Hesabım
    Cameron Post'a Ters Terapi
    Ortalama puan
    3,3
    yayın
    • Habertürk
    • T24
    • Hurriyet

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    1990'ların ilk yarısında geçen “Cameron Post’a Ters Terapi”, “dini terapi” uygulamasını doğru noktalardan eleştiren bir film. Ne var ki, benzer bir konuyu anlatan ve yine bu yıl seyirciyle buluşan “Boy Erased”in gölgesinde kaldığı kesin. “Boy Erased”i henüz seyretmedim ama “Cameron Post'a Ters Terapi”, meseleyi daha çok gençlerin bakış açısından ele alıyor. Aileler filmde pek yok ama gençleri en çok etkileyen de zaten evlerinden, okullarından alınıp oraya gönderilmiş olmaları... Film, ergenlik çağında aileden dışlanma duygusunun altını çiziyor ve bunun gençlerde yaratacağı suçluluk duygusunun ağırlığını tahayyül etmemizi istiyor.

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Film geniş bir kadroya dayanıyor. Birkaçı dışında hemen hepsi gencecik insanlar. Ve hikâyede bir tek paylaşılmış kusurları var: kız-erkek hepsi kendi cinsinden hoşlanıyor!... Ve tüm aileler, en azından o dönemin Amerika’sında, eşcinselliği bir hastalık gibi görüp yavrularını evin uzağında bir yerlere yollayarak, inanç yoluyla tedavi etmeyi umut ediyorlar. Bu gözü pek hikâye en cesur biçimde anlatılmış. Sanırım özellikle romanın yazarı açısından belli bir yaşanmışlık söz konusu. Ve işin tarikat yanı da inandırıcı, çünkü ABD’nin tüm çağdaş refah toplumu görüntüsü içinde nasıl bir kör inançlar ve birbirinden tutucu tarikatlar diyarı olduğunu hep biliyoruz. En son Dijitürk’de The Path dizisinin de gösterdiği gibi...

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    Emily M. Danforth’un aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan filmi Desiree Akhavan yönetmiş. Chloe Grace Moretz’in çoğu kez gözleri, mimikleri ve vücut diliyle Cameron’ın hal ve gidişatını perdeye taşıdığı filmin öne çıkan diğer iki karakterinden Jane’i ‘American Honey’den de hatırladığımız Sasha Lane, Kızılderili kökenli Adam Red Eagle’ı Forrest Goodluck canlandırmış. Kamp ortamının giderek ünlü klasik ‘Guguk Kuşu’nu andıran bir çizgiye geldiği filmin bence en önemli vurgusu, ‘duygusal istismar’a dikkat çekmesi. En güzel sahnesinde ise kamptaki bir grup öğrenci patates soyarken ‘4 Non Blondes’ın enfes şarkısı ‘What’s Up?’ı söylüyor. 90’larda geçen ve sanki daha derinlere gitme fırsatı varken böylesi bir tercihte bulunmayan film, yine de dertlerine seyircisine aktarmakta gayet başarılı.

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top