Hesabım
    Ocean's 8
    Ortalama puan
    2,6
    yayın
    • Gazete Duvar
    • Habertürk
    • Hurriyet
    • T24
    • Birgün
    • Sabah
    • Star
    • Sözcü

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    Gazete Duvar

    Yazar: Şenay Aydemir

    “Seabiscuit” ve “Açlık Oyunları” serilerini çekmiş, aynı zamanda senaryolarına da imza atan Gary Ross’un işin bu kısmında tökezlediğini söylemek gerek. Şimdiye kadar yaptığı en iyi film olarak gösterilen ve yedi dalda Oscar’a aday olan “Seabiscuit”in de iyi bir film olduğunu düşünmediğimi not etmek isterim. 2000’li yıllardaki seriye Steven Soderbergh’in katkısına yaklaşamadığını belirterek aklımıza takılan bir soruyu da es geçmeyeyim: Sahi bu filmi emanet edecek bir kadın yönetmen bulunamadı mı? Nihayetinde oyuncularının cazibesi ve performansları sayesinde rahat izlenilir ama hikaye ve yönetmenlik açısından beklentiyi karşılamaktan uzak bir iş “Ocean’s 8”. Yıllar sonra tekrar izlediğimizde “Bu harika kadro nasıl böyle ziyan edilmiş anlamak mümkün değil” diyeceğimiz türden…

    Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    Finaldeki “dümen içindeki dümen” sürprizi de önceki filmlere göre daha zayıf. Soygunla birlikte kapatılan “eski hesap” ya da alınan intikam fikri için de aynısını söyleyebilirim. Filmin “kötü adam”ı, yani Richard Armitage’ın oynadığı Claude Becker etkisiz bir karakter. Sigorta müfettişi John Frazier (James Corden) sinizmiyle çok eğlenceli ama onun da “oyunda kaldığı süre” kısa. Sonuçta, Metropolitan’da yapılan çekimleri, metro sahnesinin şık kadrajları ve renkli karakterleriyle hoş bir film “Ocean’s 8”. Sıkılmadan izlenir ama daha fazlasını beklememek gerek...

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    ‘Ocean’s Eight’, serinin ruhuna uygun davranmaya çalışan bir film. Lakin kadrosundaki onca ışıltılı isme (filmde Bullock ve Blanchett’ın yanı sıra Anne Hataway, Helena Bonham Carter, Rihanna, Sarah Paulson gibi yıldızlar topluluğu var) karşın hem sinematografik anlamda hem de hikâye düzeyinde etkili olduğu söylenemez. Evet, önceki ‘Ocean’s hikâyeleri’nin de inandırıcı olduğu iddia edilemezdi ama bu kez sanki senaryo daha bir yüzeysel ve çarçabuk ele alınmış gibi. Kimi Batılı eleştirmenler bu durumu ‘yaratıcı eksikliği’ olarak ifade etmiş; hoş, Gary Ross eski işleri itibariyle kayda değer bir yönetmendir ama kendisinin de katkıda bulunduğu senaryonun parlak dokunuşlardan nasibini almaması belki filmi sıradan tanımıyla buluşturmuş. Bu haliyle ‘Ocean’s Eight’, (ışıltılı bir sinematografiyle ve parlak bir oyuncu kadrosuyla çekilmiş) bir TV dizisinin, göz alıcı bölümlerinden biri gibi duruyor.

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Bu aynı zamanda bir ‘kadın intikamı’ hikâyesi. Çünkü Debbie Ocean’ın hapse düşmesine neden olan eski sevgilisinden intikam almasının da öyküsü...Amaçlanan intikam gayet iyi alınıyor ve o karmakarışık planın içinde özel bir yer tutuyor. Film ayrıca bir ünlüler geçidi. Birçok ünlü konuk olarak şöyle bir gözüküp kayboluyorlar. Aralarında Elliott Gould, Griffin Dunne, Elizabeth Ashley, Dakota Fanning de var. Kimi konuklar ise jeneriklerde bile geçmiyor: Kim Kardashian, Kendall- Kylie Jenner kardeşler ya da Adriana Lima gibi... Bir not daha... IMDB’de filmin eleştirilerini okurken fark ettim ki, seyirci eleştirileri olumsuz, notları düşük. Ama eleştirmenler filmi sevmişler, övmüşler. Bu da gösteriyor ki bu, o sıradan soygun filmlerinden değil. Bir ‘erkek filmi’ değil, bir kadın filmi. O ölçüde de sofistike, detaylı ve bir bulmaca gibi kurulmuş. O zaman, meraklıları sinemaya!..

