Hesabım
    Baskın: Karabasan
    Ortalama puan
    2,4
    105 Puanlama
    Baskın: Karabasan hakkında görüşlerin ?

    46 Kullanıcı yorumları

    5
    4 Eleştiri
    4
    8 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    9 Eleştiri
    0
    21 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    GezdirGit İlkin
    GezdirGit İlkin

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    4 Temmuz 2023 tarihinde eklendi
    Hemen hemen yerli yabancı bütün korku filmlerini izlerim, emeğe saygıda duyarım kolay kolayda yorum yapmam ama bu film resmen yorum yapayım diye zorladı.
    1. Baskın karabasanın korku filmi ile alakası yok, sadece abartılı şekilde küfür, iğrençlik ötesinde de kandan başka bişey yok.
    2. Yönetmeninde senaristinde korku filmleri ile uzaktan yakından ilgisi dolayısıylada bilgisi yok.
    3. Konusundan ışığına, sesinden oyucularona kadar tamamen berbat.
    4. Yeminle sadece sponsora acıdım böyle rezillik olmaz
    boran şahin
    boran şahin

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    24 Aralık 2022 tarihinde eklendi
    Kesinlikle , konu benim kanımca düşünüldüğü kadar basit değil. İşin içinde gerçekten bir sanat var. Bana izlediğimde 'Mother' adlı filmi hatırlattı. Bütçe makyajlar ve atmosfer ayrıca sanat yönetmeni ve çekimler ayrıca hoşuma gitti. Kaliteli bişey izlediğinizi anlıyorsunuz. Buram buram emek kokuyor.Konu ve tür bambaşka olsada sanatsal olarak yakınlık sezdim çünkü film size mantıklı ve sabit bir konu vermiyor. Anlamaya çalışmak için zorluyor. Yorumlamanizi istiyor ve çok kritik sözler ile tamamlıyor.

    Örneğin;
    spoiler:
    Evladım , Dünyevi gözünü kapatıp gerçek gözünü açacağım.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.882 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    1 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    “Baskın”, senaryosunu da, aynı isimli kendi kısa filminin (2013) hikâyesinden uyarlayarak Oğulcan Eren Akay, Erçin Sadikoglu ve Cem Özüduru ile birlikte yazan Can Evrenol’un ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…

    Prömiyeri, 11 Eylül 2015’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 9 Ekim 2015 tarihli İstanbul Filmekimi gösteriminin ardından 1 Ocak 2016’da Türkiye’de vizyona giren filmin, 5.8/10 (9.471 oy) ve 3.1/5 (1.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.0/10 (44 yorum) ve 58/100 (12 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, oylamaya katılan izleyici ve eleştirmen sayılarının yetersizliği yüzünden, film hakkında doğru fikir vermekten oldukça uzak…

    O nedenle bizde, 350 bin dolar gibi son derece mütevazı bir bütçe ile (içinde hiçbir gündüz sahnesi bulunmadığı için) 28 gece boyunca İstanbul’daki farklı mekânlarda çekilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, kimseyi korkutup germeden, sadece kategorisini öyle belirleyip bol miktarda kan benzeri sıvı torbası kullanarak da korku filmi yapılabileceğini gösteren, hani aslında göstermese de en azından bazılarının öyle düşünmesine sebep olan nadir örneklerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Şimdi bu manidar giriş üzerine sanki kimilerinin; “Hayırdır, ne oldu, yine neye takıldın hocam?” dediklerini duyar gibi oluyoruz…

    Evet, gerçekten de ne oldu?

    Ya da gerçekte, “Neler olmadı?”

    Her şeyden önce 80 dakikada tamamlanabilecek bir film, gereksiz dur kalk ve uzatmalar ile koskocaman bir 97 dakikada tamamlandı…

    Öyle ki, neredeyse bir ara kendimizi, Gebze yönüne gitmekte olan ve yolcu almak için Kartal SGK Hastanesi durağında 20 dakikadır bekleyen bir Gebze – Harem minibüsünün içinde kapana kısılmış bahtsız bir yolcu gibi hissettik…

