Hesabım
    Yozgat Blues
    Ortalama puan
    3,6
    39 Puanlama
    Yozgat Blues hakkında görüşlerin ?

    9 Kullanıcı yorumları

    5
    2 Eleştiri
    4
    3 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Servet S
    Servet S

    34 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    18 Nisan 2020 tarihinde eklendi
    Harika oyuncular muhteşem bir konu. Fakat diyaloglar hep havada kaldı, cep telefonu ile çekilmiş kadar sıradan bir görüntü ve ses dizaynı. Ercan Kesal ve Tansu Biçer hatırına sonuna kadar İzlediğim bir film oldu. Lezzet almak için çok çabaladım. Özetleyecek olursam kaliteli yağ var, şeker var, un var fakat mum ateşinde pişirmeye çalışılmış.
    burkan alp k
    burkan alp k

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    14 Haziran 2019 tarihinde eklendi
    Hayatımda izlediğm en iyi realist-duygusal karışımını veren (her ne kadar duygular ve iç hayatları ağır bassa da) filmlerden bir tanesiydi. Gerek yersiz çekimlerden kaçınmaları olsun, adamı üçüncü şahıstan anlatırken birinci şahıs kafasını çıkarmaları olsun mükemmel bir film olmuş nereden puan kırabileceğimi bulamadım.
    uçarken takla atan güvercin
    uçarken takla atan güvercin

    Takipçi 13 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    10 Ocak 2015 tarihinde eklendi
    Bugün izlediğim ve beğendiğim dördüncü Türk filmi (Ateş Böceği, Süreyya, Turist Ömer Boğa Güreşçisi ve Yozgat Blues). Eskisiyle yenisiyle Türk sineması ne güzel birşey dostlar. Yozgat Blues için de Ercan Kesal takliti yaparak şunu diyeyim: "bazıları beğenmez, kokuyor der ama film de budur"
    Kağan Y.
    Kağan Y.

    Takipçi 58 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    8 Mart 2015 tarihinde eklendi
    Sinemada basitliğin, sadeliğin belki de bize en güzel örneği, muhteşem oyunculuklar, özellikle Ercan Kesal olmak üzere adeta Türk sinemasının gururu olan bir yapım Yozgat Blues, tutunamayanlar ile gidemeyenlerin hikayesini işleyen yönetmenin yarattığı sadelik ise gerçekten inanılmaz, çok etkileyici bir filmdi. Görsel yapı olarak da dört dörtlüktü, nerede nasıl ortamlarda film çekileceğini çok iyi biliyor Mahmut Fazıl Coşkun, açıkçası ilk filmi olan Uzak İhtimal'i de yakın zamanda izleyeceğim hemen. Ses konusuna gelirsek, filmde hiç müzik kullanılmamış, Joe Dassin'in L'Ete İndien şarkısını sürekli duyduk ve hayran kaldık, hayatın tek bir şarkı arasına sıkıştığını inanılmaz etkileyici biçimde aktarmış yönetmen. Gurur duymamız gereken bir yapım ancak herkesin seveceği türden değil, etkileyici ve ağır drama filmleri sevenlere önerilir. Komedi kısmına gelince komedi unsuru yoktu yani neresi komedi anlamış değilim, tam bir dram filmi ve insanları çok güzel bir şekilde betimleme yaparak karakterleri açmış yönetmen. Hiçbir detayı da atlamaması zaten ayrı bir artı. Çok etkileyici.
    mumillica
    mumillica

    Takipçi 52 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    17 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Yozgat Blues, anlattığı hikaye ve karakterlerini ele alışıyla kendine bir ayrıcalık kazandırıyor. Farklı bir konusu ile izlenmeye değer
    Furkan E.
    Furkan E.

