TinkerBell ve Canavar Efsanesi - Beyazperde.com eleştirisi : Tinker Bell; kendi filminde yan rolde olan kültleşmiş bir karakter.

Tinker Bell yüzyıldan fazla süren yolculuğunda, küçükten büyüğe hemen herkesin bildiği, sevdiği kültleşmiş bir karakter. Peter Pan’in Olmayan Ülke’de yaşayan sevimli perisi Tinker Bell, Walt Disney ile bir süredir kendi hikayesini yazıyor. Oyunları, TV dizilerinden sonraysa Tinker Bell’in Peter Pan ile tanışmadan önceki hayatı seri film halinde beyazperdede vücut buluyor. Tinker Bell ve Korsan Peri macerasından sonra, Tinker Bell ve peri arkadaşlarının hikayesi bir yıl sonra vizyonda yine yerini aldı.

Daha önceki filmlerden de tanıdığımız hayvan perisi Fawn, Peri Adası’nın karanlık taraflarında tanımlayamadığı bir ses duyunca peşine düşer ve karşısında tüylü, kocaman, dişleri keskin ve öfkeli bir yaratık görür. Kalbini ve aklını dinleyen Fawn ona yardım etme kararı alır. Tinker Bell ve arkadaşları bu duruma her ne kadar şüpheyle baksa da Fawn’a yardım etmekten başka çare bulamazlar. Ta ki izci periler bu yaratığın da dahil olduğu bir efsaneyi keşfedip onu ortadan kaldırmaya karar verene kadar. Yaklaşık her 1000 yılda bir kayan bir yıldız, efsaneyi harekete geçiriyordur...

Filmin ismine, kültleşmiş bir karakterin gücüne baktığımızda bu filmin de Tinker Bell hikayesi olduğunu düşünüyoruz. Fakat serinin son filmi Tinker Bell’in hikayesi olmaktan çıkarak, Walt Disney’in kızlara yönelik yaratmak istediği tipik bir kız grubunun maceralarına dönüşmüş. Bir önceki filmde de Tinker Bell’in başrolünden çalmalar yaşansa da bu filmde hikaye hayvan perisi Fawn üzerine kurulu.

Diğer filmlere baktığımızda kadınların hüküm sürdüğü bir dünya olarak kurgulanan Periler Adası Tinker Bell ve Canavar Efsanesi’nde daha çok, kadın cinsinin daha fazla yaşadığı bir dünya olarak algılanıyor. Tinker Bell ve Korsan Peri filminde kendi ayaklarının üzerinde duran ve kötü korsanlara savaş açan karakterleri izliyorken bu filmde dış görünüşe göre kimseyi yargılamamak gerekliliği mesajını alırken, yeri geldiğinde korkmak hatta güzellik uykusundan feragat ettiğin için şikayet etmek de işin içine giriyor. Bu da karakterlerin, daha önceden verdiği güçlü olma mesajını alaşağı ediyor. Bu filmde gördüğümüz yalnızca ‘günü kurtarmak.

Filmde yaratılan dünya da keza ‘yaptık, olduğu kadar’ havası yaratıyor. Daha önceden büyülenerek izlediğim Periler Adası’nın bu sefer zayıf bir atmosferi vardı.Dar bir alanda taş toprak içinde hikaye işlenirken, dört mevsimin yarattığı görsel nimetlerden yeterince faydalanılmamış.

Tüm eksikliklerine rağmen ikinci yarıdan itibaren artan aksiyon filmin can simidi. Yaratılmak istenen duygusal ton da iyi işlenmiş. Hatta Disney filmi alışıldık bir sonla bitirmiyor; kalbe dokunarak filmin en duygusal noktasında ekranda son yazısına yer veriyor.