    İsterseniz, “Ne oldu?” sorusuna yanıt olarak bu “bir” olsun…

    Gördüğümüz kadarıyla ortada, rüya ile karışık bir iki ilgi çekici flashback geçişi dışında bu uzunluğu kaldırabilecek tarzda soluk soluğa izlenecek bir hikâyede olmadığı için insana, keşke “Baskın” 2013 tarihli kısa film olarak yerli yerinde kalsaydı dedirtiyor…

    Bu da “iki” olsun…

    Kısaca bir görünüp yok olan Kayıp Polis Memuru rolündeki Serhat Kılıç dışında, ne yazık ki oyuncu kadrosunda da etkili performans sergileyecek herhangi biri yoktu…

    Ki aslında bu, yalnızca bu filmin değil, televizyonlara fotoroman kıvamında dizi ve reklam filmi çekmek dışında başka hiçbir numarası kalmayan (ve eski Yeşilçam günlerini mumla aratan) Türk sinemasının da içine düştüğü acınılacak bir durum…

    Oldu olacak, hadi buna da “üç” diyelim…

    Daha konuşulacak çok şey var ama bu faslı, “dördüncü” ve son olarak, müzik ve ses efektlerinin de filmde, korku ve gerilimi destekleyici unsurlar olarak kullanılamadığını söyleyerek noktalayalım…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama bu söylediklerimiz ve sıraladıklarımız filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; yönetmenliğe heveslenen gençlere yönelik olarak, sinemadaki en zor kategorilerden birinin “korku” olduğunu ve dünyada, bu kategorideki başarılı yönetmen sayısının, (bizim favori yönetmenimiz Mike Flanagan dâhil) bir elin parmaklarının sayısını geçmediği bilgisini paylaşarak kullanmış olalım…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2 verdiğimiz bu film için önerimiz de, “siz bilirsiniz” şeklinde olacak…

    Son bir not:
    İzleme ve yorumlama planına aldığımız bir diğer Can Evrenol filmi, “Housewife” (2017) …
    O filmi de izledikten sonra, o film için yazacağımız yorumda, “Baskın” (2016) ve “The Field Guide to Evil” (2018) ın içindeki “Al Karısı” isimli kısa filmi de göz önünde bulundurarak, Can Evrenol hakkındaki nihai görüşümüzü de paylaşacağız…

    Sanıyoruz böylelikle, “Neden hiç Türk filmi yorumlamıyorsun?” biçiminde dostlardan gelen pek çok sitemkâr soruyu da, iki buçuk Can Evrenol filmi yorumu sayesinde, “Buyurun size Türk filmi” diye yanıtlamış olacağız…
    Cihan A
    Cihan A

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    7 Ağustos 2019 tarihinde eklendi
    Film çok korkunç ve güzeldi salonda yarısında dayanamayıp çıkanlar oldu korkudan ama siz sıkılmakdanda cıkabilirsiniz ama çok zevkliydi
    Aamir Khan
    Aamir Khan

