Hesabım
    İkinci Bir Şans
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    İkinci Bir Şans

    Ebeveynliğin iç dünyasına dair!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Susanne Bier,  Lars Von Trier’in başını çektiği dogma akımının önemli temsilcilerinden diyebiliriz. Yönetmenin Hollywood kara sularından tekrar Danimarka sularına çekildiği filmi İkinci Bir Şans / En Chance Til polisiye ile aile dramı arasında bir hikayeyle çıkış yolu arıyor. Aslında filmin hikayesi derdini o kadar sakin ve sade anlatıyor ki hikayenin aralarına sıkışmış detaylar çok daha fazla anlam kazanıyor. Polis memuru Andreas ve karısının yeni doğan çocukları, mutlu ve huzurlu ev ortamına karşılık uyuşturucu bağımlısı Tristan ve sevgilisinin bakımsız bebekleri karşı karşıya geldikleri andan itibaren filmin gerilimi de başlıyor. Anna ve Andreas’in her şeyin arkasına saklanmış ‘sorunsuz’ evlilikleri, Tristan ve Sanne’ın ayan beyan sorunlu olan ilişkilerinin arkasına çok güzel saklanıyor ama film bir yerden sonra görüntülerin gerçeği kurtaramayacağını, hatta onun üzerini örtemeyeceğini ortaya koyuyor. Bir nevi olayların üzerindeki örtüyü çekiyor.

    İkinci Bir Şans, Andreas’ın Tristan ve Sanne’ın şanssız bebekleri için kurulmuş bir cümle gibi dursa da Andreas’ın babalığa yüklediği ‘teknik’ boyutu fazlasıyla öne çıkarıyor. Anne ve baba olgusunu sürekli sorgulayan film, çoğu zaman görünenin duyguların önüne geçtiğini, gerçeği yansıtmak da yetersiz kaldığını ortaya koyan bir anlatım sunuyor. Öyle ki masum ve suçlu kavramları bir anda yer değiştiriveriyor filmde. Özellikle de kadın karakterler açısından. Bu da önyargıların olaylara bakış açısında yaşattığı yanılsamaya ayna tutar bir kıvam teşkil ediyor.

    Susanne Bier kadın karakterleri fazlaca ‘anne’ düzlemine çekerek oradan bakmamızı, duygularımızı annelik hallerine göre ayarlamamızı istiyor ki bunun biraz sorunlu bir bakış olduğunu düşünüyorum. Özellikle de bir kadın yönetmenden bu kadar kolaycı bir çerçeve geldiği için söylüyorum bunu. Hayata dair tüm çözüm ve çözümsüzlükleri ‘annelik’ duygusundan almaları yüce bir duygu gibi dursa da onları getirdiği nokta açısından bir hayli kolaycı ve tek taraflı duruyor. Yine bu durumun erkeklerde oluşan babalık halini yüceltmemesi de büyük şans!

    Film olayların üzerini kazıyınca çıkan gerçeklerle seyirciyi hazırlıksız bir şekilde karşı karşıya getirse de, bunu gayet olağan ve doğal yaptığı için etkisi bir hayli kuvvetli oluyor. İkinci Bir Şans herkesin kendisine ve bir ve bir başkasına sunmak istediği bir temenni kıvamına ulaşıyor. Bier 2011 yılında en iyi yabancı film Oscar’ı kazandığı Daha İyi Bir Dünyada /Hævnen ve Düğünden Sonra ile zaten iyi bir kariyer ortaya koyuyor. İkinci Bir Şans onlar kadar etkili olmasa da derdini sakin ve net bir biçimde anlatmayı başarıyor.

    twitter.com/BanuBozdemir

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top