Hesabım
    Avengers: Sonsuzluk Savaşı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Avengers: Sonsuzluk Savaşı

    Kral öldü, yaşasın Marvel!

    Yazar: Su Bahadır

    Süper kahramanlar çağında yaşadığımızı biliyoruz. Marvel ve DC'nin ezeli kapışması sayesinde birbiri ardına seyircilere saçılan süper kahraman filmleri artık beyaz perdenin en kıymetli hazineleri durumunda. Ancak bir noktaya değinmekte yarar var; "Festival kitlesi" olarak yaftalanan seyircilerin sırt çevirmeye eğilimli olduğu, aksiyonu bol, derinliği az, dünyayı kurtaran kahramanın da "falsosuz" olduğu süper kahraman filmleriyle Marvel'ın son 10 yıla yayılan alametifarikaları keskin bir çizgi ile birbirinden ayrılıyor.

    Marvel'ın Iron Man ile başlayan bu süper kahramanlar geçidi her filmle kendini ileriye taşıdı ve evrenini genişletmeyi başardı. Kurgusal kahramanlarımızın dünyayı kurtarmanın yanı sıra travmalarına, acılarına, zayıf noktalarına ve daha önceleri süper kahramanlara "yakışmayan" iticiliklerine şahit olabildiğimiz, alternatif bir süper kahraman evrenine giriş yaptık. Mizahı, aksiyonu, sosyal ilişkileri dozunda kullanan, türünün ne olduğu sorusuna pek çok farklı cevabı verdirebilen süper kahraman filmlerinin en yüksek noktası Avengers: Sonsuzluk Savaşı da Marvel meşalesini bir adım ileri taşımaktan geri kalmıyor.

    "Her film kötü karakteri kadar iyidir" sözü, "Avengers: Sonsuzluk Savaşı"nın gözünü hiç korkutmamış. Dünyanın karşılaştığı en büyük tehdit olarak boy gösteren Thanos, bir yandan uzayda yere bastığı her gezegende soykırım yaparken, bir yandan da bunu o kadar incelikli bir ideoloji ve "fedakarlık" duygusuna sarmalıyor ki, kötülüğün anlaşılmamaktan kaynaklı ürkütücü yanı kayboluyor ve o koyu sisin içinde düzenli bir kaos yaratıldığını fark ediyoruz. Karşımızda çok katmanlı, iyi işlenmiş, siyaha da beyaza da uzaklığı bakış açımıza göre belirlenecek bir "kötü adam" var. Üstelik de Josh Brolin ile kusursuz bir bütünleşme yaşıyor. Eğer bir süper kahraman filmi seyircisine taraf seçmekte zorluk yaratıyorsa o filmden beklenti bir hayli büyük olmalıdır diye düşünüyorum. Her ne kadar kutusuna sığmakta zorlanan bir yapısı olsa da, film kendini fazla fire vermeden dengelemeyi başarıyor.

    Serinin yönetmenleri Russo kardeşler, Marvel sinematik evreninde sağlam adımlarla yürümeyi başardılar. Yaptıklarının doğru olduğunun farkında olan kardeşler, çıtayı giderek yükseltmeyi ve risk almayı seven bir vizyona sahipler. Bu da "Avengers: Infinity War"da pek çok risk alınmasını sağlamış. Filmin kendisinden önceki fantastik bilim kurgulara göz kırpan bir yanı olması seyircilerin gözünden kaçmayacak bir detay. Star Wars'un bir tık karanlık çizgisini, Yüzüklerin Efendisi'nin destansı savaşlarını, Harry Potter'ın iki bölümlük son filmlerinde oldukça öne çıkan kötülükle iyiliğin iç içe geçmesi durumunu, Sonsuzluk Savaşı'nda görebiliyoruz. Kim iyi, kim kötü, kim haklı... Bu sorular her seyircinin bireysel olarak yanıtlayabileceği sorular haline geliyor. Alınan bir diğer önemli risk de fenomen dizi "Game of Thrones"un yaratıcısı George R. R. Martin'in aldığı türden bir risk. Yönetmenler seyircinin "kıymetlilerini" harcamaktan ve seyirciyi sürekli olarak bir şok durumunda tutmaktan kaçınmıyor. Filmin en başından itibaren, filmi dışarıdan bir göz olarak izleyip olayların akışına yalnızca tanık olmanın verdiği güven hissini alamayacağınızı anlıyorsunuz. Beklenmedik kayıplar, şaşırtıcı olaylar, kaotik senaryolar birbiri ardına geliyor.

    Seyirci olarak yakalamaya çalışırken zorlanıyorsunuz ancak Russo kardeşlerin bunun için de bir çözümü var. 60'dan fazla çizgi roman kahramanını bir arada paketleyen film, kimi karakterleri ön planda tutarken, kimilerine pek de yüz vermiyor. Böylece yalnızca hikaye akışı içinde etkin rol oynayanları takip ediyoruz. Bu takip sırasında da Star Wars'u akıllara getiren gezegenlerden, Elon Musk eli değmiş Elf diyarları tadındaki Wakanda'ya yolculuk ediyoruz. Bu yolculuk seyirciyi yormadığı gibi, hikaye akışını da bozmamaya dikkat ediyor.