    Takipçi 73 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    8 Ocak 2014 tarihinde eklendi
    Öncelikle şunu söylemeliyim ki,Ercan Kesal, Türk minimalist sinemasının göz bebeği oyuncuları da hayranım luğuna,düşü filmde de özellikle peruk-kel olduğu sahnelerde yine müthiş performanslar sergiliyor.... Film, eski yeni çatışmasının taşra insanın üstündeki bazen hüzünlü,bazen de komik etkilerini anlatı farklı bir şekilde burada kazanan arabesk yönüyle Muhsin Bey' benzemesinin tam aksine o filmin tam antitezi Sarıbacak'ın Kamil rolüne ise bayılacaksınız.
    Duygu K
    Duygu K

    Takipçi 10 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    17 Aralık 2013 tarihinde eklendi
    2013'te beni en çok yakalayan yerli yapımlardan biri oldu Yozgat Blues, daha afişi ve adı ilk çıktığında… Ercan Kesal'ın ve Ayça Damgacı'nın birbirlerinden uzak ama bir o kadar da filmi bütünleyen karakterleri ve oyunculukları seyirciyi hikayeye çekmeye yetiyor zannımca. Büyük şehirde sıradan ve silik bir kadınken, taşrada göz bebeğine dönüşen Neşe, hayatını neredeyse tek bir şarkıya, tek bir melodiye sıkışmış gibi yaşayan ve halen büyüme sürecinde olan Yavuz, seyirciyi koltuğundan alıp aslında isimsiz bir taşra kentine götürüyor. Hayata dair bir yol alma ya da alamama öyküsü Yozgat Blues. Zeytinburnu’nun Yozgat’tan farklı olmaması, Hayatlara yapıştırılan etiketlerin taşra yada metropol fark etmemesi gibi de yorumlanabilir.
    Öte yandan Tansu Biçer ve Nadir Sarıbacak’ın yan karakterlerde sergiledikleri performanslar alkışlık.
    Son olarak filmin, pek çok önemli festivalden en iyi ödülleri toplayıp, dönmüş olması da tesadüf olmasa gerek. Tasvir ettiği taşra kentlerinin sinemalarında da en yakın zamanda gösterilmesi umuduyla.
    Amir Han
    Amir Han

    Takipçi 452 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    15 Aralık 2013 tarihinde eklendi
    50 yaş üstü oyuncularda kaliteli oyuncu boşluğunu dolduran ve son 2, 3 yılda yıldızı parlayan Ercan Kesal aynı zamanda özel hastane sahibi olan bir doktor. Hastanesindeki hizmetten hiç memnun kalmadım ama oyunculuğu 10 numara. Kayık gözleri, dilini ağzında gezdirmesi ve mimik hareketleri süper. Zaten bakışı ve duruşu bile anlam yüklü. "Küf" filmindeki rol arkadaşı Tansu Biçer burdada oynuyor. Bu sefer idelleri olan bir berber rolünde. Ayça Damgacı ise metropolde şişman ve bakımsız bir kadın olarak ezik bir hayat yaşarken taşrada bu haline bakılmaksızın değerli bir statü kazanıyor. Senarist Tarık Tufan ve Yozgat'lı yönetmen ıl Coşkun iyi bir iş çıkarmışlar. Bu arada peruklu ve finaldeki peruksuz sahneden filmin özeti çıkarılabilinir.
    Eyüp T.
    Eyüp T.

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    5 Aralık 2013 tarihinde eklendi
    YOZGAT BLUES İÇİN 66 CÜMLE

