Hesabım
    Aşkı Bulunca
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Aşkı Bulunca

    Sanat, gerçekten kimin içindir?

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Türkiye gişesi tabiri caizse Nisan ayında 2015’in nicelik açısından zirvesini yaptı. 2015’in ilk 4 ayı için vizyon tarihi alıp gösterime giren 132 filmin, 38’ini geçtiğimiz ay seyrettik.* Bahar döneminin büyük gişe hiti Hızlı ve Öfkeli 7’nin rüzgarı diğer yerli-yabancı filmleri kasıp kavurmuşken ve önümüzde daha pek çok süper kahraman filmi şimdiden rezervasyonu yaptırmışken, arkasında büyük stüdyolar olmaksızın sessiz sedasız gösterime giren yapımlara da şans vermekte fayda var. Bu istatistiksel girişin amacı, göz ardı edilen pek çok bağımsız yapımın kaderini Posthumous  filminin de paylaşmaması. Ülkemizde Aşkı Bulunca adıyla ticari vizyona girmesi seyircinin zihnini bulandırmasın; zira romantizm ve aşk bu filmin krema sosunun üzerindeki kiraz olabilir ancak.

    “Eserleri gençlik dönemi kadar ilgi görmeyen bir sanatçının sahte ölümü sonrası sanat camiasında kredisinin artması” olarak özetleyebileceğimiz ana fikriyle film, filizlenmesi olası bir aşkı fonuna alarak günümüz “çağdaş sanatsevicilerini” hedef tahtasına oturtan bir örgüye sahip. Filmin baz aldığı contemporary art** tanımının iyice muğlaklaştığı günümüzde, esere kendisini katan sanatçı karşısına sözüm ona sanat eleştirmenler, ticari galeriler ve kopyala/yapıştırcı’lar diziliyor.  Başkarakter olarak takip ettiğimiz Liam Price, seyirciye hayatın özünü ya da sanatın sırrını vermiyor belki ama bir sanatçının yaşama karşı duruşunun köşe başlarını iyi tanımlayarak, “çekici bir ressamdan” daha fazlası olduğunu da ispatlıyor.

    Filmin hem senaristliğini hem yönetmenliğini üstlenen Lulu Wang, hem senaryo açısından hem de oyuncu seçimi ve yönetimi açısından çok iyi bir iş çıkartmış.  Liam Price olarak seyrettiğimiz Jack Huston her ne kadar “no name” bir oyuncu olmasa da, bu filmdeki karakter ve oyunculuk ile hafızalarımıza yerleşmesi olası. Huston, biraz ‘loser’ çizdiği sanatçı olarak bizi Price’a inandırıyor; öte yandan karakterinin bir sanatçı olarak istediğine ulaşması konusunda seyirciyle özdeşlik kurmasına olanak veriyor. Yani hafif dalavereci olmasına rağmen Price’ı seviyoruz, onun safında yer alıyoruz; çünkü haklı!

    Esasen ekonomi eğitimi almasına rağmen sinema dünyasına senarist olarak adım atan -hatta ilk işi bir belgesel film olan- Brit Marling ise fiziksel görünümünden dolayı kendisine reva görülen “korku filmlerinin sevimli sarışını” klişesini perdedeki oyunculuğu ile kırmış görünüyor. Önceki performanslarını maalesef seyredemediğimden geriye dönük bir karşılaştırma yapamam ama kendisine çizilen McKenzie karakterinde Marling’in de elinden geleni perdeden esirgemediğini söyleyebiliriz. Price’ın işine olan aşkı, McKenzie de yerini zorunlu bir teslimiyete bırakmış olsa da bu kızın da içinde işine dair bir tutkusu olduğunu anlamak zor değil.

    İkilinin karşılıklı elektriği ise uyumlu; aralarında çakması olası kıvılcım gayet doğal bir seyir izliyor. Wang ne sulu bir romantizme kaçmış, ne de olası bir ilişkiyi büyük fedakarlıklar kisvesi altına saklamış. Yerli ya da yabancı olsun sinema perdesinde uzun zamandır karşımıza çıkan zorlama aşk hikayelerinden sonra hayatın içinden gelişen böylesine bir ‘kurgu’ girişte de belirttiğimiz gibi tam kremanın üzerindeki kiraz lezzetini veriyor.

    Filme mekan olarak seçilen Berlin ise benzeri hikayeleri New York (ya da belki Paris) sokaklarında dinlemekten sıkılanlar için ilaç gibi gelecektir.  20yy.’da yaşadığı onlarca badireden sonra hala “Yıkılmadım ayaktayım!” diyen Almanya’nın başkentini bir sanatçıya ilham verecek yönleriyle seyirciye sunan film özellikle Spree Irmağı çekimleri ve Bar 25’in yeni hali olduğunu tahmin ettiğimiz mekan tercihleriyle de hanesine artı puan yazdırıyor.  

    Son söz olarak karşımızda bir ilk film standardının üstünde, başarılı bir rejisi olan ve daha da önemlisi sanat camiasına dair eleştiri oklarını yönelten bir yapım var. Jesse ve Céline çiftinin (Gün Doğmadan Önce) yürürken yaptığı sohbetleri, Frida'nın kendini kabul ettirme çabasını özlediyseniz, bu filme bir bilet alın ve aşktan çok daha fazlasına şans verin...

    * Veriler boxofficeturkiye.com'dan alınmıştır. 

    ** Türkçe çevirisi "çağdaş sanat" olan terimi orijinal haliyle kullanmayı tercih ettim.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top