    Takipçi 427 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    30 Nisan 2019 tarihinde eklendi
    Yani ne diyim bilemedim kötü desem hak yemiş olurum iyi desem yalan söylemiş olurum.
    Beni en çok rahatsız eden şey polisin bu şekilde küfürbaz hayvanlara tecavüz edip bununla övünen zavallı garsonları zevk alarak döven cahil kültürsüz kaba ve gerizekalı gösterilmesi.
    Çok gereksiz diyaloglar ve aşırı küfür vardı bence gerek yoktu bu kadarına. Daha seviyeli olabilirdi. Güzel bi slasher diyebilirim. Kan vahşet rahatsız etmedi hatta başarılıydı olay örgüsüde iyiydi birbiriyle bağlantılı sahneler vardı. İyiydi iyi gidiyor derken finalde kısır döngüye bağlanması ve olan biten hakkında hiç bir açıklama yapılmaması maalesef filmi batırdı. Eğer yabancı bi film olsaydı yerin dibine sokardım eleştiriden fakat yerli yapım olduğu için deneme yanılma aşaması diyip anlayışla karşılıyorum sıfır senaryolu bi film izletmelerini.
    Sonuç itibarı ile Can beyde umut ve ışık var ha gayret olacak.
    Türkiye'yi klasik korku türü anlayışından nihayet kurtaracak bi adam olabilir bu ama oda sırf dışarının ilgisini çekebebilmek için gereksiz ve abartılı cinsel sahneleri tercih ediyor. (Bk. Ev kadını filmi ) eğer türk sinemasını tanıtmak istiyorsa yabancıların yolundan değil bizim kendi kültürümüz değerlerimiz neyse ordan yürümeli. Tabii bu benim nacizane fikrim. Filme tekrar dönecek olursam elbette izleyin zevk almak için değil fikriniz olsun diye izleyin. Ama film bittikten sonra "eee bu neydi şimdi bu olanlar neden oldu" diyip ekranın karşısında öylece kalakalacaksınız bunuda söylemeliyim. Fakat yinede izleyin sıkılmazsınız merak uyandırıyo.
    sinema
    1 ziyaretçi
    5,0
    20 Kasım 2018 tarihinde eklendi
    Önce Can Evrenol, sonra Görkem Kasal, Ergun Kuyucu, Muharrem Bayrak ,Mehmet Fatih Dokgöz, Sabahattin Yakut, Mehmet Cerrahoğlu, Hayati Citaklar, Serhat Mustafa Kılıç bu filme emeği geçen herkesi binlerce kez kutluyorum.... Ben 7 yaşımda korku filmleriyle tanıştım çatlak ablamlar sayesinde... İyi de oldu, çok güzel oldu :P Neyse lafın özü bu filmin devamı çekilmeli kesinlikle..... Türk sinemasının gururu bence senarist, yönetmen, oyuncular, görüntü, ses, efekt, her türlü.... Piyasadaki izlenme oranlarına ve yorumlara (ya daha filmde ne olduğunu anlamamışlar, yorum yapmılara ) takılmayın, (hele imdb gereksiz ) çoluk çocuk...anlayan anlamayan yazar.... Can Evrenol bu filmin ikincisi gelmeli kesinlikle.....
    Yeter B
    Yeter B

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    14 Temmuz 2018 tarihinde eklendi
    Türk erkeklerinin %70'i ilk zinasını hayvanlarla yapıyormuş. O %70 hayvan, bu filmde oynayan sanatçısından yönetmenine kafar siksin sizi orospu çocukları. Böyle bir iftirayı nasıl atarsınız bu millete?! Ve bu pislik filmin yabancı dillere çevirileri de var. Kafa leyla tabi, beyin gavur olunca insanına ve devletine yabancılaşıyor haliyle. Küfür etmeyi hiç sevmem, etmem de ama bu piçlere daha fazlasını da yapmak isterdim. Allah belanızı versin.
    Şevval Ş.
    Şevval Ş.

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    7 Ağustos 2017 tarihinde eklendi
    Bu filme 2,1 puanı nasıl layık gördünüz?!
    Bizim Türk halkı zaten kaliteli filmden ne anlıyor şaşırmamak lazım bu sonuca.
    Anca gidip saçma sapan Dabbe filmini ecinni efsanelerini izleyip onlara 5 yıldız verin zaten..
    Ülkemizde böyle kaliteli filmlerin ve yönetmenlerin hakkı Yeniyor.Ama başka ülkelerde ödüle layık görülüyor.
    Can Evrenol'u takdir ediyorum diğer filmlerini de dört gözle bekliyorum 👏🏻👏🏻
    cemdincer
    cemdincer

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,0
    12 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    Ben filmin bu kadar kötülenmesine daha çok içerledim sanırım. Bir çok kişi filmin içinde geçen olaylara 'hayaaaar bizim gelenaklarımızda bınlar yaaak' yada 'biz beynen kıfır etmiyoz ki' mizacıyla yaklaşmış nedensiz bir şekilde. 'tevlet bunlara cıza virsin rütük nereda!' diyen dahi gördüm. Ama ciddi bir izleyici altında yatan o psikolojik ipuçlarını ve ayrıntıları görmüştür diye düşünüyorum. Bunun yanı sıra en azından cinli,perili,çarpmalı,büyülü filmlerin rayından çıkarak bir kaç seviye geliştirdiğini düşünüyorum. Olayın kısası filmi evet beğenmedim ama itin münasıp yerlerine tıkılıcak o kadar saçma film mevcut iken bu filme sırf diğerlerinden farklı diye ucube damgası vurulması mantıklı değil. Ve elbette unutmayalım millet olarak bir şeyi konu alakalı yada değil her ne olursa olsun sevmiyorsak kötülemek ve çamur atmaktan asla vazgeçmiyoruz. Dolayısıyla bu yorum da dahil tüm yorumları kenara itip çok ince elenmesi ve izlenmesi gereken bir filmdir efenim kendileri.
    nicolas o.
    nicolas o.

