Hesabım
    Büyük Budapeşte Oteli
    Ortalama puan
    4,0
    447 Puanlama
    Büyük Budapeşte Oteli hakkında görüşlerin ?

    25 Kullanıcı yorumları

    5
    8 Eleştiri
    4
    8 Eleştiri
    3
    7 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    2 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Burak H.
    Burak H.

    Takipçi 121 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    7 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Wes Anderson gibi bir dahinin Amerikan sinemasına birkaç beden fazla geldiğini söylemek biraz cesurca bir söylem olsa da biraz düşününce haklılık payı olduğunu fark edebiliyoruz. Uçuk kaçık filmlerinde hayal dünyasıyla gerçekliği pastel betimlemeler ve karakterlerle birleştiren usta yönetmen, en son Moonrise Kingdom ile kariyerinin zirve noktasına ulaşmıştı. Bu kadar iyi bir filmden sonra gelecek eserinin ne kadar riskli bir noktada ayakta durmaya çalışacağını tahmin edebilirsiniz. İlk olarak Berlinale’de görücüye çıkan, bir de festivalden büyük jüri ödülü kazanan Büyük Budapeşte Oteli, Anderson’ın önceki filmiyle yükselttiği çıtaya birden fazla basamak ekleyerek yönetmenin ustalık eseri olarak parlıyor. Şimdiden senenin en iyilerinden biri olmayı başaran, üstadın yepyeni feel-good-movie‘si bizimle İstanbul Film Festivali kapsamında buluştu.
    ismail c.
    ismail c.

    8 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    25 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Beğenmedim. Yüksek bir ihtimal ile sanat filmi, anlayamıyorum ben bu sanat filmlerini o kadar çok film izlememe rağmen...Eşimde beğenmedi:)
    volkanick
    volkanick

