Hesabım
    Yatak Dersleri
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Yatak Dersleri

    Adına da derler seks!

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Fransız sinemasının komedi, seks ve romantizmi harmanladığı filmler ülkemizde eskiye nazaran daha sık vizyona girer oldu. Bu hafta bu kontenjanı kapan film ise Delphine de Vigan’ın ilk yönetmenlik işi olan Yatak Dersleri.

    Biz isminin aşinası olmasak da aslında Vigan Fransızların, özellikle edebiyat camiasının yakından tanıdığı bir isim. Zira hayatını profesyonel yazarlıkla kazanan de Vigan,  2000’li yılların başından bu yana 7 romana imza atmış. Uluslararası Rotary Ödülü, Kütüphaneler Ödülü gibi farklı kurum ve kuruluşlardan prestijli ödüller kazanmış olan Vigan’ın 2010 tarihli No et moi adlı romanı Zabou Breitman tarafından da beyazperdeye uyarlanmış. 2011 yılında ise yine bir Fransız dramı olan Tu seras mon fils adlı filmin senaryosuna katkıda bulunmuş. Şimdiyse Chris Esquerre ile senaryosuna beraber imza attığı Yatak Dersleri ile beyazperde seyircisinin önüne çıkıyor.

    Delphine de Vigan’ın romanlarını, üslubunu, karakter işlemesini açıkçası bilmiyorum; edebiyatını ne kadar sinemaya aktarıp aktaramadığı üzerine ahkam kesemeyeceğim. Fakat, elimizde hikayesi daha önce benzer biçimlerde karşımıza çıkmış olan genç ve güzel bir kadın var: Emma Dorian (Laurence Arné) . Sadece çocuk yetiştirmekte değil hayata karşı da disiplinli bir babanın kızı olarak büyüyen Emma, ekonomi, politika,finans yönetimi gibi 'üst düzey' konularda yüksek eğitimi almış, kendisini yetiştirmiş, alımlı ve de hırslı bir kadın. Tek derdi ise çalıştığı ekonomi dergisinde işinin en iyisi olmak.  Bir süredir düzenli bir beraberliği olmasa da bunu fazla dert etmeyen Emma’nın bu steril yaşamı, bir gün diş doktoruna gitmesiyle allak bullak oluyor. Doktor ile kısa bir kaçamak yaşadıktan sonra bu ilişkinin ardının gelmemesi ilk adım olurken, birtakım yanlış anlaşılmalar sonucu Emma seks hayatında kendisinden kaynaklı ciddi bir problem olduğuna kanaat getiriyor. Emma sevişmeyi, ‘doğru’ seks yapmayı bilmiyor ve pek çok hırslı insanın yaptığı gibi, ’ele aldığı işin en iyisi olmak için’ kendisini eğitme adıyor!

    Filmin bu kırılma anından sonra, seks konusunda gururu kırılmış ve hatta düşük düzeyde hakarete uğramış bir kadının, hırsla nerelere gelebileceğini seyrediyoruz. Emma’nın kitapçı raflarından başlayıp, seks terapistinin koltuğuna uzanan çözüm arayışları hikâyeye de belli bir hareket katıyor. “Normandiya kıyılarına kadar Fransa’nın en iyi sevişen kadını” olmak için elinden geleni ardına koymayan Emma, bu süreçte iş arkadaşı ve derginin kıdemli yazarı Tristan’ın gözüne batsa da, “aşklar, kavgalar ve didişmelerle başlar” önermesini doğrularcasına ikilinin arasında göz ardı edemeyeceğimiz bir çekim doğuyor.  Bu da, oldukça seksi ilerleyen senaryonun gerçekçiliğini pekiştiriyor.

    Emma’nın abisi Ben ve onun ev hanımı eşi Béné ile yaptığı sohbetler ise filmin ihtiyaç duyduğu yan karakter özlemini bir nebze karşılıyor. Özellikle “Ben reklamcıların o çok sevdiği, hiçbir şey yapmayan 40 yaş üstü ev kadınıyım işte!” diyerek kendisini tanımlayan Bene’nin serzenişi filmin belli yerlere göndermesi olarak da okunabilir. Bir başka etkin yan karakter olan stajyer Yann ise hakkında başlı başına film yapılabilecek bir psikolojiye sahip. Emma salt kendi çıkarları için başta masumane yaklaştığı bu genç adamın, kıskançlık, sahiplik ve sevilmemişlikle örülü duygu dünyasını ne kadar zedelediğini fark etmiyor. Fark etse de, kendi beklentisi doğrultusunda davranmadığı için ‘kötü ve anlayışsız olan’ yine Yann oluyor. Belki de Delphine de Vigan hafif psikoloji dozajlı bir seks komedisini ilk filmi açısından şimdilik yeterli görüyor.

    Sonuç olarak elimizde oyunculukları fazla sarkamayan - ki Eric Elmosnino’nun kibirli Tristan’ını seyretmeye doyamadım- ve güncel seksi esprileri salonu güldürme potansiyeline sahip olan bir film var. Son sözü Paris’in en iyi escort kızı olarak gösterilen Agathe’nin Emma’ya verdiği feminist bir tavsiye ile bitirelim: “Sekste hangi seviyedeyim diye kafana bu kadar çok takma; erkeklerin hiçbiri daha iyi sevişmek, seviye atlamak için senin kadar düşünmüyor! Sadece karşındakinin gözlerine bak ve tüm hücrelerinle seksi düşün!”

    twitter.com/duygukocabayli

    limonluk.net

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top