    1 değerlendirme Takip Et!

    1,5
    3 Ekim 2016 tarihinde eklendi
    spoiler: Kurbağalar psikoanalizde yalnızlığı/terkedilmişliği ifade eder.Nitekim filmin en başında migren nöbetleri ve agresif tavırlarıyla kendini bir hayli ortamdan izole eden arkadaşımızın lavaboda kurbağa görmesine şaşırmamak gerek ki kendisi ilk kurbanımızdır, en zayıf halkadır, daha önemsiz işlere koşulmuştur, yalnız kalmıştır ve gelgelelim ölmüştür.İlk sahne de ana karakterimizin (Arda) annesinin sex çığlıkları haliyle bir cinsel birleşmenin ürünüdür peki partneri kimdir elbette demonik liderimizin, pek güvendiği Remzi'dir.Remzi'den beklenen tarikatın bekası için Arda'ya göz kulak olması, maneviyatta ona tarikat ruhunu, kenisinden bekleneni aşılamasıdır, ki Arda'nın bilinçaltına yaptığımız flashbackimsi sahnelerde bunu doğrulamıştır.Remzi başkanın senin buradan çıkış anahtarın benim, sen bana emanetsinvari söylemleri de son sahnedeki boğazından çıkan anahtarla örtüşmektedir.Haliyle demonic liderin alnındaki anahtar deliğine anahtarı saplayarak Arda veliahtlığını meşrulaştırmıştır.Yani Arda kelimenin tam anlamıyla 'BORN THIS WAY' dir.Babası da uğruna can vermiştir.(peki ne uğruna: evlat mı? tarikat mı?)Şu son zamanlarda popi olmuş Seyithan abimiz ile ailesi araç kaza yaptıktan hemen sonra filme dahil olurlar ve dahası yüzlerce kurbağalar...İncesu ormanının ıssızlığında bir avuç insandı kendileri, ailenin en küçüğü, tatlı kızımızın başında beklediği kazanın devrilmesiyle kurba kaynattığını gördük.Ancak harlı bir ateş yoktu göze çarpan, kurbağalar usul usul, hissetirilmeden kaynatılıyordu.Hop 'kaynayan kurbağa'.Çünkü psikolojide eğer bir kurbağayı kaynar suya atarsanız derhal sıçrar ve kurtulur, lakin kurbağayı soğuk suya atıp yavaşça kaynatrsanız, kurbağa ne olduğunu anlayamaz ve haşlanarak ölür.Burda başroldeki karakterlerimize bir gönderme söz konusu kendileri farketmeden, hissetmeden ecellerine sürdüler o gece.Kısacası Remzi başkanın da söylemiyle 'Biz bu gece buraya çağırıldık'.Ki Remzi başkan birşeyler olduğunu anladığını ancak kendilerine böyle bir ölümü yakıştıramadığından mütevellit şüphelerinin yersiz olduğunu düşünerek oğluyla yaklaşan sonlarını göremedi yahut sessizce tarikat töresine biadetti.Penisimle serüvenlerim Yavuz, tarikat liderimizin son sahnedeki sözleriyle müsemma 'uyuduğu gibi öldü.'! Yine son sahnede Yavuz'un tokellediği Bephamot teyze, 10dk sonra türk kültlerinden 'hastanede ayakta sıçan teyze'den' esinlenilmiş olacak ki şeytani çocuğu doğurmadı sanki sıçtı.(ne gerek vardı).
    Amir 'biz devletiz' dedi başına zımzığı yedi.Beyninde şimşekler çaktıransa bir balyozdu, aaa Bal*oz davası...Can bey pek de gezist birisi olacak ki aba altından değnek gösterdi.Nacizhane görüşüm durduk yere bu film Amerika da gösterime girmedi yahut müthiş olduğu için ödül almadı.Bkz: Orphan Amk.Türk polisinin bu denli aşşağılık yaratıklarmış gibi izleyiciye lanse edilmesi senaristlerin yuttuğu biber gazlarının dışavurumu olsa gerek. spoiler: Neyse, Arda mavi(kurtuluşu simgeler) ışık hüzmeleri arasındaki merdivnlerden özgürlüğe tırmandı.Sırtında günah gibi taşıdığı cevapsız sorunun, kabuslarının cevabını almıştı artık özgürdü.Ama bir dk İçinde bulduğu aracın kendisine çarpmasıyla olaylar zincirinin başlangıcı sonu oldu.Ahanda size dejavu..Haliyle çorbaya dönen beyinlerimiz iyice pelte oldu.Uzun lafın kısası göz ''gore gore'' saçmalamışlar.
    Mhmtgul
    Mhmtgul