    Takipçi 683 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    25 Ocak 2015 tarihinde eklendi
    Filmin yıldızı:Filmin yönetmeni olan Wes Anderson
    Basit bir hikaye ve sıradan sayılabilecek bir senaryo ama kendine özgü kamera kullanımı,diyaloglar ve ünlü oyuncularla müthiş bir anlatım,modern bir masal...
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    14 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    Son yılların kesinlikle en iyi filmlerinden birine imza atmış Anderson. Her filmi gerçekten ayrı bir sanat eseri. En son "Moonrise Kingdom" ile kendine hayran bırakmıştı bizleri. Son olarak da "The Grand Budapest Hotel" ile. Sürekli bir önceki eserinin üzerine koyarak, seviyeyi daha da yukarıya taşıyarak ilerliyor sanki. Tam bir "yönetmen filmi". Muhteşem oyuncu kadrosunu tek tek saymaya, uzun uzun anlatmaya gerek yok. Ancak tabii ki bu kadronun içinde ışıl ışıl parlayan "Zero"dan, yani Tony Revolori'den bahsetmeden de geçemeyiz. Ve tabii ki kusursuz bir Fiennes. Her sahnesi tekrar tekrar izlenesi bu filmi kesinlikle kaçırmayın. Keyifli bir sinema şöleni.
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.438 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    28 Mart 2015 tarihinde eklendi
    asla kötü bir film değil fakat bu türü sevmeyenlerin uzak durması gereken bir yapım 3/10
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    29 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    TEK KELİME İLE WES ANDERSON BAŞYAPITI
    Wes Anderson gibi bir dahinin Amerikan sinemasına birkaç beden fazla geldiğini söylemek biraz cesurca bir söylem olsa da biraz düşününce haklılık payı olduğunu fark edebiliyoruz. Uçuk kaçık filmlerinde hayal dünyasıyla gerçekliği pastel betimlemeler ve karakterlerle birleştiren usta yönetmen, en son Moonrise Kingdom ile kariyerinin zirve noktasına ulaşmıştı. Bu kadar iyi bir filmden sonra gelecek eserinin ne kadar riskli bir noktada ayakta durmaya çalışacağını tahmin edebilirsiniz. İlk olarak Berlinale’de görücüye çıkan, bir de festivalden büyük jüri ödülü kazanan Büyük Budapeşte Oteli, Anderson’ın önceki filmiyle yükselttiği çıtaya birden fazla basamak ekleyerek yönetmenin ustalık eseri olarak parlıyor
    Büyük Budapeşte Oteli’nde kendi zekasının ve hayal gücünün en uç noktalarına erişmiş gibi duruyor. İlk dakikalarında seyircide yüksek bir merak duygusu uyandıran filmin senaryosu en ufak bir şüpheye mahal vermeden kusursuzun kanlı canlı örneği olmuş desek abartmış olmayız. Büyük bütçeli yahut önemli filmlerin yıldız oyuncularının kısacık, basit rollerde hayat verdiği tuhaf karakterler, filmin adrenalini yüksek gidişatında seyircinin en samimi dostu oluyor. Yönetmen hayal ürünü bir dünyada, hayal ürünü karakterlerin ne kadar farklılaştırılabildiklerini kanıtlamak istercesine filmini basit patikalardan dolambaçlı yollara, sığ sulardan derin okyanuslara sürüklüyor. Öyle ki Büyük Budapeşte Oteli’nin her anında bir sonraki sahnede ne olacağını tahmin ettiğimiz halde bir an önce ilerlemesini bekliyoruz çünkü Anderson, iflah olmaz bir yaramaz çocuk olarak ritmi hiçbir şekilde düşmeyen ve en başından tutup duygu seli olup akan finaline kadar seyircisine kucak açan bir hikaye kurgusuyla karşımıza çıkmış. En güzel rüyalarımızı bile kıskandıracak bu yepyeni evrenin bir parçası olmak ise hiç zor değil zira yönetmen, her türden seyirciyi tatmin edecek bir portreye davet ediyor. Sıkı dostu Alexandre Desplat tarafından bestelenen harika müzikler eşliğinde, Anderson’ın kendisiyle özdeşleşen kamera kullanımı ve dekorlar da bu armoniye katılınca Büyük Budapeşte Oteli’nin mutluluktan ve sinemayı kutlamaktan daha azını vaat etmeyeceğini fark ediyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi yıldızlarla dolu kalabalık kadrosunun yağmur damlaları gibi bir bir ekrana düşüp bir anda yok olmaları ise hiçbir rahatsızlığa sebep olmuyor. Her biri bu armoniye renk katarak görevlerini yerine getiriyor, Anderson’ın baş yapıtının birer parçası oluyor.

    Aynen öyle; Büyük Budapeşte Oteli’ni Wes Anderson’ın başyapıtı olarak rahatlıkla kabullenebiliriz. İvmesini hiçbir zaman düşürmeyen böylesi yaratıcı bir yönetmenin Amerika’nın muhafazakar sinema anlayışı içinde sıyrılıp bu gibi eserlerle karşımıza çıkıyor oluşu ise basitçe bir lütuftan daha azı olamaz. Moonrise Kingdom sonrasında daha iyisini yapabilir mi diye düşünürken Büyük Budapeşte Oteli ile karşılaşmak pek hoş oldu, peki bundan daha iyisini yapabilir mi? Aynı kuşkuya mahal vermeye gerek yok, neden olmasın deyip geçelim!
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 550 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    5 Aralık 2021 tarihinde eklendi
    Kesinlikle çekim kalitesi ve değişik tarzda olması ve eğlenceli olması filmi çok keyifli bir hale getiriyor.
    Ata Kalinyazgan
    Ata Kalinyazgan

    Takipçi 204 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    13 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    (...) Wes Anderson'ın kendine has büyüleyici dilini en geniş biçimde kullandığı yeni filmi Büyük Budapeşte Oteli tek kelimeyle yönetmenin başyapıtı. Muhteşem renklerle donattığı simetrik kareleri hayran bıraktırıyor. Katman katman açılan öyküde gizemden, komediye, romantizmden polisiyeye birkaç farklı türde birkaç farklı hikayeyi iç içe geçirerek anlatıyor. Eğlendirmeyi ve düşündürmeyi çok iyi biliyor. O kadar bol detaylı bir iş ki tek seferde her ayrıntıyı yakalamak imkansız. Defalarca izlenecek türden, eşsiz bir yapım yani.
    y-osmanoglu
    y-osmanoglu

