Fatima eleştirileri

Tarihi olaylardan ve Rahibe Lúcia'nın anılarından esinlenerek, Barbara Nicolosi'nin yazdığı hikayesinden uyarlayarak aynı Nicolosi ve Valerio D'Annunzio ile birlikte kaleme alan Marco Pontecorvo'nun yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Fatima”; inanç temelli bir tarihi drama olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, sahnelerinin tamamının; Portekiz'in, hadiselerin yaşandığı bölgelerinde (Fátima, Sesimbra, Cidadelhe / Pinhel, Tomar, Coimbra ve Tapada de Mafra) çekilmiş olan Portekiz - ABD ortak yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Film...


"1917'de, Portekiz Birinci Dünya Savaşı'nda yer alıyordu...

Yakın zamanda, liberal ve aydınlanmacı değerlerden etkilenerek Cumhuriyet'e geçen ülke; bu sebeple, ruhban sınıfına karşı bir tavır sergilemekteydi...

Fakat ulusal sınırların dışında sürdürülse de savaş, ülke çapında bir yoksulluğa ve çok sayıda sivil ile askerin ölümüne yol açmaktaydı..."


Şeklindeki, genel bir dönem bilgilendirmesiyle başlar...

***

10 yaşındaki Lúcia dos Santos (Stephanie Gil) isimli küçük bir çoban kız, bir mağaranın içinde gezinirken; kendini Portekiz'in barış meleği olarak tanıtan, "Bakire (Mary) Meryem" (Joana Ribeiro) ile karşılaşır...

Sözlerinin doğruluğunu kanıtlamak için aynı Bakire Meryem; Fatimalı Lúcia'ya, cepheden çatışma görüntülerini sunar...

Ki...

Bu görüntülerdeki savaşan askerlerden bir tanesi de, Lúcia'nın yaralanan ağabeyi Manuel Santos'tur (João Arrais)...

***

Bunun üzerine...

Bakire Meryem Lúcia'yı, kendisiyle beraber duaya davet eder...

***

- Portekiz'in Coimbra kenti, 1989 -

Yeni kitabı için araştırmalar yapmakta olan ve yayınlanmış son kitabında, "Bütün peygamberler aslında dengesiz kişiliklerdir..." tanımlaması kullanmış olması sebebiyle, dini hassasiyeti bulunan çevrelerde tepki de toplayan Profesör Nichols (Harvey Keitel); kendisine sorular yönelteceği, Rahibe Lúcia (Sonia Braga) ile bir görüşme ayarlamıştır...

Tek amacı da...

Rahibenin, çocukken tanık olduğu mucizeye dair; çok daha fazla bilgi alabilmektir...

***

- Yeniden 1917 yılında ve Fatima'dayız -

Lúcia ve annesi Maria Rosa (Lúcia Moniz)...

Kent meydanında, Belediye Başkanı Arturo'nun (Goran Visnjic); cephede hayatını yitirenlere ilişkin olarak, elindeki listeden okuyarak yapmakta olduğu duyuruyu dinlemekte...

Ve...

Lúcia, bu kez de Bakire Meryem'i...

O meydanda, insanların arasında dolanırken görürken...

***

Oldukça inançlı bir Hristiyan olan annesi de; (göremediği ama varlığından yüzde yüz emin olduğu) Bakire Meryem'e, oğlu Manuel'in cepheden sağ dönmesi için dua etmekte ve karşılığında da kızıyla beraber yapacağı hizmetlerden...

Daha da doğrusu, kefaretlerden söz etmekte...

O yüzden de Lúcia'nın, diğer çocuklarla dans edip eğlenmek yerine; eve kapanıp, ziyadesiyle dua etmesini istemekte...

Hatta onu buna, zorlamaktadır...

***

Ertesi gün...

Koyunlarını otlatmakta olan Lúcia'nın yanına; teyzesi Olímpia'nın (Carla Chambel) çocukları, 7 yaşındaki Jacinta Marto (Alejandra Howard) ile 8 yaşındaki Francisco Marto (Jorge Lamelas) da gelirler...

Gelir gelmez de bu çocukların üçü birden...

Dağlardaki, yankı vadisine doğru birlikte Bakire Meryem'in adını haykırdıklarında; ortalık günlük güneşlik olmasına ve havada tek bir bulut dahi bulunmamasına rağmen tam iki kez gök gürültüsü sesi duyulur...

***

Ardından da...

Önce bir rüzgar...

Sonra da barış için her gün dua etmelerini ve önlerindeki altı ay boyunca da; her ayın aynı öğlen vaktinde bulundukları noktaya geri gelmelerini isteyecek olan Bakire Meryem, çocukların üçüne birden görünüverir...

***

Evlerine döndüklerinde çocuklar, durumdan ebeveynlerine de bahsederler...

Ancak Lúcia'nın babası António (Marco D'Almeida) değilse de, annesi Maria Rosa; bunun ilgi çekmek amacıyla uydurulmuş, çocukça bir yalan olduğunu düşünür..

***

Maria Rosa'nın aksine, Jacinta ile Francisco'nun annesi Olímpia ile babası Mauricio (Lourenço Henriques); çocuklarının o güne kadar yalan söylememiş olmaları nedeniyle, hiçbir şeyden emin değillerdir...

Bu arada...

Annesinin kendisini yalancılıkla suçlayan tavrına üzülen Lúcia; soluğu Peder Ferreira'nın (Joaquim de Almeida) kilisesinde almış ve başından geçenleri, ona da anlatmıştır...

***

Pederin teşhisi ise...

Birisinin kendisini kandırmış olabileceği...

Yahut...

Daha da kötüsü...

Kılık değiştiren şeytanın, oyuna getiriyor olabileceği biçiminde olur...

Dakika 28...

Sadece inanç sahibi insanların, ilgiyle izlemeye devam edebileceklerini tahmin ettiğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; anlatılanların akıl ve pozitif bilim ile örtüşmesinin asla mümkün olmadığını anında fark edecekleri, 85 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Keyifli seyirler,