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,0
    27 Ağustos 2016 tarihinde eklendi
    Ufak senaryo eksikleri bulunsa da genel anlam da mükemmele yakın bir iş oraya çıkarmış Can Evreol
    Türk korku sinemasının da bir ilk sanırım bu tarzda veya bir elin parmaklarını geçmeyecek sayı da ki filmler arasına girer 2005 ten sonraki türk korku filmlerinin genel anlamda ki senaryolarına bakarsak Üç harfliler üzerine bir temel kurulu gibi görünüyor ne demek istediğim daha açık şekil de anlaşılmıştır diye umuyorum ki bu konu da Hasan Karacadağ tartışılmayacak şekil de sağlam filmler ortaya koymuştur
    Bu filmi bahsettiğim Hasan Karacadağ filmlerin den ayrı olarak yorumlamak gerektiği sanırım daha doğru olur .İzlediğim geçmişten bugüne sayısız türk korku filmine göre değerlendiyorum Filmde ki görüntü efektleri,kullanılan sesler etkileyiciydi ama dediğim gibi ufak senaryo sıkıntıları da vardı
    ama genel anlam da bahsettiğim klasik türk korku filmlerinden ayrı bir konusu ve işleyişi olduğu da gözlerden kaçmamalı değerlendirmeler buna göre yapılmalı yıllarca yabancı yapım bu tür konuda ki filmleri hayranlıkla izledik biz neden böyle filmler yapmıyoruz diye kendi kendime sorardım ki yapan birileri olmuş yapılılabiliyormuş demekki dediğim gibi filme eleştiri yapılırken konusu diğer korku filmlerinden ayrı tutularak Yorum/Eleştiri yapılmalı düşüncelerim bu şekilde ...
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    24 Ağustos 2016 tarihinde eklendi
    Ülkemiz sineması açısından son derece önemli gördüğüm bir deneme, bir "tür" filmi. Bu anlamda basmakalıp yöntemlerin dışına çıkmaya çalışan ve bunda da genel anlamda başarılı olan Can Evrenol'u tebrik etmek gerekiyor. Ancak film ve karakterler ile ilgili çok fazla büyük boşluklar var. Yönetmenin derdi belli ki bu taraflara yoğunlaşmak değil ancak yine de bu gibi flash back'li flash forward'lı, iç içe geçen filmlerde biraz daha karakter ve hikaye derinliği arıyor insan. Umarım bu bir başlangıç olur ve ileride bu gibi filmlerimizin sayısı artarak uluslararası alanda da dikkat çekmeyi başarır.
    Murat B.
    Murat B.

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    27 Nisan 2016 tarihinde eklendi
    Buradaki yorum yazan arkadaşlar kusura bakmasın da, filme giderken nedir ne değildir bi bakın da öyle gidin. Türk korku filmi diyince yine cinli bir filmdir diye düşünüp "Gore" türünde bir film karşınıza çıkınca "çok kötüydü yeaa" demek kadar sığ bir eleştiri şekli olamaz. Gerçi yazanların çoğunun da "Gore"nin g'sinden haberi yoktur...

    Evet arkadaşlar, eğer bol kanlı, koyu fantastik, bazen mideyi zorlayan ve hikaye kurgusuyla David Lynch'e selam çakan bir film izlemek isterseniz çok seversiniz. Türkiye'de de böyle kafası kırık bir senarist&yönetmenin olduğunu öğrendiğime sevindim.
    Batuhan A.
    Batuhan A.

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    10 Nisan 2016 tarihinde eklendi
    yapacağınız filmi ta anasını
    bune lan böle.asla tavsiye etmem korku deil sadece iğrençlik
    sonu çokkk saçma ve peki bu filmde en sonda bie aynı şeyi tekrar mı edio amk
    Korhan G.
    Korhan G.

