Hesabım
    Eski Kocam(ız)
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Eski Kocam(ız)

    Eski kocanın eskimeyen karizması!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Bir oyuncumuzun adı yabancı bir filmde geçince o filme daha fazla dikkat kesilir, yerli oyuncumuzun oradaki varlığını sorgulamaya alırız. Forget About Nİck / Eski Kocamız da ‘eski koca’ olan Haluk Bilginer üzerinden bir hayli ilgimizi çekiyor.  Nick’in adı öne çıksa da film daha çok iki kadın üzerinden anılıyor. Bilginer’in filmdeki süresi toplamda on dakikayı geçmiyor ama onu görmekten mutlu olduk diyebiliriz.

    Kadın filmlerinin gediklisi ve 76’sına merdiven dayamış Margarethe von Trotta  yönetimindeki film neredeyse tek ortak noktaları eski kocaları olan iki kadının Jack ve Maria’nın aynı çatı altındaki çatışmaları ve ayakta kalmaya çalışma halleriyle ilerliyor. İkinci eş Jade ilk eş Maria Nick’in aynı daireyi eşit koşullarda onlara bırakmasıyla yan yana gelirler. Ve doğal olarak kaos başlar! Ama filmde yaratılmaya çalışılan komedi başlayamıyor bir türlü!

    Filmin ilginç yanı neredeyse daireden dışarı çıkmaması, iki kadın arasındaki her durumu ortak alandan yansıtmaya çalışması. Filmin mizahi çatışma ortamını es geçersek iki kadının eski kocalarının bıraktığı evde yaşamaları zorunluluğuna takılabiliriz tabii. Ev çok güzel, konforlu ve de büyük. Hayatındaki kadınları bir başkası ve daha genç olanı için terk eden Nick’in onlara vereceği en iyi hediye de ortak ev zorunluluğu oluyor. Filmde hayatında Nick’ten başka bir adam olmaması ya da en azından bahsi geçmemesi de iki kültürlü kadını çok bağlayıcı kılıyor. Trotta belki de iki kadının bağlayıcı zemini olan eski eş mevzusunu dağıtmak istemedi ya da kadınların hayatındaki Nick’in adı var kendi yok karizmasını…

    Ama film yine de bir yerlerden dağılıyor, eski model yeni tasarımcı olan Jade’in yeni arayışları ve projeleri mevzuyu biraz dağıtıp uzatıyor. Film bir yandan çatışma atmosferine zemin yaratırken bir yandan da kadın dayanışmasına göz kırpıyor. Zaten bir süre sonra eski koca ufukta bir çizgi kıvamında hikayeden çıkıp gidiyor, yerine Maria’nın kızı Antonia geliyor. Hikaye orada biraz sarkıyor işte! Antonia geldiği noktadan neden çark ediyor havada kalıyor doğrusu! Ama mevzu Jade’in bir başarı hikayesi yazmasına odaklı gibi olduğu için onun kürek çekmesini izliyoruz genelde!

    İşin Maria kısmı ise hırslarından arınmış, daha doğal ama bir yandan da maddi olarak sıkışık durumda bir kadın. İki kadın birbirlerine inceden dayatma yoluyla da olsa pek çok şey öğretiyor, anlatıyor. Salondaki tablonun yerinin değiştirilme hikayesini abartılı bulsam da iki kadının dünyası ve ruh hali ve dünyası konusunda güzel ipuçları verdiğini söylemek mümkün.  

    Filmin iki kadın oyuncusu Katja Riemann ve Ingrid Bolsø Berdal film için ellerinden geleni yapıyor ve filmin boşluklarını doldurmaya çalışıyor. Güçlü kadın hikayeleriyle dikkatleri çeken Trotta bu kez komedisi olan güçlü kadınlara yöneliyor ama komedi kısmında pek başarılı olduğunu söyleyemeyiz… Yine de izleyip iki kadının yolunu takip ediyoruz…

    twitter.com/banubozdemir

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top