Hesabım
    Sıfır Teorisi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Sıfır Teorisi

    Karmaşanın estetiği...

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Terry Gilliam! Hakkında her şey yazıldı, çizildi. Nasıl özetlenebilir ki? Aykırı, eksantrik, komplike bir kişilik, fizik ve siyaset eğitimi de görmüş çok yönlü sanatçı, mitolojiyi/masalları yapıtlarının dokularına nüfuz ettiren ve tüm karamsarlığına rağmen çocuksuluğun temiz düşlerini saklı tutan bir yazar-çizer-yönetmen... İngiliz Monty Python grubuyla işbirliği yaptığı yıllarda çektiği, 1975 yapımı, Türkiye'de "Kutsal Kadeh" adıyla gösterilen, doğrusu ise "Kutsal Kase" olan (Monty Python and the Holy Grail) fantastik güldürüde, bilinen Ortaçağ atmosferini, kahramanlıkları ve yüce otoriteyi parodisel bombardımana tutmuştur. Onu bir sözcükle tanımlamak gerektiğinde ise yakışan, tam bir "anarşist" olduğudur. İnsanları tek tipleştiren her tür egemene karşı savaş açan özgür ruhlu bir şövalyedir!

    Terry, kötülüğün kaynağında insan olduğunu keşfeden, yine de sevmenin yüceliğine inanan, tüm hayal kırıklıklarına rağmen sistemin dayattıklarına düşlerinin gücü ile karşı koyan bir bağımsız sinemacıdır.

    1940 doğumlu Terry, "Brazil"(1985) adlı kült statüsüne yükselmiş filminde, her hareketi, durumu, nesneyi saptayan bir bilgisayarın gerçek yaşamı kontrol ettiği tuhaf/kaotik bir gelecekte, teknolojik ve bürokratik mengenede sıkışmış istatikçinin huzur için hayallere sığınmasını şaşırtıcı görsel düzenlemelerle anlatır. Başka bir bilim kurgu olan, 1995 yılına ait "12 Maymun"da (Twelve Monkeys), milyarlarca insanın ölümüne yol açan bir virüsün yok edilmesi için, gelecekten geçmişe gönderilen bir denek-mahkumun oldukça iç karartıcı yolculuğuyla seyirciyi düşünmeye zorlar. Yönettiği on ikinci uzun metrajlı film olan "Sıfır Teorisi"(The Zero Theorem), bu iki filmle birlikte 'distopik hiciv üçlemesi' /'Orwellian triptik' olarak anılıyor.

    George Orwell'in "1984"te anlattığı, toplumu her şekilde kontrol altında tutan totaliter bir yönetimi çağrıştırsa da, üzeri şekerle kaplanmış gibi gözüken gelecekte yaşayan karakterin adı Qohen Leth ( Christoph Waltz). Bir bilgisayar dehası, asosyalliğe yatkın, kafasını varoluşuna ilişkin sorulara takmış. 'Yönetim', ticari fırsatlar ve karlılık gözüyle baktığı bir teori üzerinde gizlice çalışmalar yürütmektedir. Her şeyin hiç bir şey olduğu 'Sıfır Teorisi'. Bu teorinin matematiksel ispatına bulaştırdıkları Qohen'i , daha sonra projeden uzaklaştırmak için ise baştan çıkarıcı bir kadın ve patronun genç oğlunu kullanmaya çalışacaklardır.

    Sıfır Teorisi gündemde aslında. Geçenlerde seyrettiğim bir belgeselde İngiliz evrenbilimci teorisyen Stephen Hawking, bugünden başlayarak geriye doğru, evrenin yaratılışına, Büyük Patlama'ya(Big Bang) gidildiğinde şu soruyu soruyordu: Peki ondan önce ne vardı? Yanıt: Hiç bir şey...Sıfır...Mutlak karanlık, hiçlik!

    Yani hiçbir şeyden her şeye ulaştığımıza göre, her şeyden hiçbir şeye dönebiliriz. Terry, karışık ve zor seyredilen filminde, teoriyi çengelliyor kafalarımıza. Qohen de buna saplantılı hale geliyor. Yaşadığı/çalıştığı mekan çok önemli. Özgürlüğümüze ket vurup esaret altına alan, gözü hep üzerimizde olan teknoloji diktatörlüğünün araçları ile donatılmış bir eski kilise. Terry, erkin (kapitalizmin) insanları doğalarından koparıp baskı altında kalıplara mahkum etmesinin en önemli iki gücünü (teknoloji ve din) simgelediği o mekana, Qohen'i ayartmaya gelenler aracılığıyla, aşkı, özgür davranışı, yaşam sevincini de konuk ediyor. Yukarıda belirttiğimiz gibi, insandan umudu kesmiyor.

    Ancak uyaralım: Terry'i tanımayan ya da az tanıyan, diğer filmlerini bilmeyen ya da az bilen seyirciler açısından zor bir film bu. Terry, neredeyse kendisini takip eden hayranlarına yönelik çekmiş filmi. Görsel ve tematik yoğunluk, perdede gördüğü her şeyi açıklamaya çalışanları bunaltabilir.

    Yapım tasarımındaki imza, yine, Terry'nin bir önceki filmi "Dr. Parnassus"daki (The Imaginarium of Doctor Parnassus) çalışmasıyla Oscar adayı olan David Warren'a ait. Warren, fantastik sinemanın önemli eserlerinden damıttığı çalışmasında, iç açıcı olmayan atmosfere karmaşanın estetiğini armağan etmiş.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top