Hesabım
    Adalet 2
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Adalet 2

    Robert Mccall yeniden adalet peşinde!

    Yazar: Fatih Yürür

         İkinci baharının ortalarına doğru hızla yol alırken, aksiyon arenasını ihmal etmeyen usta oyuncuların adrenalin takviyesiyle bezeli popüler sinema trendleri; her ne kadar abecesi değişmese de garantili bir alıcı kitlesine sahip olduklarını defalarca kanıtladılar. Söz gelimi her daim risk havuzunda olan Liam Neeson’lı, her adımda bir önceki mahsulü aşmasıyla nam salan Tom Cruise’lu, bir alt jenerasyondan  kendilerini selamlasa da; daha sevimli olmayı başaran yapımların takviye gücü olan Dwayne Johnson’lu yapımlarda aşağı yukarı ne ile karşılaşacağımız bellidir. Son yıllarda Sean Penn ya da Charlize Theron gibi isimler bile, deli fişek aksiyon mahsullerinde, gözüpek birer yıkım makinasına dönüşebileceklerini kanıtladılar. 

         Denzel Washington gibi usta bir oyuncu söz konusu olduğunda da, aksiyon arenasında kendine has bir konseptin yaratıldığından bahsetmek hiç de yanlış değil! Daha ağır karakterleri ete kemiğe büründürdüğü 90’lı yılların aksine; özellikle son 10 yıllık süreçte, adrenalin zengini aksiyonlarda renkli karakterleri perdeye taşımaktan çekinmedi. Bir başka aksiyon adamı olan Mark Wahlberg ile giriştiği kanka komedisi soslu 2 Guns ya da Tanrının Kitabı gibi yapımlarda, harlı aksiyonun tam kalbinde yer alacağını zaten kanıtlamıştı.

         2014 yılında vizyona giren Adalet, onu 90’lı yıllarda Mel Gibson ya da Bruce Willis gibi yıldızların “adalet arayışı” türküsüne benzer bir türlü tutturmaya itti. Son yıllarda “az ama öz” filmle yoluna devam eden Washington, bir taraftan haysiyetli biyografileri kucaklarken; diğer yandan da Robert McCall karakterine yeni bir şans vermeyi de ihmal etmedi. Hem eleştirmenlerden hem de izleyiciden tam not alan ilk filmin ardından, tıpkı John Wick gibi, arayı pek de uzatmadan yola devam etmesi, özellikle türün meraklıları için ödül niteliği taşıyor demek abartı kaçmaz.

         İçinde Denzel Washington bulunan aksiyon mahsullerinin neredeyse alternatifsiz talibi olan Antoine Fuqua’nın bir kere daha kamera arkasına geçtiği yapım, bu sefer salt Michael Sloan’ın yarattığı televizyon serisinin kalıplarının biraz daha dışına çıkmayı ve daha vahşi bir karakter yaratmayı hedefliyor(du). Cehennem Melekleri 2, Mekanik, 16 Blok ve  Jack Reacher gibi yapımların senaryosuna mürekkep damlatan Richard Wenk’in imza attığı öykü; aslında bir anlamda kalem oynattığı filmlerin damıtılmış haline dönüşmüş diyebiliriz… Şöyle ki;

         Sırtını 80’li yıllardan yadigar fikirlere dayayan ilk film; her ne kadar tipik bir blaxploitation çeşitlemesi gibi görünse de; sıradan bir hayat sürmek için çabalayan süper kötü pataklayıcı ana karakterinin motivasyonları altında yatan sebeplerle, keskin bir tür ayrımına da müsaade etmiyordu. Robert’ın “normal hayata adapte olmak” adına, gündelik takvimine iliştirdiği rutinlerin, sohbetinden keyif aldığı bir eskortun tartaklanmasıyla birlikte tamamen değişmesi; basit bir fikri, zengin aksiyon ile süsleyen ve ilk servislendiğinde afiyetle mideye indirilebilecek bir lezzete sahipti. Yapımcılar da servisledikleri menünün farkındalığıyla, sevilesi karakterler ve “ben geliyorum” diye bas bas bağıran bir final ile perdeyi kapatmışlardı.

         Adalet 2; işte bu benzer formülün, noktasına virgülüne dokunmaksızın, aynı tarifi bir kere daha önümüze koymayı hedefliyor. Karşımızda yine ve yeniden geçmişin pençesinden kurtulmaya çalışan, o çok aradığı iç huzurunu bulduğunda muhtemelen ne yapacağından bir haber olan bir ana karakter dikiliyor. McCall, beklediği işareti aldığı andan itibaren, yine ve yeniden kostümsüz süper kahraman modunu açarak oyuna dahil olur. Elbette oyunu en sert yöntemlerle oynamayı ihmal etmiyor!

        McCall bu sefer kaçırılan bir kız çocuğunun peşinde düşüyor. Bu bakımdan da köpeği öldürüldüğü için bütün bir teşkilatı kevgire çeviren John Wick’ten ya da her devam halkasında aile üyelerinden birini kurtarmak zorunda kalan Bryan Mills’ten bir farkı yok. Elbette bu kategoriyi dolduran popüler sinema ürünlerinden radikal değişimler beklemek doğru değil ama formül üzerinde biraz daha cazip değişimler yapmaları da fena olmazdı hani! Hele ki Washington’ın bu tür projelere dahil olmadan önce ince eleyip sık dokuduğu düşünülürse. Yani drama dozajı alabildiğine seyreltilmiş bir ürün var önümüzde.

         Tabi İstanbul bir kere daha illegalitenin uğrak noktalarından biri haline geliyor. Son dönem aksiyon sinemasının vazgeçilmez fonlarından biri haline gelen Tarihi Yarımada’nın garip bir sinemasal fetiş haline getirilmesi ile alakalı söyleyecek yeni bir sözüm yok! Mills’in kızının da kaçırıldığı bir mekânda, McCall’ın bol bol kemik kırması çok da anormal değil. Sarığıyla, cübbesiyle adam tepeleyen Denzel Washington’un, Murat 131 marka polis arabalarıyla Sirkeci’nin ara sokaklarında suçlu kovalayan polisler kadar, batılı izleyici için bünyeye gideri olan oryantalist lezzetler barındırdığı ortada!

         Elbette filmin kozu yine dinamik ve pürüzsüz aksiyon sekansları!  Ekip bu konuda, tıpkı kendilerinden beklendiği gibi en iyi bildikleri işi yapıyorlar. Washington’un 40 küsür yıllık kariyerinin tek devam filmi olan Adalet 2; ana karakterinin ikonikleşmesi adına da önemli bir adım atıyor. İçerik konusundaki eksiklikler, karakterleri benimsemeye yine engel olmamış. Nihayetinde film, sıcakların düştüğü ve sinema salonlarının yeniden hararetlenmeye başladığı bir dönemde, aksiyonsever kitleyi her şekilde memnun etmeyi başaracaktır ona şüphe yok.

          Muhtemel devam filmleri için bütün koşullara sahip olan Adalet 2, bundan sonra da girintili çıkıntılı bir şekilde seriye dönüşebilir. Bu süreçte ekipten çok radikal değişimler beklemememiz gerektiğinin de altı kalın kalın çizilmiş. Bize düşen, arkamıza yaslanıp, aksiyonun tadını çıkartmak! İyi seyirler!

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top