Hesabım
    Aman Doktor
    Ortalama puan
    3,1
    yayın
    • Habertürk
    • Hurriyet
    • T24
    • Birgün

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    Roman kökenli Fransız sinemacı Gatlif, belli ki Djam’in evcilleştirilemeyecek yabani halleriyle Rebetiko müziğinin ruhunu buluşturmak istemiş. Şarkılarda sadece hüzün değil, hayat sevgisi ve neşe de var. Özellikle finalde teknede söyledikleri ve hayatın her şeye rağmen sürüp gittiğini hissettiren şarkı çok güzel... Djam, Kakurgus ve Avril, maddi açıdan kaybetmiş insanlar. Ama bir şekilde direniyor, hayatın tadını çıkarmak istiyor ve açıkçası bize de moral veriyorlar. Şarkılar onların hayatla olan hüzünlü ve neşeli ilişkisini anlatıyor... Türkçe ismini filmdeki bir şarkıdan alan “Aman Doktor”, İstanbullu grup Cümbüş Cemaat’in müzikleriyle de akıllarda yer eden, biraz savruk, iddiasız ama hoş bir film.

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    Aman Doktor’ izlenmesi güzel, o klişe deyimiyle ‘İnsanı iyi hissettiren’ filmlerden. Djam’ın ‘özgür kız’ modeliyle uygunluk taşıyan ve öyküye sıkça sızan ‘Rebetiko ruhu’, ana ve yan karakterlerinin sıra dışılıkları, köksüzlükleri (hatta bir tür vatansızlıkları) ve bütün bu uçlarda gezinme hallerine rağmen neşelerini, hayata olan bağlılıklarını yitirmemeleri, filmi bir anlamda ‘Umuda yolculuk’ statüsüne sokuyor. Öte yandan can yelekleriyle dolu bir sahne var ki, göçmen dramı hakkında çok şey söylüyor, seyircisinin vicdanına çok şey yüklüyor... Oyunculuklara gelince: Djam’de Daphne Patakia tutkuyu, küstahlığı, ket vurulmazlığı, ritmi, isyankârlığı, asiliği üzerinde toplayan karakterini o kadar içten, üzerine o kadar oturtmuş bir şekilde oynuyor ki, bazı bölümlerde onu perdede büyülenmiş bir şekilde izliyorsunuz. Keza ‘Sürgün’ü, Paris’te ya da Midilli’de fark etmez, her daim içinde hisseden Kakourgos’ta Simon Abkarian da çok çok iyi bir kompozisyon ortaya koyuyor.

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Cam ve Avril dost olurlar: zaman zaman kavga edip ayrılsalar da...Her şey onların Türk-Yunan sınırı üzerindeki gidip gelmelerini anlatan bir yol filmi havasında seyrederken, fonda 1920’lerdeki mübadele sırasında Anadolu’dan göçen Yunanların ülkelerinde yarattığı ve bizim rembetiko, onlarınsa rebetiko dediği o özgün müziği temel ögelerden biri haline getirir. Bu öyle bir müziktir ki, içinde tüm Akdeniz’in kıvraklığı vardır. Yunan ritimleri kadar Türklerin Orta Asya’dan beri taşıdıkları o hüzün duygusunu sürdüren ‘alaturka’ nağmelerle birlikte... Yıllar önce (1983’de) Costas Ferris’in Rembetiko adlı unutulmaz filminde de gösterdiği gibi. Ve böylece her müzikli sahne özel bir performansa dönüşür. Arada tipik bizden parçaları da kullanarak: İzmir’in Kavakları’ndan İstemem Babacığım İstemem’e; Ankara’nın Bağları’ndan Harmandalı Zeybek’e; Gel Gel Kayıkçı’dan filme Türkçe adını veren Aman Doktor’a...

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Birgün

    Yazar: Cüneyt Cebenoyan

    Djam baştan sona genç, güzel ve özgür kadın fantazisi üzerine kurulmuş. Filmin Yunanistan’ı boğan ekonomik krize ve göçmenlere dair söylediği şeyler aslında sanki biraz da ciddi olmanın gereği olarak varlar. Gatlif, belli ki kişi olarak göçmenlere ve Yunanlıların acılarına duyarlı biri ama bu filmin bu konulara dair söylediği ciddi bir şey yok. Sonuçta filmden akılda kalacak şeyler Djam’ın külotsuz merdivenlerden inmesi, yatakta bağlama çalması (tesadüfen yine çıplak), meyhanede göbek dansı yapması; kapalı olmasına rağmen, yeni yıkanmış çarşaflarla dolu otel çatısında kız arkadaşını kovalaması (çıplak olduğunu söylemiş miydim?), neden gerektiğini anlamasak da kız arkadaşına etek traşı yaptırması ve saire, ve saire.

    Eleştirinin tamamı için: Birgün
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top