Hesabım
    Betondaki Çatlaklar
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Betondaki Çatlaklar

    Viyana sokaklarında...

    Yazar: Ali Ercivan

    Cezaevinden şartlı tahliyeyle yeni çıkmış Ertan’ın hayata ayak uydurma çabalarını bölen sahnelerde, arkadaşlarıyla Viyana sokaklarında ve gece kulüplerinde uyuşturucu satan genç Mikail’i izlerken, insan bütün bunların paralel kurgu olduğunu kısa süreliğine unutabilir ve ‘flashback’lerle Ertan’ın gençliğini, onu bu noktaya sürükleyen geçmişteki olayları izlediğini zannedebilir. Baba-oğul olduklarını öğreneceğimiz bu iki insanın hayatları sanki bir tekerrürden ibaret. Ertan, kendi varlığından habersiz olan bu gence yakın durmaya ve onu belli bir mesafeden korumaya gayret ediyor. Şiddete meylinden, geçmişte işlediği suçtan ve hapiste heba olan senelerinden dolayı son derece pişman; oğlunu benzer yanlışları yapmaktan korumak istiyor. Ancak hayalperest Mikail de aynı döngünün içinde sıkışmış, gitgide atasının hatalarını tekrarlıyor.

    Avusturya’da yaşayan Kürt asıllı yönetmen Umut Dağ’ın ikinci uzun metrajlı filmi Betondaki Çatlaklar (Risse im Beton) bu senenin başında Berlin Film Festivali’nde gösterilmişti. Vizyona ilk olarak bu hafta ülkemizde çıktı. Dağ, ilk filmi Kuma’da olduğu gibi, karakter ve durumları en baştan açıkça tanımlamak yerine; öyküsünü ince hesaplanmış bir matematikle yavaş yavaş, parça parça keşfetmemizi sağlayacak bir yapı kuruyor. Bu tercih, bir kısım seyirci için öykünün takibini güçleştirebilir belki ama şahsi fikrimi soracak olursanız, Dağ’ın filmlerinin en lezzetli tarafı aslında.

    Tabii arızalı bir film olan Kuma’ya kıyasla Umut Dağ (ve senaryo ortağı Petra Ladinigg) birer sinemacı ve öykü anlatıcı olarak kendilerini çok daha geliştirmişler. Senaryo çözümleri, sahneleme, diyalog ve kurgu konularında ciddi yol kat etmişler. Diyaloglar bir iki yerde yine seyirciye enformasyon verme amaçlı olduğunu fazla hissettiriyor ama ilk filme kıyasla bu meselenin üstünde durmaya bile değmez. Olay örgüsünün biraz daha sıkı, anlatımın biraz daha ritimli olması belki filmin gücünü arttırabilirmiş. Ancak Dağ her şeye rağmen insanın içine işleyen, güçlü bir film ortaya çıkarmayı başarmış.

    Kuma aile içi bir öykü anlattığından dolayı büyük ölçüde iç mekanlarda geçen, daha kapalı bir filmdi. Betondaki Çatlaklar ise daha ziyade sokakların filmi. Biraz da rap müziğinin, hip-hop’un filmi. Avusturya’daki farklı göçmen gruplarının ve yuva belledikleri Viyana’yla ilişkilerinin filmi. Yönetmen bu kez daha sık sokağa çıkardığı kamerasıyla kenti, caddelerini, binalarını, parklarını gayet ustaca kullanıyor. Avusturya sineması adına gelecek vaat eden bir sinemacı Umut Dağ.

    Tabii filmin etkisinde, Dağ’ın kısa filmi Papa’dan bu yana beraber çalıştığı aktör Murathan Muslu’nun da payı yadsınamaz. Sert dış görünümü ama nüanslı, duygusal oyunculuğuyla kayda değer bir yetenek olduğunu hissettiriyor Muslu. Biraz Eric Bana’yı, biraz Belçika sinemasının son yıllarda dünyaya armağan ettiği Matthias Schoenaerts’i hatırlatıyor. Karakterin bir zamanlar o sokakların tozunu attırmış, güçlü bir adam olduğuna da şimdiki vicdan azabına ve pişmanlığına da inandırıyor bizi. Oğlunu korumak için gururunu hiçe saymayı, hatta senelerce hasretini çektiği özgürlüğünden vazgeçmeyi bile göze alabilecek, sarsıcı bir baba portresi çiziyor.

    Betondaki Çatlaklar’ın anlattığı öykü yeni değil. Hatta yer yer klişe bile sayılabilir. Nereye varacağını kestirmek de zor değil. Ancak yönetmen Umut Dağ bu öyküyü kendi üslubuyla ve yetkin bir sinema diliyle perdeye aktarmayı başarıyor. Film oldukça az sayıda salonda gösterimde ama Avrupa sinemasına ilginiz varsa ulaşıp izleyin derim.

    Twitter: aliercivan

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top