    Takipçi 59 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    9 Ekim 2014 tarihinde eklendi
    Gerçekten farklı bir film. Kostümler, mekanlar, konuşmalar çok farklı ve güzel olmuş. Başarılı bir film.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 301 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    5 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    The Grand Budapest Hotel, komik, zekice hazırlanmış bir polisiye. Tabii ki Wes Anderson farkıyla. Filme "Masalsı bir dünyada polisiye lezzeti" demişler ve tamamen katılıyorum. Bir nevi filmin özeti gibi. Öncelikle Wes Anderson bu filmde farkını gerçekten ortaya koymuş, en başarılı filmi. Filmin senaryosundan çok filmin görüntüleri, çekim açıları dikkat çekiyor. Anderson bu konuda artık bir usta olmuş. Bize kendi dünyasının kapılarını açıyor ve büyülemeyi başarıyor. Şimdi filme gelirsek filmin en dikkat çekici performansı Ralph Fiennes ve Tony Revolori. Bu ikilinin kimyası tutmuş ve onlardan hiç beklemediğimiz müthiş performanslar sergilemişler. Aslında bu film bir nevi yıldızlar geçidi çünkü filmde bir sürü ünlü oyuncu var. Bu oyunculardan Edward Norton, Adrien Brody, Willem Dafoe ve Saoirse Ronan. Filmdeki tüm oyunculuklar mükemmel, senaryo ve görüntüler muazzam. Filmin konusuna gelirsek aslında tam bir polisiye filmi konusu içeriyor fakat böyle bir masalsı dünyada ve bol bol espriler ile filmin türü komedi-polisiyeye dönüşüyor. Sonuç olarak Anderson yine yapacağını yapmış, son zamanlardaki bir sürü ünlü oyuncular barındıran filmler başarısız olurken bu film onların aksine çok başarılı, manzara, görüntü her şey süper. Komedi ve polisiye sevenleri masalsı bir dünyaya davet ediyor. Güzel bir film. 4/5
    Birkan K.
    Birkan K.

    Takipçi 51 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    15 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    Yönetmen: Wes Anderson
    Senaryo: Wes Anderson, Stefan Zweig
    Oyuncular: Ralph Fiennes, Tony Revolori, Saoirse Ronan, Willem Dafoe, Adrien Brody, Edward Norton
    Tür: Komedi, Cinayet

    Wes Anderson’un kendine has sinema dili, kendine has hikaye örgüsü ve eskitilmiş havası (Vintage, Retro) veren görüntü rengiyle sinema dünyasında bambaşka bir yerde adını söyletiyor. Ve büyük oyunculardan figüran yaratma işinde de ciddi gözüküyor. Zira Adrien Brody, Jude Law F. Murray Abraham, Edward Norton, Tilda Swinton, Mathieu Amalric, Owen Wilson ve Harvey Keitel gibi Hollywood’un kalburüstü oyuncularını, hikayenin ufak yan rollerinde görüyoruz. Yine baş karakterlerimizden biri erken olgunlaşmış bir ergen olurken, film boyunca nereden çıkacak diye beklediğimiz Bill Murry, Murry’siz Wes Anderson filmi olmaz dedirtiyor yine. “Grand Budapest Hotel” ilk defa bir Wes Anderson filmi izleyen biri için pamuk şeker gibi mutlu edecektir. Ama daha önce Rushmore, The Royal Tenenbaum ve özellikle de Moonrise Kingdom’ı izlediyseniz, yine kaliteli bir iş yaptığına şahit olacaksınız. Filmin Görüntü Yönetmeni Robert D. Yeoman ve Sanat Yönetmeni Stephan O. Gessler’ın da hakkını teslim etmek gerekir. Masalsı bir dünya yaratmışlar. Avusturyalı Stefan Zweig’in romanlarından esinlendiği filmde, Wes Anderson’un yaşamın içindeki büyük olayları (ölüm, evlilik vs.) basitleştirmesi ve karakterlerine de düz anlattırabilmesi hikayeyi ayarında köpürtüyor ve komedi unsurunu çaktırmadan ortaya çıkarıyor. Ralph Fiennes ise kibar otel görevlisi M. Gustave karakteriyle filmin tek izlenme sebebi dahi olabilecek bir performans gösteriyor. Film simetrisi, görüntü rengi ve kendine has roman tadında anlatımıyla, hoş ayrıntılarıyla benden tam puan alsa da güzel başlayan hikaye filmin sonlarına doğru sıkıyor, sonuç bölümü basit ve bazı şeyleri havada bırakıyor. Bu arada filmi 1080p izlemek gibi bir gayeniz varsa, filmin büyük bir kısmının geçtiği 1930’lu yıllarda ki asıl hikayesi 4:3 formatta izleyicilerine sunuluyor.

