERCİN BİZİ GÖZETLİYOR

Filmekimi 2014'te seyrettiğim ilk filmimden iftiharla bahsediyorum.

İnsanları Seyreden Güvercin, Roy Andersson'un "Siz Yaşayanlar" üçlemesinin son filmi. Bir güvercin'in gözünden İsveç'te klasik insan yaşamı üzerine mizahi bir dille konu alıyor. Sam ve Jonathan adında iki gezgin satıcı, eğlenceli ürünler satarak geçirir. Fakat onun ürünlerini kimse almaz. Üstüne bir de başlarına gelen tuhaf olaylarla baş etmeye çalışır. Esasta bizim deyimimizde "Her Şey de Bir Hayır Vardır." deyimiyle başlar yani.

Uzun Lafın Kısası: Bu film kesinlike Altın Aslan ödüllü bir başyapıt. Hatta Organik Başyapıt. GDO Başyapıt değil yani. :)

Absürd komedi sevenler için iyi bir tercih olabilir ben pek keyifli bir zaman geçirmedim. Filmde kurguyu minumuma indirmişler. Sinemanın icat edildiği dönemlerdeki gibi kamera sabit geniş açıda duruyor. Oyuncular gözüken alanda oyunlarını gerçekleştiriyorlar.

İnsanları seyreden güvercin film boyunca hiç hareket etmeyen bir kamera ile sanki mal gibi izleyin imajı veriyor ve tüm enerjini alıyor kendi içinde film bir eleştiri yapsada bana göre gerçekçi gelmedi filmdeki gibi insanlar bu kadar soguk monotonlaşmış ve duyarsız değiller misal filmdeki baştaki sahnelerden restaurant sahnesinde insanlar yerde ölü şekilde yatan adamın derdi yerine adamın aldığı yiyecekleri kime verelim napalım tartışması bana çok saçma geldi en azından biri çıkar nolmuş doktoru arayalım bişey gelsin diyebilirlerdi yani sonuç olarak boyle bir konu baska bir sekilde anlatılabilirdi.Sırf son sahnedeki ırkçılık teması ve filmde çalan marş için puanım 2

Bu filmde ve diğer ikisinde de hiçbir şey anlaşılmıyor.
Kurgu sıfır.
Oyunculuk yok.
Film çekim kalitesi 1980 düzeyinde.
Senaryoda faklı insan tiplemelerini anlatmaya çalışmış ama başı sonuna bağlanamıyor.
Roy Andersson yönettiği filmler hep buna yakın bizim anlayışımızın dışında belki kendi de anlayamıyordur, kim bilir.
Ben merağımdan seyrettim ama çaok sıkıldım yine, pek tavsiye edilecek birşey de yok aslında.

Hayatımda bu kadar saçma bir film izlemedim, 1 buçuk saat boşuna vakit harcadım sonuna kadar bekledim ama boşuna beklemişim. Sabırla izledim fakat beklentimi hiç karşılamadı, pskolijimizin ve yaşadıklarımızın somut halini görsem de birkaç sahnede, gerisi bomboştu. 7.2 puan veren insanlar nasıl bir pskoloije sahip merak ediyorum, tüm hayat enerjimi aldı.

Hay ben böyle sanat filmineee!!! Vay arkadaş şu milletin tavırlarına ve

gereksizce önemli şeyleri anlıyorlarmış gibi davranmalarına sinir oluyorum.

Açıkca ifade edeyim ki film son 20 dk ya kadar Ruhumu, tüm enerjimi emdi, çekti

içine sömürdü resmen!!! Bu ne dandik filmdir yahu.Filmin ismine bakıp çok ilginç

buldum ve açtım izledim. Sonuna kadar sabırla izledim. Bir iki yerde gülümsetmedi

değil ama bu nedir arkadaş ya. Şimdi bi de buna imdb den 7 puan vermişler. Son 20

dk da ise bir maymun sahnesi vardı. Sizin Allah belanızı versin o hayvana film

çekecez diye ne diye eziyet ediyorsunuz lan!! Filmin sonunda "Bu filmde hiç bir

hayvana zarar verilmemiştir" diye bir yazı da yok demek ki zarar verdiniz!!!

Kamera arkası görüntülerine de baktım. O sahneyle ilgili efekt mefekt bi halt da

göremedim. Vay arkadaş şimdi birileri çıkıp " Sen ne anlarsın, sanat filminden

diyebilir" ama size yemin ediyorum, birileri bunun adı sanat filmi deyip de

yüceltmeye kalktığı için diğerleri de anlamasalar bile, sinir olsalar bile

izleyip "Aaaa evet çok büyük bir eser ne kadar da müthiş" diye yorumlar

yazıyorlar. İsveç i bilmem etmem ama bu film bana İsveç'i soğuk, ruhsuz, "yaşayan

ölüler" gibi olan insanların olduğu, gereksiz bir yer olarak tanıttı. Bu filme

2.0 puan değer verdim. O da, bir iki yerde gülümsettiği için değil. İsveçlerin

marşı mı türküsü mü şarkısı her neyse o çok güzeldi. Bir bar sahnesi vardı orda

hep bir ağızdan söylüyorlardı insanı etkileyen bir sahneydi sırf o sahne için

verdim. Hadi insanları anlatmaya çalışan bir film olmuş diyelim bu yönüyle de

"sanat filmi" diyerek yüceltmeye çalışalım. Ulan milyon tane yol ve şekli var

insanların doğasını anlatmaya çalışabileceğiniz. Bir tek bu iğrenç, ruhsuz,

döküntü filmdeki tarz ve üslup mu kaldı? Son olarak "Sen ne anlarsın Sanat

filminden" diyecek olanlara sesleniyorum. Anlat güzel kardeşim, benim hiç fark

edemediğim, hiç aklıma gelmeyen o harikulade farkındalığını benimle paylaş! Tabi

gerçekten bu filmde öyle güzel bir anlam varsa...

Tavsiye: Bu iğrenç film yerine eğer izlemediyseniz, "The Lincoln Lawyer" filmini

izlemenizi tavsiye ederim. İnsanın doğasını, Adalet Sistemini çok başarılı bir

şekilde anlatan bir filmdir.