Hesabım
    Hayallerin Peşinde
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Hayallerin Peşinde

    “Dostlar, seçebildiğimiz ailemizdir…”

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Otizmli, Asperger sendromlu, Down sendromlu bireyler… Ya yakın çevremizden tanıdığımız ya da filmlerin, kitapların bize tanıştırdığı, ‘norm’un dışında adlandırılıp kendi tercihleri olmadan toplum diğeri olmak zorunda bırakılan; ama aslında sadece düşünce yolları farklı çalışan, dünyaları kendilerine has olan insanlar onlar. Geçen hafta, ağır aksak ilerlese de Asperger sendromlu Bart Bromley’in hikayesini anlatan Gece Nöbeti’nden bahsetmiştik. Bu haftanın yeni vizyon filmi olan Hayallerin Peşinde ise Down Sendromlu genç Zack’in öyküsünü, biraz daha yumuşak hatlarla beyaz perdeye getiriyor… 

    Down Sendromlu 22 yaşındaki Zack (Zack Gottsagen), ‘yasal’ bir ailesi ya da hayatını geçindirecek herhangi bir işi olmadığından devlet tarafından yerleştirildiği yaşlı bakımevinin en genç mensubudur. Kendisini kesinlikle oraya ait hissetmeyen Zack’in tek arzusu, profesyonel bir güreşçi olmaktır; bu amaca giden yolda da yıllardır Salt Water Redneck Güreş Okulu'nun (Salt Water Redneck: bölgede bir zamanların ünlü güreşçisinin lakabı) video kasetlerini ezberlemiştir. Bakımevinde çalışan Eleanor’un (Dakota Johnson) gözetimindeyken Zack bir gece kaçar ve sazlıklar arasında bilmediği yollara kendini vurur. Daha doğrusu geçimini nehir balıkçılığı ile sağlayan Tyler’ın (Shia LaBeouf) kaçırdığı tekneye atlar! Bu noktadan sonra iki ayrı kaçağın ortak yolculuk hikayesine evrilen senaryo akışında, bu ‘ütopik ailenin’ üçüncü üyesi de çok geçmeden aralarına katılır…

    Kelimenin tam anlamıyla bir ‘kendini iyi hisset’ filmi Hayallerin Peşinde. Zaten yayınlanan Türkçe altyazılı fragmanın henüz girişinde “Little Miss Sunshine’nin yapımcılarından” ibaresi, filmin seyirci kitlesi açısından da bu anlamda iyi bir referans.  Öte yandan Türkçe yerelleştirmede “The Peanut Butter Falcon” başlığının hakkını tam veremediğini de eklemek gerek; zira bu başrol Zack’in kendisine güreş ringi için seçtiği takma isim ve Fıstık Ezmeli Şahin/Doğan gibi bir anlama denk geliyor. Bu isimle vizyona giremese bile ‘hayallerin peşinden gitmek’ de Zack’in hikayesi için biraz fazla hafif kalıyor, diyelim.

    Bruce Dern’in canlandırdığı yaşlı Carl, camdan atlayıp kaçmak üzere olan Zack’e “Dostlar seçebildiğimiz ailemizdir” sözleriyle son bir öğüt verirken, aslında Tyler Nilson ve Michael Schwartz ikilisinin kurguladığı özgün hikayenin bel kemiğini de dile getiriyor. Ne Zack’in, ne Tyler’ın ne de Elenor’un bilindik tabirle bir ailesi var. Öte yandan da seçme şansları var. Zack güreşçi olmak için kaçmayı, Tyler özgürlüğü, Elenor ise yaralarını sarmayı seçiyor. Ortak nokta olarak her biri ayrı bir kaybeden olan bu karakterler, kayıplarını birbirleriyle tamamlamayı seçiyor; ve filmin insana kendisini iyi hissettiren noktası da tam da bu oluyor sanırım.

    Hollywood tabiriyle A sınıf oyuncu kadrosu olan filmde, Zack Gottsagen başrolü çok iyi sırtlıyor. Daha önce Amerikan’ın yerel televizyon şovlarında seyirci karşısına çıkan Gottsagen’ın bu ilk ciddi oyunculuk deneyimi ile çeşitli Umut Vaad Eden Oyuncu ödüllerini de aldığını ekleyelim. Üstelik pozitif ayrımcılıkla değil, bileğinin hakkıyla. Yönetmenlerin bu tutumunun tüm filme yayıldığını da belirtmek gerek. ‘Öteki’nin hikayesinde çokça düşülen abartı yok, ajitasyon yok. Öte yandan Shia LaBeouf ve Dakota Johnson’ın tutan pozitif elektriği ile kendisini seyrettiren bir öykü var. Özellikle LaBeouf, aksanlı ve kaybedecek bir şeyi kalmayan, vurdumduymaz Tyler’ı film boyunca gayet iyi sırtlıyor.

    Kendisine dekor olarak Georgia eyaletinin Savannah bölgesini seçen film, buradaki coğrafi dokuyu ve nehirleri öykünün bir diğer oyuncusu gibi kullanmayı başarıyor. Nehir yolculuğunu sanki hiç bitmeyecekmiş gibi seyrederken, antrenman ve kamp sahneleri gibi spesifik anlardaki müzik seçimleri de ayrıca hikayenin dokusunu destekliyor.

    Uzun lafın kısası şu sıra dışı pandemi günleri olmasaydı muhtemelen çok daha önce seyredeceğimiz Hayallerin Peşinde (The Peanut Butter Falcon), umutsuzluktan sıyrılıp daha güzel günlerin hayalini kuran herkese şu günlerde çok iyi gelebilecek bir film. Kesinlikle seyredilesi!

    Sağlıklı ve sinemalı günlerle kalın.

     

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top