    Genç Yazar (Jude Law) eski şöhretini kaybetmiş Budapeşte Otel’de kalıyordur. Otel’in hamamında çimerken, Otelin sahibi Mr. Moustafa (F. Murray Abraham) ile tanışır. Mr.Moustafa, bu büyük otele nasıl sahip olduğunu öğrenmek isteyen genç yazarı akşam yemeğine davet eder ve bu ilginç başarı hikayesini anlatmaya başlar. Genç Zero Moustafa (Tony Revolori) Lobi Boy olarak başladığı çalışma hayatından, Otelin Odacısı M. Gustave (Ralph Fiennes) ile yaşadıkları macerayı ve büyük aşkı Agatha’yı (Saoirse Ronan) anlatır.
    Furkan E.
    Furkan E.

    Takipçi 73 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    14 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    ŞAHANE! Sinemanın bir sanat olduğunu,hikaye anlatmayla sınırlı bırakmadığını anlatan bir Anderson şaheseri! Kısacası bayıldım!
    sinema
    1 ziyaretçi
    4,0
    9 Şubat 2015 tarihinde eklendi
    Yönetmen Was Anderson'un elinden çıkma En iyi film Oscar'ının en büyük adaylarından olan güzel film. Başrollerde Ralph Fiennes, Edward Norton, Adrien Brody, Tony Revolori, Saoirse Ronan gibi oyuncuların olduğu film geniş kadrosuyla seyir zevkini sonuna kadar sunuyor. Yönetmenin kendine has kamera kullanımı ve diyaloglar filme değer katan olgulardan. Tony Revolori'nin performansı göz dolduruyor. Sıradan bir senaryo olmasına rağmen yönetmenin elinde iyi harmanlanmış.
    DENİZ.H
    DENİZ.H

    Takipçi 44 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    10 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    Büyük Budapeşte Oteli, bir kitap tanıtımı ile başlıyor. Yazar (Jude Law) yazmış olduğu kitabın kaynağını bize aktarıyor. Yıl 1968, hayali bir avrupa ülkesi olan Zubrowka Cumhuriyetindeki eski şatafatlı günlerini kaybetmiş, Büyük Budapeşte Oteli'ne giden yazar, otelde karşılaştığı otel sahibi Zero Mustafa ile yediği bir akşam yemeği sırasında, Zero Mustafa'dan otelin sahibi olması sürecini anlatmasını istiyor. Film bu noktadan sonra Zero Mustafanın anlatımına geçiyor. Otelde çalışmaya başladığı ilk günden itibaren yaşadıklarını bizlere aktarıyor.