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Türk korku filmlerini kolaya kaçtıkları için artık izleyemiyorum. Bu filmi de tipik bir türk "korku"su sanmış ve gitmeyecektim ki, burada yazılan yorumlarla karşılaştım ve filmi izlemeye karar verdim. Rüzgar gibi sinemalara gelen ve bir çırpıda giden bu filmi son haftalarında (3. haftası!) izlenebilecek bir sinema bulmak zor oldu ama başardım.

    Burada insanların "korku" filmlerini ne kadar küçümsediği görülüyor. Korku filmleri de alt kategorilere ayrılır. Teen-Slasher denilen kesip biçmeli, Gore denilen kanların oluk gibi aktığı, Psikolojik-Gerilimli korku filmleri, Doğaüstü/Şeytanlı (Türk sinemasının çok sevdiği tür), Bilimkurgu Korku hatta Lynch gibi yönetmenlerin sürrealist korku sayılabilecek filmleri de vardır. Bunları sayma sebebim, hepsi tek ana başlık altında toplansa da, TeenSlasher izlemeye giden bir kişinin karşısına kimsenin ölmediği Sürrealist bir korku filmini koyarsanız, ilk yarısında çıkar. Üstüne bir de "ben her ay beş korku filmi izlerim, bu korku filmi değil ki" der.

    "Baskın"a geçecek olursak; yönetmenin ilk uzun metraj denemesi bir film. Daha önce bir kısa film olarak çekilmiş, bunu beyazperdeye taşımış. Oldukça da iyi etmiş, çünkü bu film bundan bir 5-10 sene sonra Türk sinemasında Korku adı altında kült olacaktır. Bana göre filmin en büyük sıkıntısı, kendisinden önce gelen kısa filme bağlı kalması olmuş. Sanki bir kısa filmin, 90 dakikaya yayılmış gibi durması. İlk yarı durağan, karakterlerden biri dışında diğerleriyle çok fazla ilgimiz olmuyor, ikinci yarının başlamasıyla birlikte filmin bitmesi de bir oluyor.

    Gore ve psikolojik-gerilim severlerin beğeneceği birkaç güzel sahnesi var. Ufak eklemelerle çok da efsane olabilirdi belki, kaçırılmış bir fırsat bence. Daha önce de değinildiği gibi sesler başarılı, efektler başarılı. Baş kötü karakterden ziyade (filmde bir tek onu sevemedim, konuşmaları biraz zorlama geldi), tek gözü açık modacı yardımcısı çok iyiydi. Son bölümdeki toplaşmanın bütün elemanların, sinemalara gelen büyük Hollywood yapımlarındakilerden hiçbir farkları yok.

    Malefique denilince aklınıza Angelina Jolie yerine 2002 yapımı korku filmi geliyorsa, Peter Jackson'ı Lord of the Rings yerine Braindead ile anıyorsanız, Darkness (2003) denilince Alacakaranlık yerine kan banyoları düşünüyorsanız bu filmi mutlaka izleyin. Yoksa sevgilimi yanıma alayım da, salak bir korku filmine gidelim, eğlenelim diyorsanız; uzak durun. Piyasada pek çok "korku filmi sevmeyen sevgiliyle gidip, yakınlaşma sağlama" filmi var, devamları da gelir illa. Pop-Corn filmlerine alışmış izleyiciye ezber bozduran böyle yapımları desteklemek gerekir.

    Son olarak filmdeki küfür ve seks dozajı, yabancı benzer filmlerle karşılaştırıldığında oldukça aşağıda. Cem Yılmaz'ın dediği gibi, yabancı filmlerdeki her küfürde aşağıda "kahretsin" yazmasına çok alışılmış. Baştaki seks muhabbeti için bir sürü şey yorum yazılmış ama bu filmde sadece bunlar lafta kalıyor. Fakat şu anda vizyondaki Hateful Eight, bunun bir benzerini hem de erkek cinsel organını gösterek vizyonda kalabiliyor. Kimse "kız arkadaşımdan utandım" demiyor. Ama o "tam bir Tarantino filmi" oluyor, bu ise Türk örf ve adetlerine (!) uymayan bir film. Bizim kendimizi ne kadar yerdiğimizin güzel bir kanıtı bu.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top