Hesabım
    Bir Kadın+Bir Erkek
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Bir Kadın+Bir Erkek

    Yollarda tanımlanan aşklar!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Kadın ve erkek karşılaşma hikayelerini kariyeri boyunca neredeyse 20 yılda bir tekrarlayan ve filmlerinin müziklerini usta müzisyen Francis Lai’ye teslim eden Claude Lelouch usta yine bir karşılaşma ve yolculuk hkayesiyle karşımızda. Bizde Bir Kadın ve Bir erkek olarak vizyona giren orijinal adı Un hemme et une femme olan film çok sevilmiş ve ustanın karşılaşma ve ayrılma hikayelerinin ilki olmuştu. Devamı 1986’da yani yirmi yıl sonra gelen film Anne ve Jean-Louis’in hayatlarına yirmi yıl sonraki bakışı barındırır. 2002’de Bir Kadın… Bir Erkek… Ve adıyla çekilen film ise Valentin ve Jane arasında geçiyor ve bu defa karşılaşma Fas’ta yaşanıyor.

    Lelouch bu kez Jean Dujardin ve Elsa Zylberstein’in oynadıkları taa Hindistan’a uzanan bir karşılaşma ve aşk hikayesinin izini sürüyor. Kadınların ismi Anna ve Anne çizgisinin dışına çıkmayan bu karşılaşma hikayelerinde erkeklerin isimleri farklılaşıyor. Buradaki Don Juan’ımız Antoine. Bu filmde de tıpkı Un Hemme et Une Femme filminde olduğu gibi film içinde film durumu var ve Antonie Hintli yönetmenin film müzikleri için Hindistan’a gelir. Fransız Büyükelçisi Anna’yla aralarında oluşan çekim varla yok arası film boyunca devam ediyor. Filmin Hindistan tadı elbette bir şifa arama, arınma ve iyileşme seremonisine dönüşüyor.

    Lelouch popüler filmlere yani gişe filmlerine imza atan ve bunu da üstüne basa basa söyleyen yönetmenlerden. Yıllar önce Atilla Dorsay’ın kendisi hakkında yaptığı sert eleştiriler bu yazıyı yazarken aklımın bir köşesinde duruyor ne yazık! O da sanki Dorsay’ın sözüne karşılık olsun diye ‘Şayet bir gün sokağa atacak param olursa, film eleştirmenleri için de bir yapacağım’ demekten geri kalmamıştı. Aslında filmlerinin tam bir gişe filmi olduğunu söyleyemeyiz, çünkü karşılaşma ve yolculuk hikayelerinde hep bir karmaşık anlar toplamının olduğunu söylemek mümkün. Özellikle de Un+Une Hindistan’a ait gerçekçi görüntülerin eşliğinde farklı bir anlatıma ulaşıyor. Ne zamanki hikaye Hindistan’dan kopuyor, o zaman filmin popüler damarları az da olsa şaha kalkmış oluyor.

    Kadın ve erkek hikayelerini sorguladığı bu bağımsız seride kadın ve erkeği bağlayan geri ilişkiler ağı iki tarafa da derin bir sorgulama ve vicdan bağı yaratıyor ve hikaye bu anların toplamından sona doğru uzanıyor. Filmde Romeo ve Juliet uyarlamasına / Juliet ve Romeo açısından bakan, yani kadının adını öne alarak kadın duygusuna selam çakan bir yan da var. Zaten filmin gidişatını yaratan da daha çok Anna’nın duyguları. Rüya ve gerçek imgelerini zaman zaman birbiriyle yarıştıran yönetmen amaca ulaşma taşıtlarını bile sorguluyor gibi geliyor. Yani trenle, minibüsle yol almanın ya da uçakla bir yere ulaşmanın hızı arasındaki dengeye bile dikkat çeker gibi…

    Velhasıl Sefiller’e bugüne kadar yapılan en serbest uyarlamalardan birini yapan ve 11 Eylül’ü anlatan yönetmenlerden biri olan Lelouch konunun damarına iyi müzik basmayı başaran yönetmenlerden. Tabii bunda yıllarca çalıştığı usta müzisyen Francis Lai’nin de payı büyük. Antoine filmde bir müzisyeni canlandırıyor ve yönetmen yıllardır beraber çalıştığı ortağına selam çakıyor gibi. Filmde özüne, gerçeğe ve birbirine kavuşma halini gayet yalın bir dille anlatan usta yönetmenin filmine ilgisiz kalmak pek mümkün görünmüyor.

    twitter.com/BanuBozdemir

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top