Hesabım
    Onur
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Onur

    Renklerin ahenkle dayanışması

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Doğa zıtlıklardan oluştuğu için mükemmeldir. İnsanoğlunun yaradılışındaki farklılıklar ile çok renklilik de, aslında mutluluklarımıza ve vicdani sınavlarımıza açılan kapılardır. Ancak bağnazlığın, katı geleneklerin, toplumsal şartlanmışlıkların taşlaştırdığı düşünce kalıplarını parçalamak çok zordur... Fakat imkansız değildir. Bazen farklı uçlarda yer alan sınıflar, aynı güç tarafından hırpalandıklarında, özgür, eşit, adaletli bir yaşam için aynı ortak paydada birleşirler; işte o zaman önyargılar yıkılır, analitik düşünme önündeki engeller kaldırılır, ezberler bozulur (2013 Haziran ayında ülkemizde yaşanan Gezi Olayları iyi bir örnektir).

    Prestijli ödüllerin sahibi tiyatro yönetmeni Matthew Warchus, sinema için çektiği ikinci filmi "Onur"da (Pride), sosyolojik ve psikolojik olarak iki kutuptaki insanların etkileşimlerini anlatıyor. Gerçek olaylara dayanan "Onur", İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'ın, kömür madenlerinin kapatılması / özelleştirilmesi kapsamındaki sert tutumuna karşı, 1984-85'te Millî Madenciler Sendikası'nın düzenlediği grev döneminde geçiyor... Egemen bakışın aşağılayıp ezmeye çalıştığı lezbiyen ve gey eylemcilerden bir grup hiç temasta olmadıkları madenciler için Londra'da para toplamaya başlarlar... Ve gruplar arasında somut bir dayanışma için Galler, Onllwyn'de küçük bir madencilik köyündeki komite ile iletişime geçip, yola çıkarlar...

    İngiliz aktör Stephen Beresford'un, BAFTA ödülü kazanan bu ilk senaryosunu katmanlı okumak mümkün. Mesela, cinsel kimliğini keşfeden ve ailesinden saklayarak Soho'daki bir kitapçı dükkanını üs olarak kullanan eylemci gruba katılan Joe'nun (George MacKay) gözünden anlatılan bir hikaye: Joe'nun ilk kez aşka yelken açması, cinsel deneyimi, bir topluluğa ait hissetmesi, kendi iradesiyle kararlar vermesi, politik bir hareketin içinde yer alması ve kısıtlanmaksızın kendi olması...

    Eşcinsel eylemci grubun bir anlamda beyni ve sözcüsü, genç, cesur Mark'ın (Ben Schnetzer) yanından seyrettiğimiz bir hikaye: Hoyratlığa karşı isyanını, "Lezbiyen ve Geyler Madencileri Destekliyor" sloganıyla, dayanışma ruhunda dindirmeye çalışması; kimi madencilerin tepkilerine rağmen grubunu destekten vazgeçirtmemesi ve AIDS'in ortaya çıktığı bu zor dönemde, özelinde yaşadığı trajediye karşı savunmasızlığı, kırılganlığı...

    Parasız geçen grev günlerinin atlatılması için yardımları yöneten komitede çalışan ve eşcinsel eylemcileri anlayışla karşılaşarak dostluklarını esirgemeyen Hefina (Imelda Staunton), Cliff (Bill Nighy), Dai (Paddy Considine) ile kalbi kocaman bir genç anne Sian'ın (Jessica Gunning) fark yaratan dürüstlükleriyle baktığımız hikaye: Bu zor günlerde yardımlarını gördükleri grupla sosyal olarak da kaynaşmak için attıkları adımlar, kimi arkadaşlarının 'eşcinsellerin topladıkları yardımları' reddetmelerine karşı azimle direnmeleri ve dayanışmanın bir dönem için değil ebedi olacağına dair kararlılıkları...

    "Onur", sert gerçekliğe sıkı sıkıya sarılmış, asık suratlı, çok iri laflar eden bir film şükür ki değil. Tarihe geçen ve zor koşullarda gerçekleşmiş dayanışmanın özünde saklı o rengarenkliliği, insancıllığı, hüzne rağmen hiç kaybedilmeyen neşeyi koruyup seyirciye aktaran... Ceberut yönetimlere ve hayatı boyunca ikiyüzlülükten sıyrılamayanlara karşı aynı tonda yanıt vermeyen, insan gibi insanlara ait bir film: Bir LGBTİ onur yürüyüşünün sıcaklığında.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top