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Birgün

    Yazar: Cüneyt Cebenoyan

    Kısacası, kurumsal hırsızlık karşısında (banka, şirket, devlet vs) bireyin kendini tehlikeye atarak bu devlerden bir şeyler tırtıklamasına seviniyoruz. Hem tırtıklanana gıcık olduğumuz için, hem kendi köşeyi dönme fantazilerimiz gıdıklandığı için. Ocean’s 8’te de öyle oluyor. Çeşitli etnisitelerden 8 kadın Beyaz olan ikisinin liderliğinde biraraya geliyor ve değerli bir kolyeyi çalıyor. Bu etnisiteler için de elbette Rus yok! Filmin hikâyesi enteresan değil, gerilim desen hak getire, aşk meşk de yok. Anne Hathaway, Rihanna, Cate Blanchett gibi ünlüleri izleyeceğim diye heyecanlanmaya da gerek yok. Film ilginç olmayınca oyuncuları seyretmenin de bir heyecanı olmuyor. Biraz Sandra Bullock’ın karakterinde renk var, o kadar. Başka işiniz yoksa, zengin olma fantezileri kurmak için gidilebilir.

    Eleştirinin tamamı için: Birgün

    Sabah

    Yazar: Olkan Özyurt

    Yeni filmde yapımcı olarak yer alan Steven Soderbergh'in yerine yönetmenlik görevini Gary Ross üstlenmiş durumda. Yaşamın Renkleri, Zafer Yolları, Açlık Oyunları, Free State of Jones'la tanınan Ross, Ocean's serisindeki o hınzır bakış açısını pek de umursamıyor. Daha düz bir anlatımı tercih ediyor. Ama yönetmenlikten ziyade filmdeki asıl problem Olivia Milch ile yazdığı senaryoda. Soygun filmlerinin önemli unsurlarından olan gerilimi yeterince kullanamıyor. İşlerinin ustası ekibin önlerine çıkacak her sorunu çözebileceği düşüncesini baştan seyirciye verdiği için 'acaba başarabilecekler mi' duygusuyla oluşabilecek heyecandan da yoksun film.

    Eleştirinin tamamı için: Sabah

    Star

    Yazar: Serdar Akbıyık

    Filmin yönetmeni ise Gary Ross. Ross kariyeri boyunca beş film yönetmiş, bunlardan en ünlüsü Açlık Oyunları. Filmlerin içeriğine baktığımızda ise dört başı mamur bir sinematografiden bahsetmek imkansız. Gary Ross aynı zamanda filmin senaristlerinden de biri, diğer senarist ise Olivia Milch. Milch kadın filmleriyle ünlenen biri. Fakat o bile bu serinin maskülen etkisini kıracak bir öykü yazamamış ve karakter oluşturamamış. Kısacası Ocean’s serisi üçüncü defa yeniden çekimle karşımıza gelse de başarılı geçmişine ihanet eder bir finale ulaşmış.

    Eleştirinin tamamı için: Star

    Sözcü

    Yazar: Burak Göral

    150 milyon dolar değerinde bir gerdanlık bu kadar da zorlama bir planla çalınır mı? Bu hikaye daha az ciddiye alınan bir senaryoyla hazırlansa, hiç olmazsa espriyle, mizahla yoğrulsa daha iyi olmaz mıydı? Yapımcılar şunu düşünmeliydiler aslında; Ocean's filmleri zaten her filmiyle giderek kan kaybeden bir seriye dönüşüyorken, tadında bırakılmıştı. Bu kadar ışıltısız bir senaryoyla o filmlerin kopyasını yapmak ne derece doğru bir strateji olabilir ki? Yine de film izleyicilerine sıkılmadan izletiyor kendisini. Olağanüstü kadın, Cate Blanchett'in kostümleri, zarafeti ve tarzı mesela göründüğü her sahneyi esir almasına sebep oluyor adeta. Birkaç küçük güzel espri de yok değil genel anlamda. Ama bu potansiyelin dahaehil bir yazar kadrosuyla çok daha yüksek enerjili bir film olabileceğini düşünmeden edemiyor insan.

    Eleştirinin tamamı için: Sözcü
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top