    İşte bu noktada karşımıza otelin bütün işlerinden sorumlu konumundaki Gustave (Ralph Fiennes) ile tanışıyoruz. 1932 yılında otelin gözde olduğu bir dönemde, kendini otelle bütünleştiren Gustave, otelin her şeyi. Otelin seçkin konukları, özellikle Bay Gustav için gelenlerle dolu. Konukların zengin, yaşlı, kendine güvenmeyen, kendini beğenmiş, yüzeysel, sarışın ve muhtaç olmaları gerekiyor. Bu seçkin konuklardan biri olan Dowager Kontesinin evinde öldüğü haberi üzerine Gustav ve Zero yola çıkarlar. Kontesin kendisine "Elmalı Çocuk" adlı çok değerli bir tabloyu bıraktığını öğrenir. Böylesine değerli bir tablonun başkasının eline geçmesini istemeyen oğul Dmitri (Adrien Brody), karşı atak olarak kontesin Gustave tarafından öldürüldüğünü iddia ederler. Bundan sonraki süreç, masumiyetliğin ispatı ve mirasın ele geçirmesi olarak devam ediyor.

    Avustralyalı yazar Stefan Zweig romanlarından esinlenilmiş olan film, tam bir görsel şölen. Pembe, sarı ve mor renklerin yanında zerafet, naiflik ve enine çizgili hapishane formaları. Savaş ve Nazi varlığına dayanamayarak intihar eden yazarın etkileriyle film savaş göndermeleri yapmayı ihmal etmiyor. Aslında tüm miras kovalamacası anlatımının altındaki pembe tonlu bir savaş için kitap kapağı gibi. Kitabın kapağını açınca içeride daha farklı şeyler görüyorsunuz. Zaten üçüncü bir şahıs üzerinden bölümler halinde anlatılan yapım, bir kitabı okuyormuşsunuz havasını veriyor.

    Savaşın etkisinde kaldığı dönemde, otelde kullanılan hemen hemen her şeyin üzerindeki Nazi benzeri figürler çok; ama çok zekice. Bunun yanında oteldeki tablonun gerçeklik kazandığı sahne ve tablodaki dağın şekli ile film boyunca ordan oraya taşınan pastaların şekillerinin aynı oluşu. Ya da sırf film için yapılan Elmalı Çocuk tablosu çok ince düşünülmüş ayrıntılar.

    Film boyunca Gustav nasıl biri sorusunu sordum durdum. Yaşlı kadın ölünce kendisine bir miras kalabilir mi umuduyla yollara dökülen bir çıkarcı mı?
    - Gençken hep biftek yersin; ama yıllar geçtikçe daha ucuz etlere yönelirsin, benim için sorun değil çünkü öylesini severim. Söylemi ile yaşlı sevgililerden hoşlandığını mı ima ediyor.
    Genç çırağı yanına onu kullanmak için mi yoksa ona acıdığı için mi aldığını filmin sonunda bile çözebilmiş değilim. Karakterlerin özel hayatlarının biraz yüzeysel geçildiğini düşündüğüm filmin sonun da biraz aceleye getirildiğini düşünüyorum.

    Filmde bir çok ünlü oyuncu olmasına rağmen, hatırlanılacak olan tek isim Ralph Fiennes.

    Görselliğine, zekice göndermelerine ve absürt komedisine rağmen, ki ben absürt komedi seven biriyim, filme gülmedim. Bu filmin kötü olduğunu anlamına gelmiyor elbette. Yönetmenin daha önce izlemiş olduğum Moonrise Kingdom filminden çok daha başarılı bulmama ve sevmeme rağmen, film beni güldüremedi (Duygusuz muyum neyim).

    Filmin IMDB puanı: 8,3.
    Sarp Baran
    Sarp Baran

    Takipçi 138 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    11 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Her izleyiciye hitap etmeye bilir. Gerçekten ilginç bir tarzı var. Kamera açıları teknikleri olsun filmin herşeyi ilgi çekici fakat filmin 1 sa 40 dk olmasına rağmen biraz yavaş ilerliyor belki tarzına alışamadığımdan yine de izlemenizi şiddetle tavsiye ederim çünkü değişik kendine has bir tarzı var yani izlemekten bir fayda var. 9/10
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top