Hesabım
    İtirazım Var
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    İtirazım Var

    İtirazım Var artı 18’e…

    Yazar: Alper Turgut

    Onur Ünlü, hem yetenekli hem de çok çalışkan bir yönetmen; yazıyor, çiziyor, filmden arta kalan zamanında dizi de çekiyor. Siyah beyaz bir ustalık eseri ve kendisinin zirvesi olan “Sen Aydınlatırsın Geceyi”, beklentilerimizi yüksek tutmamıza sebep idi, haliyle son projesi “İtirazım Var”ı önceki filmleriyle karşılaştırarak seyrettik, her ne kadar biraz aceleye getirildiği izlenimi edinsek, de, hayli sevdik diyebilirim. 

    Evet, Sen Aydınlatırsın Geceyi, hala zirve olarak duruyor, çünkü İstanbul Film Festivali’nin ulusal film yarışmacısı İtirazım Var, sanattan ziyade, gişeye daha yakın bir yapıt, kesinlikle… Son olarak artı 18 yaş sınırı getirildi filme, üstelik çıplaklık ve çok fazla küfür olmamasına karşın. Onur’un en siyasi filmi zannımca cezalandırılmış oldu, göndermelerden rahatsızlık duyan erk sevicileri, din tekelcileri ve ahlak bekçileri tarafından… Yine de ve her şeye rağmen, İtirazım Var, yönetmenin en çok izlenen filmi olacak, bu besbelli…

    Yerli işi bir Sherlock Holmes filmi bu, dedektif gibi bir imam, üstüne üstlük bayılıyor  belaya… Boksör, satranç hastası, siyasi bilimlere de ilgisi var, daha ne olsun? Müzikler de pek güzel, arada aksiyon, koşup kovalamaca, bol kepçe siyasi ve dini gönderme, sonra absürt dozda, espriler kıvamında…  Polisiye türünün klişeleri kadar, yeni bir şeyler katma çabası da var. Sonra dev oyuncu kadrosu; Serkan Keskin, Hazal Kaya, Büşra Pekin, Öner Erkan, Osman Sonant, Serdar Orçin, Umut Kurt, Özgür Çevik, Mustafa Kırantepe, Tansu Biçer, Sırrı Süreyya Önder, Güler Ökten. Özellikle başroldeki Serkan Keskin, müthiş bir performans sergilemiş, diğerleri zaten hep yan rol.

    İşte imam nikahından haram faize, en devrimci sahabe Ebu Zerr’den günümüz din algısına, diyanet işlerinden dinin gerçek yüzüne, kirli polislerden tefecilere, emekli edilmiş askerlerden, sokak çocuklarına, yok, yok! Ötesinde bu hasret kaldığımız bir mahalle ve semt öyküsü, yoksullar var, orta sınıf var, sürekli zerk edilen köşkler, zenginler yok, çok şükür. Camiden kiliseye koşuşturan, en nihayetinde içki masasına da oturan bir garip imam Selman Bulut, hani en vicdanlı olanlardan, Dolmabahçe’den sürülen müezzin gibi… Bizim imam dedektif Selman, darbe üstüne darbe yediği kırık burnuyla, camisinde işlenen cinayetin peşine düşüyor, sırları aralayarak, kendisinden başkasına inanmayarak…

    Maktul karanlık bir tipse, haliyle şüpheliler de artar. Evet, katil kimdir? Para peşindekiler mi, borçlular mı, intikam hissiyle yanıp tutuşanlar mı, canı yanan mı, mağdur olan mı, hangisi? Ve iz sürdükçe, bozuk düzen iyice açığa çıkar, bu sisteme bir sitem gerekir. Müslüm Gürses'in filme adını veren pek meşhur şarkısındaki gibi; "...İtirazım var bu yalan dolana, Benim şu dertlere ne borcum var ki, Tuttu yakamı bırakmıyor, Benim mutlulukla ne zorum var ki, Bana cehennemi aratmıyor...”

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top