    1. Ölen kişinin ardından helva, yemek vs. şeylerden ziyade onun elbiselerini bir garibana vermek daha mühimdir.
    2. İstanbul’un en yakışıklı/güzel hâli vapurun camından izlenir!
    3. Mecburiyetler ülkesinde dilenci olmaya çalışmak diye bir şey hep olacak.
    4. Bazen “-mış” gibi yaşamak zorundayız, evet!
    5. AVM kültürünün tam ortasında hep ve daima bir Fransız olmak ne güzelmiş!
    6. Ankara’dan bilirim ben taşra hep ergendir, kararlar pek akılla verilmez!
    7. Filmin verdiği genel duygu: Lunaparkta dönme dolabın hemen dibinde külahtaki dondurmayı yalarken –ağzına yüzüne bulaşmışken üstelik- beğendiğin bir kızı kesmek ağır imtihandır!
    8. Filmdeki müziksizlik = Modern insanın kulaklık sevdası. (Kulaklık takıp sesi son ses açan gençliğimize ithaftır!)
    9. Yavuz’un (Ercan Kesal) kıyafet takıntısı insanın vicdan ve merhamet haritasıdır!
    10. Bazen insan konuştuğunda kayda değer bir gelişme olmayacağını bildiğinden susar ve buna yaşanmışlık denir.
    11. Atasözleri ve deyimler (halk kültürü, folklor) candır.
    12. İnsanın İstanbul’dan Yozgat’a gitmesi çaresizlikten ziyade özüne biraz saygı ihtiyacındandır.
    13. Yolculuklar, arabalı ve mutlaka ‘yemek, çay, sigara’ molalı olduğunda güzeldir.
    14. Neşe (Ayça Damgacı), bilmediği denize iyi yüzme bildiğinden değil peşine düştüğü adama olan inancından düşer ve inandıklarımızdır bizi yaşatan!
    15. Sabri’nin görücü usulü ve fön sahneleri, Yavuz’un demlediği çayı anlatma sahnesi, Kamil’in Nazım Hikmet sahnesi, Neşe ve Yavuz’un otel lobisinde gazeteciye poz verme sahnesi sinema tarihimizde kült sahneler arasına girecektir.
    16. Filmdeki ağır aksaklık sevdası = Modern hayatın ışık hızına olan sevdası
    17. Sevda sevda dediğin şey bir kuru teselli bile vermez bazen!
    18. Bazen öyle bir susarsın ki karşındaki kıza “ben senin abinim” desen de yer “ben sana vurgunum” desen de; anlayana yani!
    19. İçinde yaşadığın öyle normal bir şey olmayınca milletin gözünde şebek olma ihtimalinde o derece artıyor!
    20. Hal dili bir şey var ya, Yavuz (Ercan Kesal) bu konuda gol krallığı tacını giyiyor.
    21. Filmdeki tek parçalık Fransızca şarkı, hemen hemen Türkiye’nin orta konumunda olan Yozgat’tan bir devrim başlatmak adına anlamlı!
    22. İnsan İstanbul’dan ayrılırken neden & ne zaman döneceksin gibi sorular sorulmazken başka şehirlerde tüm sorularla muhatap olunur; sahi neden!
    23. Film, kadın filmi çünkü sağı solu belli değil!
    24. Film, erkek filmi çünkü sineye çekilecek çok şey var!
    25. Film, insan filmi çünkü adamakıllı bir hüznü var!
    26. Filmdeki eşyasızlık, eşya hastalığına tutulan bizlere bir reçetedir! (Gerçek hayatta doktor olan Ercan Kesal (Yavuz) yazsa bu reçeteden bir şey anlamayacağımız kesin ama yazmasa da büründüğü karakterden dolayı çok şey anlatıyor ‘anlayana’)
    27. Kadın da erkek de hesaplamaz ama her zaman hesabı erkek öder.
    28. Özellikle diploma verme sahnesinde Ercan Kesal’ı, Murathan Mungan’a sadece ben mi benzettim acaba!
    29. İnsan, sigarayı kendi isteğiyle bırakabilir evet ama sigaraya başlayıp başlamamak her zaman insanın elinde olan bir şey değildir.
    30. Çekimlerin neredeyse tamamının Yozgat’ta yapılmasına rağmen filmde ‘gezelim, görelim’ havasının olmaması ise insanın körlüğünün etrafını görmezden gelmesinin bir tokadıdır!
