Hesabım
    Neruda
    Ortalama puan
    3,1
    12 Puanlama
    Neruda hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    ali sur
    ali sur

    Takipçi 12 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    6 Mart 2017 tarihinde eklendi
    çok iyi bir filme benziyor,yurt dışında ve bizde çok olumlu eleştiriler aldı,kesinlikle izlenmeli...
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.884 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    19 Ocak 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu Guillermo Calderón'un yazdığı ve Pablo Larraín'in yönetmen koltuğunda oturduğu “Neruda”, tarihsel ve kurgusal olayların ustalıkla harmanlandığı biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, Şili Devlet Başkanı Gabriel González Videla'nın girişimi ile 1948 yılında; Şili Komünist Partisi'nin de yasadışı ilan edildiği Şili Ulusal Kongresince kabul edilen ve kimilerince "Lanetli Yasa" olarak da nitelenen "Demokrasinin Sürekli Savunulması Yasası" sonrasında yaşanılanların anlatıldığı ve tereddütsüz, Larraín'in "Şili Üçlemesi"nin mütemmim cüzü olarak kabul ettiğimiz ve vizyona girdiği yıl sinema salonunun da izlediğimiz bu filme biraz daha yakından bakalım...

    Zaten bir sahnede genç subaylardan Augusto Pinochet'yi gördüğünüzde eminiz sizler de bu "mütemmim cüz" hususuna, "Gerçekten de doğruymuş be ya" diyeceksiniz...

    Hadi gelin başlayalım o zaman...

    Senatör (12 July 1904'de doğduğunda nüfus cüzdanına yazılan gerçek adı Ricardo Eliécer Neftalí Reyes Basoalto olan) Pablo Neruda (Luis Gnecco), diğer senatörlere yönelik olarak yaptığı konuşmada; ilk olarak faşizmi yendiği ve dünya barışını sağladığı için Rus halkına ikinci olarak da her durumda "işçilerin ve halkın haklarını" savunan mensubu olduğu Komünist Partisine teşekkür ederken sendika liderleri ile partisinin üyelerinin, kendilerinin de destekleyerek 1946'da iktidara getirdikleri Başkan Videla (Alfredo Castro) tarafından tutuklatılması sebebiyle "bütün bu hakların" tehdit altında olduğunu vurgular...

    İkinci Dünya Savaşının bitiminin üzerinden üç yılın geçtiği "soğuk savaş" dönemi günlerinin birinde; Neruda ve Paris'te eğitim görmüş Arjantinli bir aristokrat olan karısı Delia del Carril'in (Mercedes Morán) muhteşem malikanesinde, varlıklı burjuvalara yaraşır çılgınlıkta bir eğlence düzenlenmektedir...

    Ta ki kapıya, Komünist partinin siyasi komisyonunun; kendisi dahil bütün komünistlerin saklanması gerektiğine dair acil uyarı amaçlı kararını tebliğ eden parti çalışanları dayanana kadar...

    Neruda görüşmek ve mahkum edilen yoldaşlarının serbest bırakılmasını istemek üzere iki kez Devlet Başkanlığı da yapmış olan şimdilerin Senato Başkanı Arturo Alessandri'nin (Jaime Vadell) ziyaretine gider...

    Elbette hiçbir şey elde edemez...

    Kendisi de ya ülke dışına kaçacak ya da içeride bir yerlerde saklanacaktır...

    İşte tam da bu noktada, Başkan Videla'nın huzuruna çıkartılarak kendisine Neruda'yı "tutuklama" ve "küçük düşürme" görevi verilen genç baş komiser Óscar Peluchonneau (Gael García Bernal) devreye girer...

    Aynı esnada Neruda, sınırı aşarak karısı Delia ve arkadaşlarından Victor Pey (Pablo Derqui) ile birlikte Arjantin'e geçmeye çalışsa da başarısız olmuş ve ülke içinde, polisin bilmediği bir adresteki Victor'ın evlerinden birine yerleştirilmiştir...

    O nedenle de Neruda'nın malikanesini basan Peluchonneau ve adamları, oradan elleri boş bir biçimde ayrılmak zorunda kalmışlardır...

    Ama ülkenin her yerinde aranan ve 541 günlük bir hapis cezasına çarptırılan Neruda için Bakan Miguel Gonzales Castillo (Néstor Cantillana) tarafından yakalama emri çıkartılarak, peşine üç yüz polisin düştüğüne dair haberler de gazetelerde kendine yer bulabilmiştir...

    Neyse...

    Henüz yakalanamasa da, Videla'nın Neruda'yı küçük düşürme planına uygun olarak eski karısı Hollandalı Maria Hagenaar devreye sokulur...

    Fakat bu girişim bir fiyasko ile sonuçlanır...

    Zira canlı radyo yayınında Maria'ya, "Neruda haindir!" lafını söyletemezler...

    Yetmez bir başka güçlü destek de, Neruda'nın kendisine bir mektup gönderdiği Avrupa'da yaşayan Pablo Picasso'dan (Emilio Gutiérrez Caba) gelir...

    Hele Peluchonneau'nun ekiplerinin yaptığı baskında Neruda'nın, kadın kılığında gizlendiği bir randevuevi sahnesi vardır ki...

    Peluchonneau'nun jetonu biraz geç düşse de yeniden dönerek mekandakileri ve özellikle de bir eş cinselmiş gibi görünüp fazlasıyla onurlu davranan Martínez'i (Diego Muñoz) sorgular...

    Ancak faşizmin koruyuculuğunu üstlenen devlet görevlilerine ilişkin satirik bir sinema diliyle, kendisine yönelik "köpek" hakareti dışında yeni hiç bir şey duyamaz...

    Dakika 47...

    Geride sizleri, o günlerden bugünlere aynen "Nazım Hikmet" ve "Bertolt Brecht" gibi sadece "Pablo Neruda" adının ölümsüz kaldığı karanlık günlerin, dönemin ruhuna uygun bir kurgu ve atmosfer ile gözler önüne serildiği 60 dakikalık şahane bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Bu filmi beğenen sinemasever dostlara, favori yönetmenlerimizden Larraín'in; "Tony Manero" (2008), "Post Mortem" (2010) ve "No" dan (2012) oluşan, yine bu mecrada kapsamlı yorumlarını da paylaştığımız "Şili Üçlesi"ni de izlemelerini öneriyoruz...

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Oldu olacak, bir başka dikkat çekici Larraín şaheseri olan ve izlerken tüylerimizin diken diken olarak irkildiği, ülkemizdeki tarikat ve cemaat yuvalarında yaşanan iğrençlikleri anımsatan "The Club"ı da (2015) sizler için yorumlayalım diye düşünüyoruz...
    buprak
    buprak

    5 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    8 Nisan 2017 tarihinde eklendi
    "İyi film güçlü filmdir" demiş Ercan Kesal. İyi film belki de başka bir çok şeydir. Filmi izlerken durdurup notlar almak, konuşmaları hiç unutmamak istiyorsa izleyen, iyi filmdir. Film biter bitmez heyecanla eve koşup kitap dergi açıp film üzerine okuma ihtiyacı doğuruyorsa, iyi filmdir. Tarihi, o tarihteki kişileri, yaşananları sorgulatıyorsa, iyi filmdir. O filmi izlemek, bir şiiri okumak gibiyse, iyi filmdir. "Neruda" bunların hepsiydi benim için, apayrı bir keyifti izlemek, her iyi filmde olduğu gibi..
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top