    Yönetmenlerin filmden önceki röportajlarında altını çizdikleri en önemli şey, Sonsuzluk Savaşı'nın iki parça halinde planlandığı ancak her parçanın kendi içinde bir bütünlük oluşturarak özgün bir film ortaya koyduğu idi. Haklılar, ilk bölüm olması hikayeyi yarıda bırakmıyor, bir sona ulaştırıyor ve kendi çemberini tamamlıyor. Ancak bunu sağlayabilmek için kimi noktalarda abartıya kaçılmış olduğu da bir gerçek. Filmin epik yönünü öne çıkarıp dünyayı tehdit altına sokarken, birbirinden farklı pek çok kahramanı bir araya getirip onların ilişkilerideki dinamikleri kurgularken, bir de bunu Marvel'ın popüler olmasını sağlayan "karakterlere sadık kalma" yoluyla yapmaya çalışırken kimi fireler verilmesi bir hayli normal.

    Iron Man, Doktor Strange, Thor, Kaptan Amerika ve Galaksinin Koruyucuları filmde başı çekerken, Örümcek Adam, Black Panther, Vision, Hulk ve Scarlett Witch gibi karakterler de onların hemen ardından bakıyor. Hikaye akışında daha az etki eden isimler ise Black Widow, Bucky Barnes, Falcon ve War Machine oluyor. Oyunculukların da paralel şekilde yüksekten vasata indiğini söylemek yanlış olmaz. Ufak bir not daha; filmin ilk sahnelerinde Loki'nin yaptığı Hulk göndermesi, ilk "Yenilmezler" filminin hayranlarının da gözünden kaçmıyor.

    -Önemle belirtilmesi gereken bir nokta da, filmin bitişinden sonra muhakkak ekstra sahneler için beklenmesi gerektiği. Bir sonraki filmin seyri için oldukça önemli bir detay ekstra sahnede seyircilere sunuluyor.

    Marvel serisi birbirini geliştiren ve destekleyen filmlerle ilerleyen bir zincir gibi. "Yenilmezler"in ardından gelen "Kaptan Amerika: Kış Askeri" seriye bir dönemeç eklerken, "Kış Askeri" aracılığıyla ulaştığımız "Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı" da serinin çizgisini değiştirmişti. "Avengers: Infinity War" ise kimi klişeleri doğru yollarla kullanarak, özgün çatışmalar yaratarak, karakterlere yeni kalıplar sunup bir yandan da bunu onların doğasına yedirerek yeni bir süper kahraman film türü yaratıyor. Tıpkı "Blade Runner"ın "tech noir" türünü yarattığı gibi, "Avengers: Sonsuzluk Savaşı" da mizahın, fantastik kahramanların ve aynı zamanda karanlık bir çatının bir arada iyi tutunabildiği bir türün ilk ürünlerinden olabilir. Bittiği anda devam halkası için bekletmeye başlayan "Avengers: Sonsuzluk Savaşı", DC'ye karşı mutlak bir zafer gibi görünmenin yanı sıra, Marvel'ın yeni bir çağa adım attığının da kanıtı niteliğinde.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    • Turgut Uyar
      Sen çok anlıyorsun evet.
    • Erhan Cengiz
      Haklısınız. Renkler ve zevkler değişkendir...
    • xcalibur
      Erhan Bey, beğenmediysek yorum yazmayalım mı yani? Neden beğendiği şeyi birisine karşı savunma ihtiyacı içinde herkes? Ben beğenmedim. Siz beğendiniz. Ok konu kapandı. :)
    • Erhan Cengiz
      Ben de yeni izledim.. Aslında birçok kısa hikayenin olduğu(ki beğendim), dolu dolu bir marvel filmi izledik. Beklentin neydi infinity war film den ben onu anlayamadım. PArt 2 için bir çok hikaye başlangıcı ve sonu yaşandı. Thanos a bayıldım. Bence çok şık bir kötü adam olmuş (ki özellikler Hulk u altına ettirdi ya.. o sahnede bittim.) spider-man çok ezik kalacaktı.. Stark abimiz bir güzellik yapmış (ki çok güzel olmuş). Eğer ki binlerce sayıdan oluşan Marvel serilerini 3 saatlik filmde izlemek istiyorsan bu kadar oluyor. Film i beğenmeyebilirsin (ki 2. yi izlemezsin olur biter.)
    • xcalibur
      Marvel'den anlamadığınız belli. Üslup da yanlış zaten. Neyse.
    • manyak-mısın
      manyak mısın lan? hayatımda izlediğin en güzel filmlerden biriydi. nerenle izledin filmi?
    • xcalibur
      Tüm Marvel Film Evrenini takip eden biri olarak şunu söyleyebilirim ki.... Hayatımda ilk defa verdiğim paraya acıdım.... 3 saatlik ızdrap. her avenger filmde olacak diye kesik kesik kısa kısa hikayeler... Sıkıcı ve gereksiz savaş sahneleri. Saçmalıklarla dolu senaryo....
    Back to Top