    31. Bel altına vurmadan ve hiç küfür etmeden de seyirciyi güldürmek hatta kahkaha attırmak mümkündür.
    32. Film boyunca güldürse bile yönetmen, melankoliyi ustaca damarlarımızdan veriyor ve ‘gül’ diyor ‘gül, ey seyirci; benim hüznüm de böyledir!’
    33. Sabri (Tansu Biçer), iyi çocuk yav, valla iyi çocuk!
    34. İstanbul sevdası Yozgat’ta otelin penceresinden bakınca “deniz olsa aynı Zeytinburnu” dedirtir insana.
    35. Film, süre olarak mükemmel ne uzun ne kısa.
    36. Fön > Sakal Tıraşı!
    37. Peruk, düşünce evet kel görünebilir ama o peruğu içselleştiren bir insan için düpedüz bir yaranın durmaksızın kanaması gibidir bu durum.
    38. Gazete kupürünü kesip saklamak güzel bir illettir!
    39. Yavuz için tüm soruların cevabı ‘müziktir’!
    40. ‘Kökten değişimcilik’le ‘ayak uydurma’ farklı şeylerdir, Yozgat Blues, kökten değişimciliği reddediyor olsa olsa ayak uydurma denemeleri yapıyor ama yine de savunduğu şey insanın özü, özün o güzel rengi.
    41. Kamil, yerel entelliğinin canlandırılmasında zirvedir.
    42. Yönetmen ve senaristin taşrada yıllarca çıraklık yaptığı Uzak İhtimal’deki şehir ustalığından belliydi.
    43. Acı acı gülümsemek insan için ne kadar zorsa da karşıdaki için görülmesi o kadar mecburi ve sistemsel!
    44. Gömlekteki lekenin çıkmaması bazen yere düşen bir gurur meselesine döner.
    45. Suskunlar için yazılmış bir film Yozgat Blues, konuşan da izlesin ama ne olur yüreğiyle!
    46. Yavuz müziğini her yerde yapar, doğrudur ki İstanbul’dan Yozgat’a gelmiştir!
    47. Berberlerin merakı bazen iyi şeylere de yol açabilir!
    48. Yalan söylemenin de -çekip gitmek adınaysa- vahşi bir güzelliği vardır!
    49. Kadın, -her kim ne derse desin- ilgiden hoşlanır.
    50. Erkek, kıskanır!
    51. Kamil gibi adamlardan ne çok var İstanbul’da!
    52. Filmin senaryosu ve kurgusu çok sağlam.
    53. Filmde mola yerinden ayrılış sahnesinde Yavuz ve Neşe arabaya binerlerken çıkan kapı sesi mükemmel.
    54. Oteldeki odalarına giderken her adımda pıt pıt yanan koridor ışıkları, insanın yürüdükçe aydınlanan ama arkasına hiç bakmayan tavrının muhteşem imgelemi.
    55. Kadının da erkeğin de gözü sonradan açılanı tehlikelidir!
    56. Yavuz, susarak yaşamayı kabullenmiş ve bundan şikâyeti olmayan biridir, ama bir konuşabilse…
    57. Neşe, yeniliklere açık ve kabuğundan yeni çıkmış biri saflığında…
    58. Kadınların yapılan sürprizi anlamamaları kadar kötü bir şey yoktur! (Tabak meselesi)
    59. Yazıktır bu erkek naifliği ve kırılganlığına!
    60. Kadının heyecanı sahneye adım atana kadardır sonra çabucak herkesle dostmuş gibi oluverir.
    61. Yavuz neredeyse donuna kadar her şeyini satar amaç bir insanın hevesinin kırılmasından korkmaktır!
    62. İnsanlara güvenmek değil ama insanlara kol kanat germek her zaman candır!
    63. Yozgat, Fransız müziğini anlayacaktır!
    64. Yolun esas yolcusu mutlaka varış noktasına döner ama yanında gidenler bir şekilde savrulur giderler.
    65. Ercan Kesal (Yavuz), tüm en iyi erkek oyuncu ödüllerini film ise mutlaka en iyi senaryo ödülünü almalıdır.
    66. İstanbul’dan Yozgat, 665 km.’dir fakat Yozgat’tan İstanbul’a gelince işte o kilometreye vurulabilemez!
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top